Hilâl KAPLAN
Fatma Tokmak. Aslen Şırnaklı. Bir oğlu var. Fatma, ağır kalp hastalığıyla boğuşan bir hükümlü. Hikâyesi neden kalbinden rahatsız olduğunu anlatmaya yetiyor.
Fatma, 1996 yılında, ilk içeri alındığında, ağır işkencelere maruz kaldı. Yirmi dört gün, Terörle Mücadele'de, 1,5 (yazıyla bir buçuk) yaşındaki oğluyla birlikte, çırılçıplak soyulup önce elektrik verme, sonra sigara söndürme, askı, falaka gibi çeşitli işkencelerden geçirildi. Ama ifadesini alamadılar çünkü Fatma Türkçe bilmiyordu. Konuşmadıkça da bunu bir itaatsizlik gösterisi olarak algılayan işkenceci polisler zulme devam etti.
Bu sefer oğlunu karşısında çırılçıplak soyup vücudunda sigara söndürdüler. Elektrik verdiler. Oğlunun vücudunda hâlâ sigara izleri var. Üstelik bu işkence 'polisler cıs yaptı' diyen A.'yı muayene eden İstanbul Tabip Odası tarafından da belgelendi:
'Sinirlilik, polis gördüğünde ağlama, uykusundan korkarak uyanma, idrar ve dışkı kontrolünü kaybetme, yanında sigara içildiğinde ağlama ve ortamı terk etmek isteme' bulgularının yanı sıra raporda şöyle yazıyordu:
'Sol eldeki izlerin çocuğun elinde uygulandığı iddia edilen sigara söndürme eylemiyle uyumlu olduğu, çocuğun sıkıntı bozukluğu da dahil tespit edilen ruhsal bozukluk halinin işkenceden sonra meydana gelmesi tıbbi bilgi ve mantığa uygundur'.
Yirmi dört günlük gözaltı süresi dolunca polisler kendilerine göre bir ifade hazırlayıp Fatma'nın parmağı zorla ifadeye bastırdı. O işkenceden geçmiş haliyle mahkemeye çıkarıldı. Tutuklandı.
2006'da ağır kalp hastalığı ve sürekli hastalık nedeniyle, 'yurtdışı yasağı konularak' tahliye edildi. Mahkemesi devam ediyordu. Cezaevinde az da olsa Türkçe öğrenmişti. Çocuk Esirgeme Kurumu'nda işe başladı. Oğluyla bir yaşam kurdu. Tedavisine devam etti. Ne kaçtı ne de saklandı.
İlerleyen dava sürecinde Fatma'nın avukatı, 'Bu kadın Türkçe konuşamıyor çünkü bilmiyor, ifadeyi kim verdi?' diye sorunca, o dönem terörle mücadele dairesinde çalışan komiser, 'Dosyadaki diğer kişilerin ifadesini aldık, bu kadın Türkçe bilmiyordu, biz de aynı ifadeyi yazdırıp çoğalttık, onun ifadesi olarak geçirdik ve parmağını bastık. Kürtçe konuşmasını örgütsel tavır olarak değerlendirdik' diye itiraf etmişti. Fatma, zorla alınan o ifadeden müebbet ceza aldı. Ağır hasta haliyle cezaevine getirildi. Hükümlülük hali devam ediyor.
Fatma, cezaevinde her gün ölümü bekleyen ve 'PKK'dan hüküm giymiş' diye yaklaşılıp hayatı küçümsenen mahkûmlardan birisi. Sağlık durumu açısından Fatma gibi ve hatta ondan bile daha kötü durumda olan, elleri tutmayan, gözü görmeyen, hafıza kaybı yaşayan, felçli, kendine bakmaktan aciz hasta tutuklular var.
Adalet Bakanlığı rakamlarına göre, cezaevlerinde 70'e yakın ağır hasta hükümlü mevcut. Bu sene başında, yine Adalet Bakanlığı'nın yaptığı düzenlemeyle ağır hasta hükümlüleri ilgilendiren 'infaz geri bırakma maddesi' genişletildi ve 'Hapis cezasının infazı mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa, mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır' hükmü getirildi.
Hasta hükümlülerin son günlerini insanca şartlarda ve tedavi altında geçirmeleri, Cumhuriyet savcılarının vereceği 'toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmaz' kararına bağlı. Ama bazı savcıların, ilgili kanun çıkar çıkmaz Balyoz davasından hüküm giyen Ergin Saygun'dan esirgemedikleri takdir hakkı, çoğu PKK/KCK hükümlüsü olan hasta mahkûmlardan esirgeniyor. Zira ağır hastalığı belgelenmiş olan hükümlülerin dışarda tedavi olmaları için bırakılmaları insanlık için küçük, barış süreci için büyük bir adım olacak.
Ağır hasta hükümlülerle ilgili takdir yetkilerini kullanmaları, 'her zaman sulh yolunda' olan savcılar için de gerekli bir adım olsa gerek, değil mi?..
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019