Hasan Bülent KAHRAMAN
Uzun ölüm: deprem
26.10.2011
3043
Zelzele sadece doğal değil aynı zamanda toplumsal dolayısıyla siyasal bir olgudur.
***
1999 depremi, Susurluk kazası ve ilk hızlı tren faciasıyla birlikte toplumun devleti sorgulamaya başladığı dönemeçtir. Ondan sonra kim ne derse desin hiçbir şey eskisi gibi olmadı. 2002'de AK Parti'nin iktidara gelmesi bu birikintinin, tortunun ortadan kaldırılması iradesiydi. Üstelik toplum beceriksizliğin sonucunda ortaya çıkmış bir ekonomik bunalımla alt üst olmuş, mefluç, melekelerini yitirmiş bir Başbakan'la çaresiz kalmıştı.
Bırakalım "kerim devlet" veya "devlet ana" safsatasını bir yana. Türkiye'de de toplum, tıpkı dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi, devleti asla siyasal bir varlık olarak görmek istememiştir. O "Allah devlete zeval vermesin" lafının altında, gaza döneminden kalmış bir kültür vardır ve devletin fonksiyonel yanına dönük bir arayışı yansıtır o söz. Yani toplum ister ki, devlet, toplayan ve dağıtan bir kurum olsun, fonksiyonel bir araç olduğunu unutmasın. O manada zeval istemez, niye istesin?
Oysa modern devleti kuran idare bizde bunu hiçbir zaman böyle düşünmedi. Öyle bir devlet kurmanın yolu minimal, bürokrasisi ussallaşmış (aynı zamanda uysallaşmış) bir devlet tasavvurundan geçiyordu. Bu bir bakıma Tanzimat'tan beri gelen bir özlemdi. Daha o dönemde devletin rasyonelleşmesi, bürokrasinin yenileşmesi, devletin işlevselleşmesi için girişimlerde bulunulmuştu. Carter Findley'in hâlâ çok önemli çalışması bunun kaynaklarını göz önüne serer. Ama modern kurucu devlet tam tersine siyasal bir varlık olarak şekillendi. Ordusu da bürokrasisi de işlevsel ve araçsal değildi bu devletin. Tam tersine bütünüyle siyasal bir mantığa dayanıyordu ve bunu toplumu dönüştürmek için yeterli sayıyordu. Kemal Tahir gibi üstün körü tarih kuranların Batı'ya atfettiği "ceberrut devlet" bal gibi bizim hem klasik hem modern devletimizdir. ("Demokrat" olduğu söylenen Türk sağının da o "devlet" mitini nasıl sahiplendiği de ayrıca gözden geçirilmesi gereken bir başka gerçektir.)
Bu devlet hesap vermiyor. Bu devlet saydam değil. Bu devlet kaba saba, hoyrat, yıkıcı. Ancak şimdi şimdi devletin dönüşmesi, çözüm üreten sınırlı rasyonel kullanılan, işletilen bir araç haline gelmesi söz konusu.
Bırakalım "kerim devlet" veya "devlet ana" safsatasını bir yana. Türkiye'de de toplum, tıpkı dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi, devleti asla siyasal bir varlık olarak görmek istememiştir. O "Allah devlete zeval vermesin" lafının altında, gaza döneminden kalmış bir kültür vardır ve devletin fonksiyonel yanına dönük bir arayışı yansıtır o söz. Yani toplum ister ki, devlet, toplayan ve dağıtan bir kurum olsun, fonksiyonel bir araç olduğunu unutmasın. O manada zeval istemez, niye istesin?
Oysa modern devleti kuran idare bizde bunu hiçbir zaman böyle düşünmedi. Öyle bir devlet kurmanın yolu minimal, bürokrasisi ussallaşmış (aynı zamanda uysallaşmış) bir devlet tasavvurundan geçiyordu. Bu bir bakıma Tanzimat'tan beri gelen bir özlemdi. Daha o dönemde devletin rasyonelleşmesi, bürokrasinin yenileşmesi, devletin işlevselleşmesi için girişimlerde bulunulmuştu. Carter Findley'in hâlâ çok önemli çalışması bunun kaynaklarını göz önüne serer. Ama modern kurucu devlet tam tersine siyasal bir varlık olarak şekillendi. Ordusu da bürokrasisi de işlevsel ve araçsal değildi bu devletin. Tam tersine bütünüyle siyasal bir mantığa dayanıyordu ve bunu toplumu dönüştürmek için yeterli sayıyordu. Kemal Tahir gibi üstün körü tarih kuranların Batı'ya atfettiği "ceberrut devlet" bal gibi bizim hem klasik hem modern devletimizdir. ("Demokrat" olduğu söylenen Türk sağının da o "devlet" mitini nasıl sahiplendiği de ayrıca gözden geçirilmesi gereken bir başka gerçektir.)
