İbrahim Karagül
NATO 1949 yılında “Sovyet tehdidi”ne karşı ABD çıkarlarını, Avrupa güvenliğini sağlamak için kuruldu. Türkiye, Batı ekseni içinde olduğu için Sovyet tehdidine karşı NATO’ya girdi. Ama hepsi bu kadar değil. Türkiye’nin üyeliği, Sovyetleri güneyden çevrelemek için özellikle istendi.
O zamanlar Çin ve Sovyet komünizmine karşı Türkiye, İran (Şah dönemi), Pakistan ve Endonezya, Akdeniz’den Pasifik’e uzanan bir güney kuşağı oluşturuyordu. Bu ülkeler, Batı’nın güvenlik ve çıkar haritasının cepheleri olarak konumlandırılıyordu.
O KUŞAKTAKİ BÜTÜN ÜLKELER BATI’DAN KOPUYOR ÇÜNKÜ TEHDİT BATI’DAN GELİYOR!
Artık o düzen dağıldı. Sovyet yok, Varşova Paktı yok, Çin komünizmi tehdidi yok. Dahası bütün ulus üstü yapılar dağıldı. BM misyonsuz hâle geldi. Uluslararası sözleşmelerin bile içi boşaltıldı.
Dünya, ekonomik ve siyasi alanda müthiş güç kaymaları yaşıyor. Batı’nın tek yanlı olarak dünya düzeni kurma imkânı kalmadı. Belki dört yüz yıl sonra gelen büyük bir güç değişimi, dağılması yaşanıyor.
Hâl böyle iken Türkiye, Endonezya, Pakistan gibi ülkeleri Batı ekseninde tutacak bir güvenlik algısı, tanımlaması da kalmadı. Dikkat ederseniz bu üç ülke de, küresel ölçekte yeni güç haritalarına göre pozisyon belirlemeye, Batı ekseninden uzaklaşmaya başladı.
NATO BİZE HEP “PARALI ASKER” MUAMELESİ YAPTI.
Böyle olunca da Türkiye’ye karşı terör örgütleri ve bizzat NATO üyeleri, Endonezya’ya karşı Avustralya, Pakistan’a karşı da Hindistan üzerinden baskı kurulur oldu.
İşte tam burada NATO, yani bir zamanlar sınırlarını korudukları Atlantik güçleri, söz konusu ülkeler için tehdide dönüşür oldu. Onlarca yıl Batı’yı koruyan bu ülkeler, kendileri sorun yaşarken Batı’yı hiçbir zaman yanlarında bulamadı. Çünkü onlara sadece birer “paralı asker” muamelesi yapılmış, bu ülkeler öyle konumlandırılmıştı. Tek görevleri ABD çıkarlarını, Avrupa güvenliğini sağlamaktı.
NATO’NUN YENİ HEDEFİ TÜRKİYE’Yİ DURDURMAK.
Türkiye için NATO hep böyle olmuştur. İttifak’ın ikinci büyük askeri gücü ABD nüfuzu ve Avrupa güvenliği için seferber edilmiş ama kırk yıldır terörle mücadele ederken hiçbir zaman İttifak’ı yanında görememiş olan Türkiye, şimdi yepyeni gerçeklerle karşı karşıya.
NATO artık Türkiye’yi Türkiye’den korumaya çalışıyor. Yani; kendine dönmesinin, tarihine dönmesinin, coğrafyasına dönmesinin, güç inşa etmesinin, büyümesinin, zenginleşmesinin, bağımsızlaşmasının önüne geçmeye çalışıyor.
Bir zamanlar “Türkiye Sovyetlere kayar”, “Eksenimizden çıkar” diye darbeler yapan NATO, şimdilerde “Türkiye kendine dönmesin” diyerek, “Türkiye’yi durdurmak” için darbelere girişiyor.
NATO TÜRKİYE İÇİN BİRİNCİ TEHDİT OLDU.
15 Temmuz böyle bir saldırıdır. 15 yıldır giriştikleri bütün müdahaleler bu yönde saldırılardır. Suriye’nin kuzeyinden “kuşatma” planları o “cephe” inşa planları, o “terör koridoru” bu yönde saldırılardır.
Akdeniz’de, özellikle Doğu Akdeniz’de enerji merkezli çevreleme planları bu yönde saldırılardır. Ege’de ABD üzerinden silah yığınağı, Balkan ülkelerinde askeri üsler bu yönde “çevreleme” operasyonlarıdır.
