İlker DEMİR
Politikanın üstüne bir kadın eli değse de insanlık dışı virüsleri şöyle bir temizlese.
Çünkü "Kadın eli değerse, dünya değişir."
O el, epeydir Türkiye'de, esasında dünyanın dört bir tarafında, canının canına kastedeni bulmaya, yakalatmaya çalışan, yavrusunun meçhulüyle yanan yüreğini feryadını dindirmek için çözüme adanan kadın yüreği.
Türkiye'de kadınların bir asırdır cezaevleri kapısında çektiği çilelerin tecrübesi, İnsan Hakları Derneği'nin 1992 yılında başlattığı "Kayıplar Bulunsun!" çağrısında buluştu.
Kampanya 1995 yılında Gazi olaylarında gözaltına alınan Hasan Ocak'ın ölüsünün ormanda bulunmasıyla kadın yürekleri düzenli bir sivil arayışa geçti.
Kadınlar, tüm mağdur yakınları her cumartesi Taksim, Galatasaray Postanesi önünde buluştu, devlete canlarının akıbetini sordu:
"Ey devlet, bul evladımızı, gömdüğün yeri, dua edilecek mezarlığı söyle bize; canımızın kemiğini, külünü, kalıntısını göster; karakoldaydı, gözaltındaydı, elindeydi; ver evladımızı!"
Acının adı ve adresine Cumartesi Anneleri dendi.
Feryat devam ediyor.
Devlet taş.
Devlet duvar.
Kendi suçu, hep taş ve duvar gibi sustu, susuyor.
Devlet, sadece susmuyor, demokrasi mücadelesi halkı sarıp halk haklarına sadık kalınca, devlet görüşüyor, 2011'de Başbakan Erdoğan'ın Cumartesi Annelerine, "çözüm" sözü verdiği gibi ama sözler hep "miş gibi" kalıyor.
Tek adım atılmıyor, aksine daha kötüye maruz kalınıyor.
Çünkü Türkiye'de devlete yanlışını düzelttirecek kadar güçlü bir halk muhalefeti ve burjuva demokrat bir ana muhalefet yok.
Ayar merkezi sermayenin çıkarı.
Mesela, sermayenin Ortadoğu'daki hesapları aleyhine ihlallere karşı çıkışlar eziliyor, halk muhalefetinin cılız sesi Batı'da da kısılıyor; Cumartesi Anneleri 2019'da, 700. oturumda, Galatasaray Postanesi önünden toma, cop, yerlerde sürükleme ve tutuklamalarla, yani şiddetle kovuluyor.
Bu işler merkezi, bizzat İçişleri Bakanı emriyle oluyor.
Cumartesi Annelerini meydandan kovan devlet Diyarbakır'da anneler eylemi oluşturuyor.
Devlet kopya çekiyor, Cumartesi Anneleri'ne özeniyor, taklit ediyor..
Devlet Diyarbakır HDP il binası önüne evlatları kayıp Kürd annelerini oturtuyor.
Ya da anneler çözümü öyle sanarak oturuyor.
Hani eylemin kişilere sataşmalara rağmen devlet güvenlik güçlerinin koruması altında ve kimi kurumların yiyecek içecek desteği, böylesi bir eylem için Cumartesi Anneleri'nden yardım istenmemesi, çıplak gözle devlet örgütlenmesi gibi görünüyor.
Şimdi Kürd anneler orada "HDP dağa gidenlere aracılık yapıyor" bahanesiyle evlatlarının bulunmasını HDP'den istiyor.
Halk adresin HDP olmadığını, nedenleri ortadan kaldırmak olduğunu bilmiyor.
Kerpiçli evin insanları, nihai çözümün Kürdün üstünden siyasi ve fiziki şiddet kaldırılması, ana sütü gibi hak olan demokratik haklar teslim edilmesi ve bunları da devletin yapabileceğini sanki bilmiyor.
HDP dağda kimse kalmasın herkes demokratik siyasete katılsın istiyor; kuruluş amacı da zaten bu.
Amaç Ak Parti'nin gelecek seçimde HDP oylarını hanesine yazdırmak için kapatılabilmesinin yolunu açarak gözden ve gönüllerden silme girişimi gibi görünüyor.
HDP'ye böyle kör gözüm parmağına çengel ve sahte gerekçe HDP'yi büyütüyor, Kürdler, barış isteyen tüm emekçiler HDP'ye daha sıkı sarılıyor.
HDP'nin bu dayatmayı, bir sorununun çözümünün HDP'den istenmesine çevirmesi gerekiyor.
Bu arada doğru çözümü HDP üretiyor.
HDP mecliste partilere çağrı yapıyor:
“Kayıp çocukların bulunması ve sorunun çözümü için ortak komisyon kuralım.”
Amaç üzüm yemekse, partilerin, özellikle devlet yöneten partinin bu çağrıya olumlu yanıt vermeli.
Aksi halde devlet partileri ellerinin kiriyle halkın sorunun çözümüne karışmamalı, önce ellerini, sonra dillerini temize çıkarmalı.
Gel de bu aşamada 'dağa neden çıktılar, etkisiz hal ne hal, her etkisiz halin bir ağlayanı, ciğeri yananı var, gitmeyi, gitmemeyi, gelmeyi barış çözer' de.
Anlatılanı devlet duymuyor, bilime ve manaya yabancılaşma, kasaların "boş"luğu adına ağız açtırılmıyor.
Devlet politikasına doğrudan katkı yapan ana muhalefet burjuva demokratik hak ve özgürlüklerden uzak biçimsel yanlışlarda halkı oyalıyor.
Anneler ağlıyor.
Ama anneler çözümsüz değil.
Bakarsın, Cumartesi Anneleri şıp diye Diyarbakır'da, Diyarbakır Anneleriyle canlarının canları için kucaklaşıp birleşmiş, devlet politikasını tersine çeviriyor:
MEMET DE MEMO DA bizim canımız!
Zira her şeye karışan devlet bir tek ana yüreğine söz geçiremiyor.
Diyarbakır, Van, Mardin, Edirne, Kastamonu, Ankara, Trabzon, Mersin, Burdur ve Ortadoğu'nun her tarafından ana yüreklerini barışta birleştirmek, kerpiç evlerin gözyaşlarını dindirmek gerekiyor.
Çünkü hep kerpiç evler ağlıyor
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
17.07.2025
6.07.2025
23.06.2025
6.06.2025
16.05.2025
3.05.2025
2.04.2025
23.03.2025
14.03.2025