Hasan Bülent KAHRAMAN
Tuğrul Türkeş kendisine gelen teklifi kabul etti, bakan oldu. MHP'de kıyamet koptu. Çok 'asil' bir ulus olduğumuz için mesela sokakta 15 kişi sopayla, sandalyeyle, tabelalarla bir kişiye saldırabildiği için Türkeş'e yönelik eleştiriler de gün yüzü görmemiş küfürler olarak ortaya saçıldı. Türkiye'de bu sahalarda sarf edilen sözcükleri bildiğim Batı ülkelerinin hiçbirinde bugüne kadar duymadım. Şu 'alçak, şerefsiz, hain' edebiyatını meğer ne çok severmişiz. Her fırsatta doymak bilmez bir şekilde bu sözcükleri tekrarlayıp duruyoruz.
***
Bunları geçelim. Bu durumun arkasında bence çok önemli bir hamle var. MHP bu çıkışla birlikte bölündü. 'Hiçbir şeyin partisi' diye nitelendirdiğim, sadece belli toplumsal olaylar karşısında muhalif- zıt pozisyon alarak, belli toplumsal duyarlılıkların reaksiyoner oylarını toplayarak ayakta kalan bu partinin bir şekilde çatlayacağı aşikârdı. Anlaşılıyor ki, dayandığı sosyoloji 1990'lardaki ölçüde bile somut olmayan bu parti bundan sonra yoluna başka türlü devam edecek. Her ne kadar Türkeş MHP'ye karşı çok sert, amansız bir politika sürdürmüyor, hâlâ hiyerarşilere saygılı davranıyorsa da gerçek bu!
Tam da bu durum bana Türkiye siyasetinin çok önemli bir çıkmazını düşündürüyor. Bu çıkmaz aslında bir ikili. Onu bürokrasinin siyaseti-siyasetin bürokrasisi diye adlandırıyorum.
***
Bürokrasinin siyaseti malum. Türkiye Cumhuriyeti bürokratik bir devlet olarak kuruldu ve bu bürokrasi siyasetten elini hiç çekmedi. Toplumu ve halkı yok sayarak, bürokrasi, orduyla ittifak içinde siyaset yaptı ve daima darbelerle bütünleşti. Çok söylenen o 'elitist siyasetin' özünü tam da bu kesim oluşturdu. Bürokrasinin siyaseti Türkiye'de demokrasinin gelişmesi önündeki en önemli engel oldu.
Fakat haksızlık etmeyelim. Sadece devlet bürokrasisi ve makro siyaset değildir bu şekilde topluma hâkim olan. Partilerin kendi bürokrasileri, iç hiyerarşileri de Leninci bir anlayışla 'demokratik merkeziyetçilik' düşüncesiyle siyaseti yıllar yılı tayin etti. Bütün o tepedeki örgütler, merkez yönetim kurulları, parti meclisleri demokratik görüntülerinin altında bu anlama gelir. Tepede de her şeye hâkim, her şeyi denetleyen genel başkanlar. Buna da siyasetin bürokrasisi diyorum.
***
Bu piramidin dışında çok az parti tabanında gerçek anlamda siyaset üretir. Taban ve delege sistemi Türk siyasetinin en zayıf noktasıdır. İş, bazı partilerde 'delege ticareti'ne kadar uzanmıştır. 'Delege siyasetini' ikame eden delege ticareti! Siyasetin bürokrasisi bu derecede keskin ve katıdır Türkiye'de. Her parti bundan derece derece nasibini alır. 'Parti disiplini' denen kavram bu hiyerarşik bürokratik yapıyı ayakta tutmak içindir.
Haddinden fazla ideolojik partilerde, çekirdek oyu haddinden fazla sert partilerde, dışarıyla teması kısıtlı partilerde ve nihayet sosyolojik bir siyaset yapmayan partilerde bu durum daha da vahimdir. Şunu da belirteyim ki, partiler bürokrasileri nedeniyle içlerine kapandıklarında oy yitirir, apolitikleşir ve hepsinden önemlisi kırılgan hale gelir.
MHP bu partilerin şahıdır. Zamanında artık adını kimsenin hatırlamadığı DSP daha da beterdi. CHP her zaman bu konuyu sol kanatları aracılığıyla tartışmıştır. Tabanı en politik, en dinamik parti Akparti de bu gerçekten payını almıştır.
Türkiye'nin siyaset yapması gerek. Demokrasi sadece Türkiye için değil partiler için de gereklidir. Zaten parti yapıları demokratikleşirse Türkiye de demokratikleşir. Kısacası Türkiye bu bürokratik sultayı her düzeyde kırmalı, aşmalı. Türkeş'in çıkışı, beklemiyorum ama hiç değilse umalım parti bürokrasilerini gevşetmek için bir ilk adım olur.
Özgürleşelim...
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024