İbrahim Karagül
Türkiye bir “Üst Akıl”dır, “Eksen”dir, coğrafya vicdanımızdır, tarihin omuzlarımıza yüklediği yüktür, yüzlerce yıldır bu bölgede yürüttüğümüz mücadeledir, hesaplaşmadır. Türkiye bugünün dünyasında, coğrafyamızda yükselen bir siyasi kimliktir.
Türkiye bir iddiadır, tezdir, idealdir, umuttur.
Ülkemize, milletimize, geçmişimize ve geleceğimize savaş açan bir “Küresel üst akıl” elbette vardır. Darbelerin, iç savaş girişimlerinin, terörle diz çöktürme çabalarının, çevreleme planlarının arasında bu akıl, bu güç ittifakı vardır.
‘İç işgal’cilik üzerinden “Müdahale cephesi..” Siyasi hafızaya sığınmak
15 Temmuz’un arkasında, PKK’nın arkasında, Suriye’nin kuzeyinden çevrelemenin arkasında, ülkemize karşı BAE-Suud cephesinin arkasında bu akıl, bu güçler koalisyonu vardır. Bundan sonra, dalgalar halinde ülkemizi, milletimizi yoklayacak yeni saldırı türlerinin arkasında, ”iç işgalciler” üzerinden yürütülen yeni “Müdahale Cephesi”nin arkasında yine bu akıl vardır.
Bu koalisyonla, genel geçer gündelik taktiklerle mücadele etmeyeceğiz, edemeyiz. Bir akıl üretmek, bir duruş geliştirmek, bir güç inşa etmek, tarihi tezlerimize ve siyasi hafızamıza müracaat etmek bir zorunluluktur. Bu bir iç mesele değildir, bu tarih hesaplaşmasıdır, yüzlerce yıllık siyasi tarihin bugün yeniden masaya gelmesidir.
Uysal olmak bir akıl tutulmasıdır, bir siyasi körlüktür
Bize “uysal olun” derler, “Batı ile aranızı açmayın” derler, “sizi ancak biz koruruz” derler, “21. yüzyılda başka seçeneğiniz olmayacak” derler, “sizin dostunuz sadece biziz” derler. Ama bütün tehditler, bütün güvenlik sorunları, masaya konulan yeni harita taslakları hep onların karargahlarında üretilir.
Zihinlerimizi rehin alarak bir akıl tutulması, bir siyasi körlük projesi yürütürler. Söyledikleri her şey yalandır, verdikleri bütün sözler yalandır, dostlukları yalandır, ortaklıkları yalandır. Otuz yıldır adım adım coğrafyamızı yok ettiler, savaşı adım adım sınırlarınıza ve ülkemizin içlerine taşıdılar.
Otuz yıldır verdikleri bütün sözler yalandı
Otuz yıldır söyledikleri her şey yalandı. 15 Temmuz’u yaptılar, bu ülkenin liderini öldürmeye kalktılar, FETÖ ve PKK üzerinden Türkiye’ye saldırdılar. Bunları yaparken siyasi vaatleri, işbirlikleri yalandı.
Otuz yıldır Türkiye ve bölgeye yönelik bütün demokrasi ve özgürlük projeleri güvenlik eksenliydi, işgal ve coğrafi parçalama eksenliydi. Bunları bize pazarlarken söyledikleri her cümle yalandı.
Sığınmak esarettir, yağma ve talandır..
Hiç bir şekilde onlara sığınarak bir gelecek inşa edemeyiz. Sığınmak esarettir, teslim olmaktır, tutsaklıktır, yağma ve talandır. Sığınmak tarihi iddialarımızı, coğrafya iddialarımızı, kimlik kodlarımızı, beklenti ve umutlarımızı rehin vermektir. Sığınmak bir yüzyılı daha kaybetmektir.
Peki nedir Türkiye’nin derdi, davası, mücadelesi, hedefi nedir?
Son on beş yıldır, olağanüstü bir güç mücadelesi yürütüyoruz. Bir bağımsızlaşma, özgürleşme, kendi medeniyet havzamıza yerleşme, kendi kimliğimize sarılma, yeni ve bize ait bir dünya tasavvur etme, Anadolu’dan bir kez daha yükseliş tarihi yazma konusunda acımasız bir direniş, keskin bir meydan okumaya sahibiz.
