Markar ESAYAN
Gazetemiz Yeni Şafak ve Star gazetesinde yer alan yedi bin kişinin dinlendiğine dair haberler, dinlendiği ortaya çıkan isimlerin neredeyse Türkiye siyaseti, iş dünyası, sanat çevreleri, aktüalite, medya, STK'lar ve akademinin tüm kesimlerinden isimleri kapsaması ve bu dinlemelerin çok daha yüksek rakamlara ulaşma ihtimali gerçekten kan dondurucu.
Belgelere Adliye'de yapılan arşiv taramasında ulaşılmış. Sağ, sol, ulusalcı tüm kesimlerin hayali suç isnatları ile üç yıl boyunca dinlendiği iddia ediliyor. Başsavcılık dün konu hakkında yaptığı açıklamada 'Herhangi bir silahlı terör planlaması olmadığının görülmesine rağmen, üç yıldan fazladır dinleme yapıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında doğrudan veya dolaylı olarak telefonları dinlenen veya kayıt altına alınan şahıs sayısının 2280 olduğu anlaşılmıştır' diyor. HSYK inceleme başlatıyor.
İnanın aklına, bu dinlemelerin yargı dairesinde yapılmasından hareketle, 'siyaset mühendisliklerine paralel büyük bir toplumsal gözaltı ve sindirme projesiyle mi karşı karşıyayız' sorusu geliyor. Sadece şantaj için yasadışı dinlemeler yeterli çünkü. Yargının içindeki yapılanma neden bu yola başvuruyor?
Geçelim...
Bu haberlerin gündeme bomba gibi düştüğü günün akşam saatlerinde 'zamanlaması manidar' şekilde Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları ortaya çıkıyor. Görüşmede, dinlendiklerini, hatta görüntülü olarak takip edildiklerini ifade eden Başbakan ve oğlu, evlerindeki kamyonlarca parayı tahliye etmek için telefonda sakin sakin konuşuyorlar. 'İtirafname' gibi bu diyalogları dinlendiğini bildikleri telefonda 17 Aralık operasyonu günü gerçekleştiriyorlar. Başbakanlık anında açıklama yapıyor ve iddiaların gerçekdışı ve montaj ürünü olduğunu açıklıyor. Sızdırmanın gündemi değiştirme amaçlı olduğu çok açık.
Geçelim...
Başbakan Erdoğan, aday listesini süre aşımından sonra teslim eden CHP Sarıyer İl Teşkilatı'na seçimlere girme izni veren YSK hakkında 'Oradaki yapılanmayı biliyoruz' diyor. Dün de TÜBİTAK için 'Devletin kriptolu telefonlarını bile dinlemişler' diye açıklama yapıyor.
Bülent Arınç ise '17 Aralık'ın onlarca şer tarafının yanında bir büyük hayrı varsa, o da her şeyin ortaya çıkmış olmasıdır' diye konuşuyor.
CHP ve MHP, Başbakan Erdoğan'ın ses kaydı internete düştüğü pazartesi gecesi olağanüstü toplanıyor.
Çok ilginç, genel merkezlerinin, genel başkanlarının, başkan yardımcılarının, milletvekillerinin dinlendiğinin ortaya çıktığı anda değil, internete düşen şaibeli-acemice bir ses kaydından sonra iki partinin gece yarısı olağanüstü toplanması, muhalefetin acz içindeki durumunu gösteriyor. Hatırlayalım, bu iki parti de 12 Haziran seçimleri öncesi benzer komplolarla dizayn edilmeye çalışıldı. CHP, bir komplo kasetiyle, yasadışı görüntülerle genel başkanını değiştirdi. Bugün ise geldiği yer ortada.
Hazin...
Arka arkaya sıraladığım bu maddelerden ortaya çıkan tablonun özeti, 'olağanüstülük' dayatmasıdır. Bu olağanüstülük durumu bir an evvel normalleşmeye kendini teslim etmelidir.
17-25 Aralık müdahalelerinin akim kalması, deşifre olması ile ortaya çıkan durumun, olağanüstülük yaratılarak ve toplumda dehşet, moral bozukluğu, karamsarlık uyandırılarak kamufle edilmeye çalışıldığı anlaşılıyor.
Normalleşmeyi sağlayacak, bu yönde gayret edecek, meşru ve hukuki alanda kalmaya özen gösterecek tek özne, meşru hükümet gözükmekte. Çünkü bu yüksek tansiyonun düşmemesi, meşru zemine, sağduyuya zarar verme potansiyeli taşımakta. Tozun dumana karıştığı bir ortamda Erdoğan'ın da dengesini kaybederek muarızlarına aynı üslup, sert, acilci, hukuk dışı yöntemlerle cevap vermesi umuluyor. Öyle ki, tansiyon sokaklara tahvil edilebilsin, ülke yönetilemez hale gelsin, vatandaşlar panik içinde demokratik olmayan seçeneklere razı olabilsin.
Bu tehlikeli durum, artık bir AK Parti ve Başbakan Erdoğan sorunu değildir. Ama, geçişi sağlam bir şekilde yapmak hükümet ve Başbakan Erdoğan'a düşen bir görev... Keşke, muhalefet bu çıplak tabloya sırtını dönmese ve itibar kazansaydı. Ancak, eşyanın tabiatı gereği, değişimi kendi sonları olarak gören bir zihinsel darlık içindeler. CHP ve MHP'nin şu an sergilediği içler acısı durum, 28 Şubat darbesi sürecinde DYP ve ANAP'ın içine düştüğü hale çok benzemekte. Muhtemelen kaderleri de aynı şekilde olacak.
Nitekim Başbakan Erdoğan dünkü grup konuşmasında 'Bize gündem dayatmalarına izin vermeyeceğiz' diyerek, durumun farkında olunduğunu gösterdi.
İçinde bulunulan tarihi günler bir darbe sürecidir. Durumun adı budur. Ancak, ikinci bir Ergenekon, Balyoz, KCK savrukluğu, bu ülke için ciddi bir risktir. Tüm soruşturmalar, önleme faaliyetleri, gerekli kanunlar, soğukkanlılıkla, tacizlerin dayattığı acilci ruh durumuna düşmeden yapılmalı. Kriz, kurunun yanında yaşın yanmasına müsaade etmeden, bunun bir demokrasiyi olgunlaştırma fırsatı olarak görülmeli. Doğru adımlar, yanlış güdülerle yolundan sapmamalı.
17-25 Aralık müdahalesi başarısız, arkasındaki ittifak ise deşifre olmuştur. Bu ise, kamikaze hamlelerinin keskinleşerek devam edeceğini gösteriyor. İçine düşülen umutsuz durum, son ana kadar göğüs göğüse çarpışma ve bir mucize beklemenin ruh durumunu yaratmış gibi.
Zor bir dönemden geçiyoruz. Sakin kalmak ve doğru yerde durmak, çocuklarımızın bugünkü kâbuslardan uzak, demokratik bir ülkede yaşamasının bir gereği.
Ve bu, AK Partili, CHP'li, MHP'li, BDP'li hangi cemaate mensup olursa olsun, herkese düşen tarihi bir sorumluluk.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019