Hakan TAHMAZ
Türkiye çok yönlü ve çok boyutlu krizle karşı karşıya. Mesele salt Türk lirasının dolar, euro karşısında değer kaybetmesi değil. Daha öncekilerden çok daha derin bir kriz. Bunun ekonomiden enerjiye, turizmden ticarete, diplomasiden askeriyeye her alanda sonuçları olacak.
Aslında beklenen bir şeydi. Türk yönetimi, Irak işgali sonrası Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin, Türkiye’nin elini güçlendirdiği, hareket alanın genişlettiği ve özerk bölgesel güç olma fırsatı doğduğu vehmine kendini fazla kaptırmakla adım adım sürüklendi.
Türkiye ortaya çıkan fırsatları küresel gelişmelerin realitesine uygun/paralel değerlendirilemedi. Arap isyanları sonrası Türkiye’nin iştahı fazla kabardı. Fazlasıyla yanlış yapmaya başladı.
Suriye savaşının bölgesel, küresel niteliğini ve kapsamını idrak edemedi. Türkiye’nin dış politikasını yeni Osmanlıcılık ideolojik tercihlerine göre belirlemeye başlaması krizin yolunun taşlarını döşemek oldu. Birçok ülkeyle çıkar çatışmasını, anlaşmazlıkları ve gerginliklerin derinleşmesini beraberinde getirdi.
Şimdi stratejik ortağı ABD, Türkiye’ye ekonomik yaptırımla ayar vermeye, diz çöktürmeye çalışıyor. Sonuçlarını kestirmek güç. Türkiye’nin bir yol ayrımında seçim yapmak zorunda kalacağı gibi sadece ABD değil birçok Batı ülkesiyle Türkiye arasındaki mesafe daha da açılabilir, ilişkilerin düzeyi gerileyebilir.
“Yeni” Türkiye’de “bunlar olmaz” diyebileceğimiz bir şey kalmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa bir süre önce New York Times gazetesinde yayımlanan yazısında Türkiye’nin Atlantik İttifakı’ndan vazgeçebileceğini söylemesini blöf olarak görmek yanlış olur.
Cumhurbaşkanı Türkiye’nin, muhafazakar milliyetçi ideolojik eksendeki toplumsal/siyasal değişimine paralel, kurumsal yapısını yeniden şekillendirirken yeni stratejik ortak/lar bulma arzusunu ve niyetini ilan etti. Stratejik yeni bir yön arayışını ifade ediyor.
Türkiye’nin “alternatif” arayışının ne denli gerçekçi ve gerçekleşebilir olduğu ayrı bir tartışma konusu ama kısa sürede çözülemeyecek hatta daha da derinleşebilecek bir büyük problemle yüz yüzeyiz.
Sürdürülemez dış politikanın sonu
Bunu, ciddiyetle analiz etmeden ve hayali uyduruk senaryolarla muhalefet etmekle sonuç alınamadığı 16 yıllık AKP iktidarı tecrübesiyle ortada. AKP bölgesel güç olma hedefiyle yola koyuldu, sonuçta beka histerisine tutuldu.
İktidar son dört yıldır politikalarının merkezine “milli varlığı koruma” kaygısını yerleştirdi. Dört yıldır “bölücülüğe” (içeride, dışarıda Kürtlerin statü istemine), darbe girişimine karşı milli mücadeleden söz eden iktidar şimdi de ekonomik milli mücadeleden söz ediliyor. Her gün yeni bir “milli savaş” cephesi açılıyor.
İktidar, kendi politikalarını milli bir davaya dönüştürmeyi başarıyor. Böylece üzerinde yükseldiği siyasal İslam zeminini dönüştürmekle kalmadı, aynı biçimde muhafazakar milliyetçi eksende toplumun büyük bir bölümünü de peşine takmayı başardı. Devletin bekası söz konusu olduğunda bütün ana akım muhalefet için bile akan sular duruyor. Muhalif siyasiler, milliyetçilik ulusalcılık ve iktidarın terkisinde yer kapma yarışına tutuşuyorlar.
