Mahfi Egilmez
Uluslararası Ticarette İki Farklı Yaklaşım
Uluslararası ticaret konusunda başlıca iki teori vardır: Liberal teori ve milliyetçi teori. Liberal teori yandaşları Adam Smith’den bu yana uluslararası ticaretin serbest olmasını, korumacılığa yer verilmemesini savunurlar. Onlara göre uluslararası ticaretin serbestliği uluslararası refahın artmasını sağlar. David Ricardo ile doruk noktasına varan bu yaklaşım uluslararası ticarete giren her ülkenin kazançlı çıkacağı iddiasındadır. Milliyetçiler tersi düşüncededirler. Onlara göre uluslararası ticaretin serbestliği ülkelerin gelişmelerine sekte vurur. Milliyetçi teorinin temelini oluşturan yerli sanayiyi korumayı amaçlayan ithal ikameci görüşler Amerikan Hazine Bakanı Alexander Hamilton tarafından 1700’lerin sonuna doğru ortaya konulmuştur. Bu iki görüş zaman içinde birbiriyle çekişerek küresel sistemde zaman zaman serbest ticaretin zaman zaman da ithal ikamesine dayalı korumacılığın öne geçtiği bir gelişim tutturmuşlardır.
İthal ikamesini savunanların temel dayanaklarından birisi ‘bebek sanayileri koruma’ görüşüdür. Buna göre bir ülkede yeni kurulan bir sanayi varsa bu sanayi hemen dış rekabete açılmamalı, tıpkı yeni doğmuş bir bebeğin kendisini koruyabilecek aşamaya gelene kadar ebeveynlerince korunduğu gibi gümrük duvarlarıyla korunmalıdır. Ondan sonra gümrük duvarları kaldırılıp rekabete açılabilir.
Liberal görüşü savunanlar bu yaklaşımın yanlış olduğu iddiasındadırlar. Onlara göre bu tür duvarların arkasında korunmaya alışmış bir sanayi hiçbir zaman rekabete hazırlanamaz ve sürekli korunma kalkanı arkasında kalmak ister. Bu, siyasetçilerin de çoğu kez işine gelir ve dolayısıyla serbest rekabete geçiş gerçekleşemez. Liberaller bu konuda dünyadan birçok örnek kullanmakta ve görüşlerini doğrulamaktadır.
Değişen Yaklaşımlar
Zaman içinde yaşanan gelişmeler her iki tarafın da görüşlerinde değişimlere yol açtı. Gelişmekte olan ekonomiler, çoğu kez gelişmiş ekonomilerden aldıkları teknolojiyle kurdukları çeşitli sanayi dallarında gelişmiş ekonomileri geçmeye başladılar. Bunun iki nedeni var: (1) Gelişmekte olan ekonomiler teknoloji geliştirmeyle uğraşmayıp en son teknolojiyi hazır aldılar. (2) Başta emek olmak üzere teknoloji dışında üretimde kullanılan girdilerin bazıları gelişmekte olan ekonomilerde daha ucuzdu. Dolayısıyla bir süre ithal ikamesine dayalı korumacılık politikası uygulayarak bebek sanayilerini geliştiren başta uzakdoğu ülkeleri olmak üzere bir kısım gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkeleri bazı alanlarda geçmeye başladılar. Bunu tıpkı biri daha yaşlı diğeri daha genç iki koşucunun yarışına benzetebiliriz. Yaşlı olan çok daha gelişmiş ayakkabılarla koşarken genç olan eski model ayakkabılarla koşuyor ve geride kalıyor. Genç olan koşucu da aynı gelişmiş ayakkabıları giyince öne geçmeye başlıyor. İşte bu aşamada liberal görüşü savunanlar bu kez ‘yaşlı sanayileri koruma’ düşüncesini ortaya atarak koruma duvarları uygulama yoluna gitmeye, milliyetçi görüşü savunanların bir bölümü de serbest ticaret politikasının üstünlüklerini ileri sürerek bu tür koruma duvarlarının kaldırılmasını savunmaya başladılar. Aşağı yukarı bugün ABD ile Çin’in durumu budur. Yakın geçmişe kadar ABD serbest ticareti, Çin ise kısmi de olsa korumacılığı savunuyordu, bugün roller tamamen değişmiş durumda bulunuyor. Bunun nedeni ABD’nin yaşlanmış sanayisinin Çin’in genç ve ucuz sanayisiyle rekabet edememesidir. Yavaş yavaş diğer ülkelerin de içine girdiği bu gelişme dünyaya yayılacak olursa bazıları bebek sanayilerini bazıları da yaşlı sanayilerini ileri sürerek bu etkileşime katılacak ve korumacılık yeniden egemen olacak demektir.
