Kemal CAN
Bayramın göbeğinde, yazın bu sıcağında siyaset hakkında bir şeyler okumak -elbette yazmak da- çok anlamsız gelebilir. Ancak yaşamakta olduklarımıza daha genel bir açıdan bakınca, her zaman ne kadar anlamsızsa (veya anlamlıysa) şimdi de o kadar anlamsız olduğu söylenebilir. Geçen bayram (Ramazan) Diyanet İşleri Başkanı’nın LGBTİ lanetlemesiyle başlamıştık. Bu bayrama da İstanbul Sözleşmesi‘ni savunan kadınlara küfürle girdik. Ali Erbaş hutbeye yine kılıcını kuşanıp çıktı. Bayram arifesinde “devletliğini” göstermeye çalışan polisler baro başkanını derdest etti. Yetiştirilen sosyal medya yasasının ardından Bahçeli Twitter’a döndü. Bayramın getirdiği nasıl bir iyilik var ki, nasıl bir mola verilmiş ki iyiliklerden konuşalım. 2020’nin ilk yarısının bilançosunu ve gelmekte olan diğer yarısının işaretlerini toparlayan notlarla yetinmek en iyisi.
2020’de yaşananları, 2019’un bakiyesinden ayrı düşünmek zor. 10 yıldır neredeyse her yıl, seçim yılı olarak yaşandı. 2019 da bir seçim yılıydı ama önemli bir farklılık taşıyordu. Daha önceki bütün seçimler, iktidarın siyasi hakimiyetinin, yenilmezlik mitosunun ve meşruiyetinin kaynağı olarak işlev görmüştü. Seçimler, sürekli kazanan, hep kazanacak olan iktidar resmini tamamlayan en önemli göstergeye dönüşmüş, böyle kullanılmıştı. Ancak 2019, sayısal olarak “durum aynı” iddiasıyla karşılansa bile, iktidar için ilk yenilgi deneyimiydi.
Yenilenen İstanbul seçimi, muhalefet belediyelerinin çalıştırılmayacağı “vaadi” -ki 2020’de hayli ileri götürüldü- ve hemen yürürlüğe konulan kayyım hamleleri, seçime yüklenen anlamın değiştirilmesinin yeni stratejiyi biçimlendireceğini gösterdi. Daha önce sınırsız/keyfi otoriterliğine seçim kazanmayı dayanak yapan iktidar, yerli-milli söylemine bağlı olarak ürettiği “sivil vesayet” ile yeni bir zemin kurdu. Kendi aldığı ile alamadığı oyların eşit olmadığını söyledi. Muhalefetin sessizlikle karşıladığı dış politika hamleleri bu stratejiye destek olarak kullanıldı.
Seçimi iktidarın bekası açısından tek çıpa olmaktan çıkartacak strateji değişikliği, muhalefetin kazandığı moral üstünlüğün bir dalgaya dönüşmesini engellemeye yetti. Muhalefetin sürükleyici aktörlerinin, “sonuç alıcı” bulduğu bekleme tutumunun da buna yardımcı olduğu söylenebilir. Fakat muhalefet tarafından bir baskıya dönüştürülmese bile, aritmetik bir sorun olarak duran destek gevşemesi, iktidar açısından mesele olmaya devam etti. Yapılan anketlerin hemen hepsinde iktidarın oy kaybının devam ettiği ve erimenin ana gövdeye yaklaştığı görüldü.
Bu tablo, muhalefette ve bir kısım yorumcuda “bekleme” stratejisinin sonuç verdiği fikrini güçlendirdi. İktidar açısından ise bu aritmetik baskıdan kurtulmak için oy konsolidasyonunun yerine güç konsolidasyonuna yönelme ihtiyacını acil hale getirdi. Kimse bir şey yapmasa bile kendiliğinden desteğini kaybetmeye başladığı söylenen, bunu değiştirecek elinde fazlaca enstrüman olmayan iktidar, “durum hiç de öyle gördüğünüz gibi değil, benim gücüm gayet yerinde” deme ihtiyacı duydu. Son aylarda yaşadığımız hamle sağanağının anlamı bu.