İktidarın beka sorunu etrafında toplumda yarattığı kaygı muhalifleri çok kolay paralize ediyor. Bu gün de bu çok açık görülüyor. Aynı gemideyiz edebiyatı zirve yaptı. Hollanda krizinde, Almanya krizinde, Erbil referandumu krizinde, Suriye operasyonlarında muhalefet partilerinin iktidar partisiyle yarış etmeleri bundan. Korku, gemide olanların muhafazakâr Türk milliyetçileri olduğunu görmelerini engelliyor.
Muhalefetiyle iktidarıyla bu durumdan çıkılmadığı sürece yeni krizler kapıda. İlk akla gelen ise Türkiye, ABD ilişkilerini zehirleyen Suriye’de önümüzdeki aylarda yaşanacaklar. Unutmayalım Türkiye’nin beka sorununa ebelik eden Suriye savaşı ve Suriye’de yaşananlardır. Daha doğrusu Türkiye’nin Suriye ve Kürt politikasıdır.
Suriye kilidi çözebilir
Türkiye, yanlış Suriye ve Kürt politikaları nedeniyle de büyük sıkışmışlık yaşıyor. Rusya ile birlikte bunu aşma çabaları istediği/beklediği sonucu üretmiş ve Türkiye’yi rahatlatmış değil.
ABD ve Rusya bölge Kürtlerinin davalarına sahip çıkar pozisyondalar, Türkiye ise Kürtleri karşısına almış durumda. Kürtlerin kazanımlarını tehdit olarak algıladı, beka sorununu hortlattı. Bölgedeki tek müttefiki KDP ile köprüleri attı.
Suriye savaşının sonuna doğru yavaş da olsa yaklaşılıyor. Bugüne kadar Türkiye ve Rusya Suriye’de, bazı sorunları öteleyerek çalışabildiler. Savaşın son düzlüğünde Rusya’nın eli, Suriye’de askeri, siyasi ve sosyal olarak fazlasıyla güçlendi. Türkiye ABD ilişkilerinin krizde olması da Rusya’nın elini Türkiye, Rusya ilişkilerinde daha da güçlendirecektir.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin Suriye’yi fazlasıyla aşan bir noktada olması, ekonomiden enerjiye, ticaretten turizme, diplomasiden askeri iş birliğine, kamu diplomasisinden istihbarata kadar geniş bir yelpazede ilerliyor olması bugün için yanıltıcı olabilir.
Bu işbirliğinde esas Rusya’nın Akdeniz politikası belirleyici rol oynayacaktır. Rusya, ABD’den/Batı’dan uzaklaşan Türkiye’nin elini güçlendiren bir stratejiden daha çok kendine mecbur bir Türkiye ile Suriye’de iş tutmak ister. Güçlü bir Türkiye istemeyecektir.
Bu bakımdan önümüzdeki dönemde Suriye’de Türkiye’nin desteklediği “silahlı muhaliflerin” konumları, Esad’ın ve Suriyeli Kürtlerin geleceği ve İdlib sorunu gibi konularda Türkiye’nin yaklaşımları hayati önem taşıyor. Bu konularda Türkiye-Rusya ilişkilerinde ciddi sorun yaşanacağına ilişkin beklentiler yabana atılabilecek nitelikte değildir. Bu noktada Rusya ve ABD’nin yaklaşımları da belirleyici olacak gibi de gözüküyor.
Rusya devlet Başkanı Putin, Türkiye ile birlikte süreci yönetebilecek esneklik ve öngörüye sahip. Bazı sorunları zamana rahatlıkla yayabilir. Ya Türkiye’de Suriye ve Kürt meselesi söz konusu olduğunda benzer esnekliğe sahip bir yönetim var mı?
Bu soruya olumlu yanıt verebilmek için Ankara’nın daha fazla zaman geçirmeden mevcut Kürt ve Suriye politikasını masaya yatırması ve kendi yarattığı devletin bekası sorununu aşması gerek. Bunu yapması aynı zamanda ABD ile krizin çözümünün kilidi olabilir. Değilse Türkiye’nin iç krize ve dış krizlere dayanacak mecali hızla tükenecektir.
Hakan Tahmaz
(www.hakantahmaz.com)
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
21.05.2025
1.04.2025
20.02.2025
1.02.2025