Hasan Bülent KAHRAMAN
Hazırlık maksadıyla yapılan toplantılara katıldımsa da yurtdışındaki işlerim nedeniyle Kültür Şûrası'nda bulunamadım. Tartışmaları basından izliyorum. Eşten dosttan da bazı 'iç' bilgiler alıyorum.
Kültür konularını ne kadar önemsediğimi bu köşeyi okuyanlar bilir. Her şey dolanır gelir bir kültür meselesi olarak biçimlenir. Daha geçenlerde yazdığım bir yazıda 1960- 2000arasındaki kırk yılda Türkiye'ye kültür tartışmalarının yön verdiğini belirtiyordum. Bugünkü iktidarın kurucu kadroları da siyasete kültürel tartışmalarda hazırlanıp, hatta biçimlenip gelmiştir.
Son yıllarda 'muhafazakâr' iktidar kültür konularına ayrı bir önem veriyor. Ama bu kültürü 'tartıştığımız' anlamına gelmiyor. Orada bir boşluk var. Bunun nedenini Tanzimat'tan beri devam eden Doğu- Batı çatışmasının aşılmasına bağlıyorum. Yazmıştım.
Öte yandan kültürün parametreleri son zamanlarda değişti Türkiye'de. Çünkü toplumsalyapı değişti. Hazırlık toplantılarında bu gerçeği vurgulamış ve bundan sonra kültürün bu veriyle ele alınması gerektiğini belirtmiştim.
Daha doğal ne olabilir ki? Nüfusunun % 80'i kentte yaşayan bir ülkeden söz ediyoruz. Ama kent deyince sadece kent merkezi değil artık söz konusu olan. Onun etrafındaki uydukentler büyük nüfuslar barındırıyor. Bu nüfus ne kentli ne köylü. Ne kasabalı ne taşralı.
O zaman iki büyük toplum kesiti ve onun biçimlendirdiği farklı kültürel yapılar çıkıyor ortaya. Kent merkezi bambaşka bir kültür üretirken 'mücavir alan' gene kendine özgü bir kültürel üretim içinde. Bir kere bu doğal gerçeğin iyice bilincine varmak gerek.
Bunu bilince de bugünkü kültürün popüler kültürle, kültür endüstrisiyle kurduğu ilişki nasıl olacak, bunları yeniden değerlendirmek zorunlu.
İkincisi, 'milli kültür' kavramının bizzat kendisi. Tartışmalı bir kavram 'milli kültür'. Nasıl değerlendirildiği, nasıl düşünüldüğü çok önemli. Bir ülkede üretilen kültürü 'milli' ve 'gayrı milli' diye ikiye ayırmak sorunlu. Hangi kıstaslar belirleyecek bu milliliği veya gayrı milliliği? Bugün çağdaş veya güncel sanat diye bir olgu var dünyada ve Türkiye'de. Hayli etkin, canlı, geniş ve güçlü bir alan. Bunu 'gayrı milli' mi sayacağız, milli mi? Veya edebiyatı nasıl ayıracağız ikiye bu doğrultuda?
Bunlara bir üçüncü sorunu ekleyeyim: kültür üretiminin önündeki objektif ve maddikısıtlamalar. Kültür harcamalarından, kültürel tüketimden, kültüre katılımdan alınan KDVbunlardan biri, örneğin. Öbür tarafta kültür merkezleri, kütüphaneler geliyor.
Bunlar devletin yapabileceği işler. Gelin görün ki, devletin ve kültürün bir arada bulunması ancak özel politika uygulamaları içinde mümkün olabiliyor. Yani, devlet, kültürel üretime müdahale etmemesi gereken bir 'varlık'. Ama kültürel üretimi kolaylaştırması, o üretimin altyapısını hazırlaması gereken de o!
İşte bu çok özel bir politika demek. Daha merkezden yönetilmeyen, daha yerel, daha demokratik bir anlayış o politikayı biçimlendiriyor. Ama bu yaklaşım da devlet odaklı bazı kültür kurumlarının mevcudiyetine mani değil. Mesele işlevde.
Komisyonlar raporları yazıp Şûra'ya verdi. Yayınlanmaları ve erişime açılmaları gerek. 21. yüzyılın başlarında maddi kültürü üreten tüm araçlar ve ortamlar tepeden tırnağa değişirken Türkiye'nin bir şûrayla konuyu gündemine alması çok önemlidir. Devamı için de aynı hassasiyetin gösterilmesi, mevcut birikimin değerlendirilmesi gerekir.
Şimdilik, kültür herkesindir diyorum, devam edeceğim için!...
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024