Popülist yöntemlere müracaat eden liderler ve akımlar, çoğunluğun asıl temsilcisi oldukları iddiasını sadece kendi taraftarlarına değil karşı tarafa kabul ettirebilme yeteneklerine bağlı olarak etkili oluyorlar. Basit semboller ve şekilsiz bir kimlik tanımı yoluyla kalabalıkları -çoğu zaman aleyhlerinde olan tercihleri desteklemek için bile- kendi arkalarında birikmeye ikna ediyorlar. Ancak diğer taraftan karşılarında olanları da, arkalarında bitmez tükenmez ve en önemlisi de körü körüne sadık bir kalabalık olduğu düşüncesiyle “ezmeye” çalışıyorlar.
Geçen yıldan başlayarak bu yıla devreden ve son aylarda büyük bir hız kazanan güç konsolidasyonu hamlesinde iki unsur aynı anda devreye girdi. Birinci unsur, dosta -yani kendisinden uzaklaşma eğilimine girmişlere- ve düşmanlara -muhalefete- gücünü, dolayısıyla durdurulamazlığını göstermek. Bunu iktidarda olmanın sağladığı bütün imkanları fütursuzca kullanarak ve yayarak yaptı. İkinci unsur ise hamleleri sembol ağırlıklarını yüksek alanlarda ve biçimde yaparak -iki taraf için de- bunun yeni destek getirebileceği intibaı vermek.
Peki fazla “incelikli” görünen bu strateji, yüksek bir politik yeteneğin veya süper bir aklın ürünü mü? Böyle değerlendirmeler yapmak için kanıt olarak gösterebilecek bir süreklilik söz konusu olsa da, bu devamlılık yetenekten çok fıtratla ilgili gibi. Tek yapabileceği şey, uygulayabileceği tek çare, üzerine dikilmiş bir elbise gibi tam oturduğunda, bakılan aynada veya anlık bir resimde “büyük oyun kurucunun” belirmesi daha kolay oluyor. Başka türlüsü zaten olamayacak refleksler, oyunun kurallarını kontrol edebilen için avantaj gibi görünebiliyor.
Bugün gelinen nokta itibarıyla, iktidarın uyguladığı stratejinin başarılı olduğunu söylemek mümkün mü? Destek gevşemesi ve devamında gelebilecek kayıplar nedeniyle oy konsolidasyonunun yerine güç konsolidasyonunu koyan iktidar, güç gösterisi kısmında hayli başarılı görünüyor. Muhalefetin umutsuzları ve iktidarın fütursuzları, “bizi/bunları kim durduracak?” noktasına gelmişse şeklen bir başarıdan bahsedilebilir. Ancak psikolojik avantajı ele almak ve alanını genişletmek, destek yerine güç ikamesinin kalıcı çare olmasını sağlayamayabilir.
Reel politika çok sık dile getirildiği gibi aslında bir tahterevalli oyunu değil. Biri düşerken illa diğerinin yükselmesi gerekmiyor ya da birilerinin yüksekte olması o yeri garanti etmiyor. Aynı anda herkesin kaybettiği veya kimsenin kazanmayı beceremediği karmaşık dinamikler çok daha sık görülüyor. Bazen güç abartısı kaybetmenin, bazen de zayıflık kazanmanın yolunu açabiliyor. Biraz mecburiyetten biraz da meşrebe uygunluktan, güç konsolidasyonu hamlesinden sonuç alınmış olması destek ihtiyacını ortadan kaldırmış değil. (Belki de arttı)
Uygulanan stratejinin mecburiyetleri ve alternatif rota imkanlarının kısıtlılığı, şimdiye kadar yaşananların -belki artarak- devam edeceğini düşündürüyor. Sıcak yazın ardından ılık ve sakin bir sonbahar beklemek için fazla gerekçe yok. Ancak iktidarın fütursuzları ile muhalefetin umutsuzlarının iddia ettiği veya zorladığı gibi, tutarlı bir gizli ajandanın işlediği konusunda da kanıt yok. Güç gösterisi ataklarının, iktidar çekirdeğindeki “hadi daha daha” dolduruşuyla belli sembollere daralmak yerine, alan ve hedef açısından çeşitlenmesi daha olası. Dış politika ve ekonomide ise “düzeltme” mecburiyetlerini daha sık göreceğiz galiba.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025
19.11.2024
11.11.2024
7.11.2024
2.11.2024