Hasan Bülent KAHRAMAN
Sokaklarla iyi kötü teması olanlarımızın tespit ettiği bir gerçek muhakkak ki benim yaptığım gözlemlerle örtüşür. Taksi şoförlerine, simit satıcılarına, garsonlara sorduğunuz sorulara aldığınız ilk karşılık biraz daha konuşunca değişir.
Baştan, çalakalem reddettiğini sonradan o da fark eder ki, başka bir gözle görmekte, zihninde başka bir yere yerleştirmektedir. Ve bu tanıma, 'aydınlanma' hepimiz için, hemen bütün problemli konularda geçerlidir.
Ben Türkiye'de yaşayan insanın bu bahsettiğim çelişkili yaklaşımını en fazla Avrupa ve ABkonusunda görüyorum.
Bir açıdan bakılırsa AB'yi neredeyse istemeyenimiz yok. Elbette radikallerimiz var. Elbette onlarla Avrupa ve AB arasında buz denizleri mevcut. AB yapılan araştırmalara göre şu anda Türkiye'de yaşayan insanların öncelikli meselesi değil. Aramızdaki ilişkilerdondurulmuş gibi idi.
Şimdi Suriyeliler kapılarına dayanınca, daha önce sayısız defa bu köşede işaret ettiğimiz adım atıldı, mali külfeti yüklenip göçmenleri Türkiye'de tutmanın yolunu aramaya başladılar. O arada unutulmuş fasıllar açılıyor, 3 milyar avro veriliyor, hatta telaşa kapılan İngiliz basını 'vizeyi de kaldıracak AB' diye feryat ediyor. Kısacası AB yeniden gündemde...
Gelin bunları bir yana itip gerçeği bir daha itiraf edelim: Türkiye'nin genel siyasi gidişatını, temel siyasal kararlarını Avrupa/ Batı ve AB normlarından ayrı düşünmek olanaksız. Tek kelimeyle olanaksız.
Hukukun üstünlüğü, insan hakları, çoğulcu demokrasi planında kim AB dışında bir pozisyona sahip Türkiye'de? Türkiye'nin fay hatları olan Müslümanlar, Kürtler, Alevilerbakımından bu konular öncelikle ve özellikle önemli değil mi? Demek ki, Türkiye'nin yaşadığı toplumsal, siyasal, kültürel sorunların çözümü de bu AB sürecinden geçiyor.
Basın ve düşünce özgürlüğü, demokratik ve adil seçim, temsil adaleti bir yana artık bunların uzantısı sayılan dengeli gelir dağılımı, sürdürülebilir kalkınma, çevre ve iklim koşullarına saygılı sanayileşme konusunda kimsenin hayır diyecek hali var mı? AB şimdi neredeyse tamamen bu konularla meşgul...
Bütün bunların ötesinde bugün anayasal yurttaşlık, vicdani ret, çoğulcu ve katılımcı demokrasi, farklılıkların farkında olmak 'yeni demokrasi' diyeceğimiz düzenin parametreleri ve gene Türkiye'de aklı başında herkesin bu kavramları benimseyeceği muhakkak.
Bana göre toplumsal bakımdan yaşadığımız bütün sorunlar hepimizin kabul ettiği bu kavramların ve onların ördüğü bir demokrasinin güçlü bir biçimde yerleşmemesindenkaynaklanıyor.
Türkiye OD'da şu veya bu pozisyonu tutacaktır. Bu kolay bir iş değildir. Sorunlarıyla birlikte gelecektir OD bize, ama az ama çok. Büyük devlet olmak o sorunlara göğüs germeyi gerektirir. Eğer demokratik konsolidasyon sağlanırsa, moral güç oluşturulursa sorunlar aşılabilir. OD'nun Türkiye'den beklediği de budur.
AB, bu süreçlerin kestirme yoludur. Türkiye'de belli çevrelerin birbirine zıt gördüğü OD-AB ilişkileri hiç de öyle olmak zorunda değildir. Tersine, OD politikalarındanvazgeçmekten söz etmiyorum. O politikaların AB bağlamında daha sağlam bir zemine oturtulabileceğini vurguluyorum.
Kristof Kolomb hep Batıya gidilirse Doğuya varılacağını anlamıştı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024