“Müslüman Orta Kuşak”ta ortak dil Türkiye’nin dilidir
Uluslararası sistem tamamen çözülürken, ulus üstü yapılar dağılırken, milletleri ve devletleri uyaracak uluslararası sözleşme ve etik değerler sıfırlanırken, Atlantik Ekseni’nin yüzyıllardır dünyayı biçimlendiren gücü sınırlanırken, herkes iddialarını tozlu raflardan indirip bugüne taşırken Türkiye çok etkili bir siyasi söylem ve güç inşası ile siyasi genetiğini harekete geçirmiş, bölgesel ve küresel denklemi sarsmaya başlamıştır.
Bugün, Türkiye ile arası nasıl olursa olsun, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına uzanan yeryüzünün ana ekseninde, “Müslüman Orta Kuşak”ta elle tutulur tek söylem Türkiye’nin öncülük ettiği siyasi söylemdir.
Bu bir Türkiye duruşudur. Afrika’nın derinliklerinden Güneydoğu Asya’nın yağmur ormanlarına, Ortadoğu’nun sokaklarından Asya ana karasının içlerine kadar bir Türkiye duruşu söz konusudur.
Türkiye duruşu, aklı ve dili belirleyicidir..
Görünen tek güç inşası, Türkiye’nin öncülük ettiği güç inşasıdır. Dikkat çeken tek tarihi siyasi tez, Türkiye’nin üstlendiği tarihi tez ve kimliktir. Bir Türkiye dili, aklı, duruşu belirleyici hale gelmiştir. Bölgedeki dostlarımız da düşmanlarımız da duruşlarını buna göre biçimlendirmektedir.
İşte yüzyıllar böyle inşa ediliyor. İşte coğrafya böyle biçimleniyor. İşte Selçuklu, Osmanlı bu yolla coğrafya, güç inşa etmiştir. Çok aceleciler, çok günübirlikler, çok küçük hesapçılar bunu anlayamaz.
Bütün mandacıları sahaya sürdüler
Tam da burada; birileri Türkiye’yi tutup aşağılara çekmeye çalışıyor, vesayet altındaki eski Türkiye’yi özlüyor ve yeniden oraya yerleşmesi için kılıktan kılığa giriyor. Türkiye’nin tezlerini, iddialarını, söylemini, duruşunu küçümsüyor, horluyor. Neredeyse bütün mandacılar, vesayetçiler sahaya sürülmüştür.
Kullandıkları kavramlar, cümleler, ifadeler hiçbir şekilde yerli değil. İtirazları, çekinceleri, öfkeleri, utangaç çıkışları hiçbir şekilde yerli değil, Türkiye mücadelesinin parçası değil. Biz merkezi inşa ederken onlar çevrede başka bir cephe kuruyor. Biz Türkiye’nin ana omurgasına güç vermeye çalışırken, onlar Atlantikçi çevrelerin nüfuz gücüne sığınıp yeni bir” dış cephe inşa” ediyor.
En ağır vesayet entelektüel alanda
Bakıyorsunuz FETÖ orada, PKK orada, diğer terör örgütleri orada, ABD orada, İsrail orada, BAE ve yeni Suud yönetimi orada.. Bütün bunları tek cephe altında toplayan işte o “küresel üst akıl” dediğimiz şeydir.
Bu yüzden de Türkiye’yi bir “üst akıl” görmeden, böyle bir akıl ve güç inşa etmeden hiçbir şeyle mücadele edemeyiz. Siyasi akıl bunu başardı, bir dil oluşturdu ama entelektüel akıl çok gerilerde kaldı. Şunu görüyoruz ki, siyasi vesayetten çok daha katı biçimde bir entelektüel vesayet kurulmuş bu ülkede.
Türkiye susarsa kıyamet kopar!
Unutmayın; Türkiye susarsa, susturulursa kıyamet kopacaktır.
Yüz yıl önce kopmuştu, hatırlayın. Bizi tarih dışına itmeye çalıştılar. Yüz yıldır sabredip direniyoruz. Ve bir yürüyüş başlattık. Bu yürüyüşe güç vermesi gerekenlerin bugünlerde başka başka ajandalarla harekete geçirildiğini görüyoruz.
Bu ülke, tam belini doğrultmuşken, tam coğrafyasına öncü olmuşken, tam bir şeyleri yeniden inşa ederken bir kez daha kıyametin kopmasına izin vermeyeceğiz. Bu ülkede en büyük hesap budur.
Ve bu hesap yüzyıllardır devam etmektedir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021