İbrahim Karagül
Bazıları yeni bir darbe peşinde. 15 Temmuz çokuluslu saldırısıellerinde patladığı için bir deneme daha yapmak için ortam hazırlamaya çalışıyor. Bazıları ekonomik krizden medet umuyor. Toplumsal psikolojiyi sarsmak için mutsuzluk, umutsuzluk yayıyor. Kitlesel öfke oluşturmak, onu beslemek, bir toplumsal patlamaya ve sokak terörüne dönüştürmek için yollar arıyor.
Bazıları PKK'nın arkasına gizlenmiş bin bir türlü etnik çatışma hayalleri kuruyor. Türk-Kürt çatışması çıkarmak için ülke genelinde tahriklere girişiyor, sinir uçlarına dokunuyor, besledikleri kitlesel öfkeyi, duygusal hassasiyeti kontrolsüz alana çekmek için her türlü nefret tohumlarını ekiyor. Bu ülkeyi etnik çatışmalara boğarak haritadan silmek, ellerine tutuşturulan yeni harita taslaklarını hayata geçirmek için yine çokuluslu, kirli ve kanlı senaryo ihaleleri alıyor.
Batı'dan, Doğu'dan, içeriden saldırı var
Bazıları Suriye savaşını Türkiye içlerine taşımak için var gücüyle çalışıyor. Hem etnik hem mezhep çatışması çıkararak, Suriye ve İran rejimlerinin Türkiye'ye duyduğu nefreti kullanarak Anadolu'yu kuşatmaya, çevrelemeye dönük küresel plana yatırım yapıyor. Halep'te uyguladıkları insanlık suçlarını, yüz yıllarca unutulmayacak zulmü Türkiye'nin şehirlerine taşımayı, Anadolu'yu yangın yerine çevirmeyi planlıyor.
İçerideki bütün vatan hainleri, Türkiye düşmanları, yıllardır bugünler için hazırlanan örgütler ve istihbarat aparatları, dışarıdan Türkiye'yi sarsmaya çalışan güçlerle, devletlerle ortak bir şekilde harekete geçti. Terör ve yıkımı hem Batı'dan hem Doğu'dan Türkiye içlerine servis ediyorlar.
Terör örgütlerine açıkça silah sevk ediyorlar, sınırlarımıza silah yığıyorlar, askeri üsler kuruyorlar, Türkiye demografisi üzerinde oynamalar yapıyorlar, şehirlerimize silah sokuyorlar, belli çevreleri silahlandırıyorlar.
Kritik eşiği aşmadan Türkiye'yi durdurmak!
Türkiye'nin içinde bulunduğu müttefikler de, Türkiye'ye hep mesafeli duran ülkeler de, Halep'in enkazı üzerinde tepinen komşular da ülkemize karşı bütün terör örgütlerini sahaya sürüyorlar.
İçeridekilerle dışarıdakilerin buluştuğu nokta açık Türkiye düşmanlığı. Hepsi terörden medet umuyor, terör örgütleri üzerinden hesap yapıyor, onlara saldırı emirleri yağdırıyor. Askerimize, polisimize, sivil insanlarımıza saldırtıyor. Ülkemizi içeride boğmak, sınırlarının ötesine taşmasını engellemek, sınırötesi operasyonları boşa çıkarmak, terörün belini kıran ve dağ-taş devam eden mücadeleyi kesintiye uğratmak, Halep duyarlılığı gibi toplumsal coşkumuzu ve hassasiyetlerimizi baltalamak istiyorlar.
Ne kadar kötü düşünce varsa, ne kadar kirli ve kanlı plan varsa hepsi sahaya sürülmüş durumda. Nihai hesaplaşma için yoğun hazırlık yapılıyor. Bütün hazırlıkları, hesapları, planları, saldırıları kritik eşiği aşmadan Türkiye'yi durdurma üzerine kurulu.
Ama siz bu ülkeyi durduramazsınız!
O eşik aşılırsa, Türkiye ayaklarına dolanan o vesayet artıklarındankurtulursa, kendini yeniden kurup çok daha ciddi meydan okumaya girişirse yapacakları hiçbir şey kalmayacak. Ne coğrafyadan ne Batı'dan ne Doğu'dan hiçbir gücün Türkiye'yi dizginleme, kontrol altında tutma imkanı kalmayacak. Bunu bildikleri için alabildiğine saldırıyorlar. Son kurşunlarını sıkıyorlar.
Asla biraraya gelemeyecek devletler ve örgütler bu amaçla ortak cepheler inşa ediyor. Ama o süre çok kısaldı, çok az kaldı. 17 Aralık'tan bu yana dalga dalga saldırılarının hepsi zamanın daralmasındandı. 15 Temmuz'dan sonra ellerinde çok da seçenek kalmadı. Son umut olarak Suriye'den vurma, güneyden kuşatma, içeride etnik ve mezhep kimlikleri üzerinden çatışma çıkarma kartını oynuyorlar.
Başarabilirler mi? Asla.. Hiçbir zaman, hiçbir şekilde…
Yumruklarımızı sıkıp kenetlenmek
Böyle bir ihtimal yok. Son kozları da ellerinde patlayacak. Suriye'den de, İran'dan da vursalar, Beşiktaş'a da, Kayseri'ye de saldırsalar, gerçekçi bir gözle bakan herkes bu son senaryonun da başarısızlıkla sonuçlanacağını görecektir. Üç yıldır yaşadıklarımız milletimiz, devletimizin ülkemizin direncini pekiştirdi, bizi çok daha büyük saldırılara hazırlıklı hale getirdi.
