Lale KEMAL
Türkiye’de kimi sözde yetkin çevreler, darbe planı davaları başladığında ancak bu ülkede adaletin olmadığı iddiasını gündeme oturttular. Sanki, Türkiye’de adil yargılama vardıydı da darbe davaları ile bu ilke çiğneniyordu. Bu düşünce sahiplerini ciddiye almak zaten mümkün değildi. 1960 yılından beri tarihi, darbelerle dolu üniformalılarda moral diye bir şey zaten kalmamıştı. 30 yılı aşkın PKK ile düşük yoğunluklu çatışmaya “dur diyecek,” bir Allah kulu çıkmadı. Faili meçhul cinayetler, Kürt-Türk aydını bırakmadı bu ülkede, askerî vesayete direnen herkes sindirildi, korkutuldu, ya da faili meçhule gitti. Pek çok ordu mensubu, irticacı ya da solcu diye ordudan atıldı, iş bulamadı toplum tarafından dışlandı.
Beş yılı aşan Ergenekon davasının kararı pazartesi günü açıklandığında yabancı basından kimi meslektaşlarım da Türkiye’deki kimi koroya katılmış, davanın, hükümetin muhalefeti bastırma hareketi olup olmadığını soruyordu.
Ne ironidir ki, bunca demokratik reforma imzasını atan bir hükümet, Gezi Parkı protestolarını bastırmak için aşırı güç kullanımına izin vererek, bu eylemlerin arkasında komplo teorileri arayarak kendini topuğundan vururken, darbe davalarını muhalefeti sindirme amaçlı başlattığı damgasını da iyice yedi.
Hükümetin son zamanlarda basın dâhil kimi ılımlı muhalif sesleri bile bastırma gayreti bir gerçek iken darbe davalarını, muhalefeti bastırma gibi görmenin bir çelişki yarattığını düşünüyorum.
Türkiye’de çok partili sisteme geçilmesinden itibaren TSK içinde darbesever bir ekibin, 1960 yılından itibaren zaten bu sevgiyi fiiliyatta gösterdiğini biliyoruz. Darbe davalarıyla birlikte hukukun üstünlüğünü savunan sözde seçkinlerin, bu hukuksuz sistemden beslendiğini de biliyoruz.
Aynı zamanda Taraf yazarı olan deneyimli hukukçu emekli askerî hakim Ümit Kardaş ile sohbetimde, askıya alınmış hukuk sitemini yaratan hükümran gücün, “Darbeler yaparız, bana işlemez,” derken şimdi bumerang gibi kendilerini vurunca şaşkınlık içinde olduklarını dile getiriyor.
Hükümetse ne zaman, partisinin kapatılması girişimi ya da 2007 muhtırası gibi başarılı bir şekilde bertaraf ettiği askerî eylemler olduğunda reformları aklına getirdiği için demokratikleşme konusunda ne denli samimi olduğu konusunda bir süredir kuşku uyandırıyor.
Kimsenin suç işleme imtiyazı olmadığı, hukukun herkes için adalet dağıttığı bir sisteme geçmek için çaba harcamak gerekiyor.
Askerler de oksijen almaya başladı
Ergenekon davasında sanıklara cezaların açıklanmasından hemen önce general ağırlıklı konumu ile tartışmalı olan Yüksek Askerî Şûra toplantısı sonunda dört kuvvet komutanın yenilenmesi gibi ordunun tepesinde baştan aşağı değişikliğe gidildi.
Bu şurada, kimi sanık general ve amiralin daha emekli edilmeleriyle birlikte önleri açılan pek çok üst rütbeli subayın, artık derin nefes aldıkları da belirtiliyor.
Bir askerî kaynağım, darbe planlarının artık cezasız kalmadığını görmeye başlayan pek çok subayın, sivil iradeye saygı katsayısının giderek arttığına ve askerlik olan asli görevlerine odaklanmayı içselleştirmeye başladıklarına işaret ediyor.
Gelinen noktada artık, hükümetin, askerî reformları savsaklama, TSK’nın da, kısmen Soğuk Savaş’a konumlandırılmış orduyu yeniden yapılandırmaya hız vermesi önünde bir mazeretleri kalmadı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016