Gerek bebek sanayileri gerekse yaşlı sanayileri koruma yaklaşımının belirli sürelerle kısıtlanması en makul yol gibi görünüyor. Bir sanayi birimi sonsuza kadar bebek muamelesi göremez. Bir süre sonra ayağa kalkıp rekabete girmesi gerekir. Yaşlanmış bir sanayi tesisi de sürekli korunarak yaşaması sağlanamaz. Belirli bir sürede onun da yenilerle rekabet edecek biçimde yenilenmesi gerekir. Dolayısıyla her ikisi için de bir süre sınırı saptanıp uygulanmalı.
Türkiye ve Korumacılık
Türkiye, 1930’lardan başlayarak korumacılığı benimsedi. Yeni sanayileşmeye çalışan bir ekonomi olduğu için kurduğu sanayileri bebek sanayi yaklaşımı çerçevesinde ithal ikameci bir politikayla koruma altına alması doğaldı. Bu korumayı sağlamak için 1920’lerin ikinci yarısından itibaren ve ağırlıklı olarak da 1930’larda peş peşe düzenlemeler yapıldı. Gümrük vergileri yükseltildi, ithalatta Teşvik-i Sanayi Kanunu, Sanayi Planları uygulamaya kondu, Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkarıldı, ithalat kotaya bağlandı.
Türkiye, ithal ikameci politikaya 1980’lere kadar bazen önlemleri hafifleterek bazen ağırlaştırarak devam etti. Korumacılık bu kadar uzun süre devam edince gelişmeyi durduruyor ve bir çeşit tembellik yaratıyor. Yüksek gümrük duvarları ve miktar kısıtlamalarına dayalı bir ithalat rejimi birçok sanayi dalında dünya ile rekabet edemeyecek ürünlerin üretilip dünya üretiminden daha pahalıya tüketiciye satılmasına yol açıyor. Türkiye’de de böyle oldu ve dünya ile rekabet konusunda Türkiye sanayisi geride kaldı. 1980’lerden başlayarak kısıtlamaları kaldırmaya yönelen Türkiye, ithal ikameci korumacı sanayileşme politikasını yavaş yavaş terk edip ihracata yönelik sanayileşme politikasına geçiş yaptı. Böylece Türk sanayisi dünya rekabetine açılmış oldu. Bunun sonucu olarak ihracat artmaya ve ihracatın ağırlığı sanayi mallarına kaymaya başladı.
Aşağıdaki tablo 1923’den 2017’ye kadar Türkiye’nin dışticaretindeki gelişmeyi gösteriyor (sayılar milyon Dolar olarak okunmalı.)
Yıllar |
İhracat
|
İthalat
|
Ticaret Açığı
|
1923 |
51
|
87
|
-36
|
1930 |
71
|
70
|
1
|
1940 |
86
|
53
|
33
|
1950 |
263
|
286
|
-22
|
1960 |
321
|
468
|
-147
|
1970 |
589
|
948
|
-359
|
1980 |
2.910
|
7.909
|
-4.999
|
1990 |
12.959
|
22.302
|
-9.343
|
2000 |
30.700
|
53.100
|
-22.400
|
2010 |
121.000
|
177.000
|
-56.000
|
2017 |
166.000
|
224.000
|
-58.000
|
Türkiye, teşvik sistemini, ithal ettiği malları burada üretebilmek için kullanacaksa mesela 5 yıl süreyle ilgili girdinin üretimi için teşvik vermeli, gümrük koruması sağlamalı, gerekiyorsa parasal ve düşünsel açıdan destek vermeli, özetle geçici ve kısmi ithal ikamesi yaklaşımı uygulamalı. Böyle bir uygulamaya girilecekse çok dikkatli olmak, ithal ikamesini asla geçmişte olduğu gibi sürekli korumacılığa yol açacak biçimde kalıcı kılmamak gerekir. 5 yıllık süre bittiğinde o mal, dünya fiyatlarıyla rekabet edebilir hale gelse de gelmese de koruma kalkanları kaldırılmalı.
Böyle bir yaklaşım Türkiye’nin üretimini ve dolayısıyla ihracatını, ithalata bağımlı olmaktan bir ölçüde kurtaracak ve dışticaret açığının düşmesini sağlayacaktır.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
26.07.2025
9.06.2025
1.06.2025
29.05.2025
27.04.2025
5.04.2025
12.02.2025
5.02.2025
26.01.2025