Evet, NATO’nun ikinci büyük gücüyüz. Ama aynı ittifak bizim için “birinci tehdit” haline gelmiştir.
BÜTÜN TEHDİTLER ONLARDAN GELİYOR, BÜTÜN TERÖR ÖRGÜTLERİ ONLARA BAĞLI
Bütün terör örgütleri, Türkiye’nin NATO müttefikleri tarafından destekleniyor. DEAŞ’ı kuran onlar, PKK’yı kuran, büyüten, başımıza musallat eden, bu örgüt üzerinden Türkiye’ye saldıran onlar. YPG’yi kurup silahlandıran, bu örgüt üzerinden Suriye’de işgal başlatan onlar.
Şimdi Türkiye’nin İttifak üyesi olmadığını varsayalım, geri çekilip güvenlik fotoğrafına şöyle bir bakalım. Türkiye için bugün tanımlanan bütün tehditler NATO kökenli. Hepsi İttifak’ın üyelerinden kaynaklanıyor. Ne kadar liste yaparsanız yapın buraya çıkıyor.
Peki, NATO Türkiye’yi hangi tehdide karşı koruyor? Ne zaman Türkiye’nin yanında oldu? Hiç!.. Hiçbir zaman..
TEK MERKEZLİ DÜNYA DÜZENİ ÇÖKTÜ, PEKİ NATO NİYE VAR?
Peki, NATO neden var? O da belirsiz.. Soğuk Savaş bittikten sonra ABD öncülüğünde tek merkezli bir dünya düzeni kurulacaktı, NATO da ABD’nin yedek ordusu olarak iş yapacaktı. Ama o proje tamamen çöktü.
Ekonomik ve teknolojik istihbarat, güvenlik, kaynaklara müdahale gibi alanlarda, Batı hâkimiyeti için kullanıldı bir süre. O da bu büyüklükte bir ittifaka anlam katmaya yetmedi.
Şimdi Fransa Cumhurbaşkanı “Beyin ölümü gerçekleşti” diyorsa, ABD Başkanı “Bütçesini keseceğim” diyorsa, ABD ve Avrupa bile NATO’nun geleceğinde hemfikir değilse, koca yapıyı biz niye korumaya çalışalım?
“TÜRKİYE İÇİN İTTİFAK MI YOKSA TEHDİT Mİ” SORUSU ‘DÜRÜSTÇE’ SORGULANMALI.
ABD’nin de Avrupa’nın da güvenlik doktrinleri, tehdit tanımlamaları değişti. NATO üzerine tartışmalar bu değişimle bağlantılı. Ama Türkiye’ninki çoktan ve kökten değişti.
Yeni bir Türkiye inşa ediliyor. Dünyadaki güç hareketlilikleri, ekonomik ve siyasi denklem değişiklikleri, kaynaklar ve pazarlar üzerindeki rekabet, teknoloji ve savunma alanındaki yarışlar, dikkatle izlenerek yapılıyor bu.
Öyleyse “NATO niye var”, “Bizim için ne ifade ediyor”, “Türkiye için ittifak mı tehdit mi” sorularının esaslı biçimde sorgulanması gerekiyor.
BU ÜLKE NATO BÜROKRASİSİNE EMANET EDİLEMEZ! YENİ DÜNYA ESKİ CÜMLELERLE KONUŞULAMAZ.
Bu ülkenin kaderi, NATO bürokrasisine, ABD bürokrasisine, lobi çevrelerine emanet edilemez artık. Türkiye Ege’den, Akdeniz’den, coğrafyanın herhangi bir köşesinden NATO kaynaklı yeni bir tehditle yüz yüze bırakılamaz.
Yepyeni bir dünya biçimleniyor. Bu yeni dünyayı eski cümlelerle konuşamayız. Ezberlerle, Soğuk Savaş dönemi algılarıyla kavrayamayız. İttifak zaten dağılacak bir süre sonra. En azından enkaz altında kalamayız.
“NATO Türkiye için birinci tehdittir” sözü birçoklarına ürpertici geliyor, biliyorum. Ama geri çekilip dünyaya, NATO’ya, güç kaymalarına, eksen değişikliklerine, Türkiye için tehditlerin kaynağına “ön yargısız ve ön kabulsüz”bakan herkes böyle bir fotoğraf görecektir.
Ben daha büyük bir tehlike, daha güçlü işaretler görüyorum: Türkiye’ye bir NATO müdahalesi…
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021