Bu devlet hesap vermiyor. Bu devlet saydam değil. Bu devlet kaba saba, hoyrat, yıkıcı. Ancak şimdi şimdi devletin dönüşmesi, çözüm üreten sınırlı rasyonel kullanılan, işletilen bir araç haline gelmesi söz konusu.
***
Ussal devlet kendisini planlayan varlıktır. Plan aklın kıt kaynakları optimum biçimde kullanmasının aracıdır. Aklın tesadüfe karşı önlem almasıdır. Türkiye, 1980'lerden sonra planlamadan vazgeçti. Haklıydı. Plan da, başka şeyler gibi, devletin kendi etkinliğini neredeyse sonsuz hale getirmesinin bir aracıydı. Kaynakların nasıl dağıtılacağına karar vermek ve elinde tuttuğu rantı nasıl kullanacağını hesaplamaktan başka bir anlam taşımıyordu plan Türkiye'de, onca şatafatına rağmen.
Oysa aynı Türkiye 1950-80 arasında bütün büyük kayıplarına rağmen dönüşüyordu ve bu yaratıcı, üretken bir planlama anlayışını gereksiniyordu. Bu planlar Türkiye'nin sol birikimi içinde yapıldı.
Fakat devlet akılcılıktan alabildiğine uzak olduğundan o birikime kulak tıkadı. Onu ideolojik bir perspektife oturtup reddetti, yok saydı. Halbuki bilhassa kentleşmenin akıl almaz bir hıza ve yoğunluğa eriştiği bu dönemde o düşünce birikimi kullanılabilseydi, devlet üniversitesiyle olumlu bir ilişkiye girseydi bugün karşılaşılan kentleşme sorunlarının, depremle birlikte her defasında yeniden hatırlanan sorunların çoğu daha o tarihlerde çözülmüş olacaktı.
Gidin 1960'larda ve 70'lerde büyük şehirleri planlayanlarla konuşun, size getirilen bütün önerilere ve verilen bütün akıllara rağmen nerede hata yapıldığını teker teker sayacaklardır. Şehirleşme gibi bu derecede ciddi bir sorun neredeyse kendi kaderine terk edildi. Yapılan tek şey kentlerin ürettiği büyük ranta göz yummak oldu. Bina stokunun düzensizliğinden kullanılan malzemenin niteliksizliğine kadar kentler öncelikle devlete rant üreten birer mekandı.
Oysa aynı Türkiye 1950-80 arasında bütün büyük kayıplarına rağmen dönüşüyordu ve bu yaratıcı, üretken bir planlama anlayışını gereksiniyordu. Bu planlar Türkiye'nin sol birikimi içinde yapıldı.
Fakat devlet akılcılıktan alabildiğine uzak olduğundan o birikime kulak tıkadı. Onu ideolojik bir perspektife oturtup reddetti, yok saydı. Halbuki bilhassa kentleşmenin akıl almaz bir hıza ve yoğunluğa eriştiği bu dönemde o düşünce birikimi kullanılabilseydi, devlet üniversitesiyle olumlu bir ilişkiye girseydi bugün karşılaşılan kentleşme sorunlarının, depremle birlikte her defasında yeniden hatırlanan sorunların çoğu daha o tarihlerde çözülmüş olacaktı.
Gidin 1960'larda ve 70'lerde büyük şehirleri planlayanlarla konuşun, size getirilen bütün önerilere ve verilen bütün akıllara rağmen nerede hata yapıldığını teker teker sayacaklardır. Şehirleşme gibi bu derecede ciddi bir sorun neredeyse kendi kaderine terk edildi. Yapılan tek şey kentlerin ürettiği büyük ranta göz yummak oldu. Bina stokunun düzensizliğinden kullanılan malzemenin niteliksizliğine kadar kentler öncelikle devlete rant üreten birer mekandı.
***
Şimdi elimizde büyük bir fırsat var: Türkiye daha önceki dönemlerle mukayese edilmeyecek derecede bir sermaye biriktirdi. Kırsal alanı çözüldü. Ortada o 70'lerin çok güzel terimiyle "kentlileşmemiş nüfusu" yönetmek isteyen bir iktidar var. Hâlâ Anadolu kentleri baştan başa planlanabilir. Toplu konut çok farklı bir anlayışla yeniden üretilebilir, toplu taşıma yeniden hatırlanabilir.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025