En önemlisi de düşmanın kim olduğunu, tehdidin nereden geldiğini ve gelebileceğini öğretti. Her terör saldırısından sonra bütün ülke, bütün şehirler, insanlarımız ayağa kalktı, kenetlendi, ahitleşti. Bunun nasıl bir güç olduğunu çok yakında anlayacaklar. Milletimizin, geçmişimizin kodlarını harekete geçirdiler.
Yıkmak için vurdukları her yumruk, bizi daha da diriltti, uyandırdı. Açık yumruklarımızı sıkıyoruz, saflarımızı sıklaştırıyoruz, artık küçük anlaşmazlıklarımızın üstünü büyük hesaplarla, gelecek planlarıyla kapatıyoruz.
Biz büyürken onlar içeriden çöküyor..
Yüz yıldır böyle bir direniş azmi, böyle bir bilinç ve hesaplaşma iradesi görmedik. Bu kadar güçlü olduğumuzun farkına varmadık. Devletimiz ve milletimiz hiçbir zaman bu kadar güç kazanmamıştı. Yine yüz yıldır, bugün bizi vurmaya çalışanların bu kadar zayıf olduğunu da, zaaf alanlarının bu kadar çok olduğunu da görmemiştik.
Bugün biz güçlenirken onlar yerinde sayıyor, bazıları ciddi ciddi içeriden çöküyor. Bugün ne kadar güçlü gibi görünseler de, ne kadar bize karşı vekalet savaşı yürütseler de, önümüzdeki aylarda, yıllarda daha çok kendi sorunlarıyla mücadele edeceklerini, kendileriyle yüzleşeceklerini, çaresizliklerini göreceğiz.
Oyunu biliyoruz, endişeli değiliz..
Bu yüzden endişeli değiliz. Oyunu biliyoruz, güçleri biliyoruz,Türkiye'nin kartlarını ve imkanlarını biliyoruz. Dünyanın nasıl bir güç yapılanması içinde olduğunu, güç haritalarının nasıl değiştiğinibiliyoruz, okuyoruz, ona göre pozisyon alıyoruz. Ne kadar karamsarlık yaysalar da, ne kadar kan dökseler de biz bir kere kendimizi keşfettik, kendi gözlerimizle bakmayı öğrendik, büyük bir meydan okuma başlattık.
O kritik eşiğe çok az kaldığını, o eşik aşıldıktan sonra Türkiye'nin bileğini bükmenin mümkün olmayacağını biliyoruz. Sadece devlet değil, sadece siyasi karar alıcıları değil, artık millet olarak biliyoruz. Evlerimizde, sokaklarımızda, şehir ve köylerimizde müthiş bir duyarlılık, direniş azmi, Türkiye'nin yükselişine duyulan inanç ve güven var.
Nihai zafere çok az kaldı
Çok az kaldı. Aylar kaldı. Son İstiklal Mücadelesi'nin son safhaları kaldı. Nihai zafer kaldı. İşte o tarihten sonra bu ülkenin nasıl harekete geçeceğini, işte o zaman meydan okumanın ne olduğunu bütün dünya görecektir. Türkiye'ye yönelik planlar ellerinde patlayacak, kendilerine yönelecektir. Destekledikleri terör örgütleri kendilerini vuracaktır. Bu, duygusal bir reaksiyon değildir.
Sadece inanmak ve umut etmek de değildir. Bu, gerçektir, Türkiye'nin, bölgenin ve dünyanın gidişatının gerçeğidir. Doğru okuma biçimidir. Bu okumayı sağlıklı yapamazsak, ülkemize yönelen her kampanya, her psikolojik operasyon bizi yıpratır, içimize kapatır. Bu da zayıflıktır, acizliktir, yenilgidir.
'Acımasız Direniş'diyoruz buna biz
“Acımasız Direniş" diyoruz buna. Tarih değiştiren güç diyoruz. “Bu topraklarda birçok kez bunu yaptık, yine yapacağız"diyoruz. Coğrafyanın Son Kale'si'ne daha da güç vermek için “kesintisiz mücadele" diyoruz. Terör yandaşlarının, Türkiye düşmanlarının, içerideki istihbarat artıklarının psikolojik operasyonlarına yenilecek bir millet değiliz. Sorumsuzca açıklamalara, endişe pazarlayanlara kulak asacak değiliz. Kendimizi bilmemiz, dünyayı doğru görmemiz bize yetecektir. Dün ülkemizin dört bir yanında işte o gerçeği gördük, milletimizin her şeyin farkında olduğunu, nerede duracağını, neler yapabileceğini gördük.
Bütün hesapların sıfırlandığı toprak
Anadolu bütün hesapların bozulduğu, sıfırlandığı coğrafyanın adıdır. Unutanlar bir kez daha hatırlayacaktır. Bu ülkenin bileğini bükmenin imkansız olduğu bir kez daha tarihe yazılacaktır. Ve bu yeni tarih, Anadolu topraklarıyla sınırlı kalmayacaktır.
Evet, acılarımız büyük ama öfkemiz çok daha büyük. Umutlarımız çok daha güçlü..
Teslim olmak, diz çökmek bir tarafa, yeni bir sıçrama, yükselişdönemine hazırlanıyoruz biz! Biraz daha sabır…
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021