Hasan Bülent KAHRAMAN
Cumhurbaşkanlığı seçiminde son dönemece giriliyor. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun CHP-MHP ortak adayı olmasıyla birlikte seçim yapısal olarak da kutuplaştı.
CHP-MHP bloğu Cumhurbaşkanlığını sembolik bir konumda tutmaya çalışan, parlamenter sistemi mevcut haliyle korumayı öngören bir anlayışı benimsiyor. Çünkü, blok, tercihini, apolitik bir kişiden yana kullandı. (Ama İhsanoğlu, kimliğiyle, CHP bakımından politik deklarasyondur.) Buna karşılık Ak Parti on iki yıldır sürdürdüğü anlayışla hareket etti ve politik adayla seçime gireceğini belirtti. Seçimi politikleştirdi.
CHP'nin bu yaklaşımı iki nedenden ötürü yanlış. Birincisi, sanıldığı gibi CB makamı pasif bir yer değildir. Anayasa gayet geniş yetkiler sağlamıştır. Mesele o yetkilerin nasıl kullanılacağıyla ilgilidir. Mesela Demirel makamı maksadı politik bir kişilik olduğunu vurgulamak, kendisini CB sonrasında da politik ortama hazır tutmak maksadıyla kullandı. Bu nedenle makamın sürekli kriz üreten bir merkez olmasını istedi. 28 Şubat biraz da bu kriz üretme yaklaşımının sonucuydu ve Demirel'in durumdan zevk aldığı açıktı.
Gül dönemi ise bunun tam tersidir. Gül, CB'nı son derecede etkin biçimde kullanmıştır ama Demirel'in tam tersi bir maksatla: kriz çözmek için. Kurumlar arasında eşgüdüm, dış politikada, iç politikada yön verme, strateji oluşturma Gül döneminde makamın etkin kullanım araçlarıydı. O kadar ki, 2007'de seçilmemesi için çalışanların bile gittiği son devlet kapısı olma özelliğini kazandı CB, son yedi yılda.
Bu çerçeve içinde şimdi CB'yi pasif bir yer olarak tasavvur etmek CHP-MHP bakımından çok yanlış. O korkunç Sezer döneminde bile CB harıl harıl politika üreten bir yerdi. Şimdi İhsanoğlu'yla birlikte nasıl pasif bir yere dönüşecek?
Böyle bir talepte bulunmak CHP'yi başka bir yönden daha sıkıştıracak. Bu yaklaşımıyla CHP bir kere daha apolitik bir dönem arıyor. Bu kendi kendisiyle çelişmesidir. Çünkü İhsanoğlu'nun aday gösterilmesini bir tür politika değişikliği ve bir politika beyanı olarak nitelendirirken, aynı adaylığı siyasetin pasifize edilmesi için kullanması aklın alacağı şey değil.
Bu durumda Ak Parti cephesinde durum büsbütün değişecek. Çünkü Ak Parti açık biçimde bir kere daha toplumu siyasetle yüz yüze getiriyor. Pasifizasyona karşı politizasyonu kullanıyor. Çok güzel. Zaten on iki yıldır da bunu yapıyor. Bunu şimdi CB üstünden ve o bağlamda gerçekleştirecek. Ne var ki, CB'nin Başkanlık sistemine dönüşmesi ne kolay gerçekleşir ne de hızlı. Bu durumda CB sonrasında parti daha da önem kazanacak. Eğer parti aynı politik bilinci sağlam bir yönetim, güçlü bir program, etkin bir uygulamayla bütünleştiremezse CB makamının bu boşluğu doldurması olanaksızlaşır. Politik bir CB ancak kendisini seçtiren partinin kuvvetiyle etkinlik kazanabilir.
Kaldı ki, bildiğimiz bir şey var: güçlü yöneticilerin uzaklaşmasıyla birlikte partiler sarsıntı geçiriyor. Dünyada bunun istisnası bir tek parti yoktur. Bünyesel olarak farklı toplum kesimlerinin koalisyonuna dayanan büyük kitle partilerinde bu durum daha hızlı cereyan eder. Ak Parti onlardan biridir.
Üstüne üstlük, Başkanlık sistemi aşağıya ve partiye dönük değildir. O tür bir yaklaşımın modern demokrasilerde zaten pek uygulama alanı bulunmuyor.
Bu muhtemel durumdan ancak güçlü bir liderin partiyi tutmasıyla çıkılır. Bunun yapılmadığı her durum ayrı bir çalkantıya ve zaafa yol açacaktır. Türkiye'nin öyle bir durumu kaldıramayacağıysa aşikârdır.
Politizasyonun da bazı elzem şartları var!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025