Mehmet Acet
Dün öğle vakti Ankara’nın güneşli havasını solumak üzere Meclis kapısından dışarı çıktığım anda, on metre önümde, aşağı yukarı 20 tane kameranın dizili halde çekim yaptığını fark ettim.
Bu kadar kamera, bu kadar mikrofon herhalde siyasi parti liderlerinden biri için toplanmıştır diye düşünürken, konuşmakta olan kişinin İyi Parti’den istifa ederek Ak Parti saflarına katılan milletvekili Tamer Akkal olduğunu gördüm.
Habercilik refleksinin İyi Parti’den istifa ettikten sonra yakasına takılan rozetle Ak Partili kimliğine kavuşan bir milletvekiline yönelmesini tabi karşılamak gerekir.
Ak Parti yönetiminden bir ismin ifadesinden yola çıkarak yazalım:
“İyi Parti bir kimlik partisi değil, daha çok ‘Tepkili seçmeni’ kendisine çekerek siyasi alanda vücut bulabilmiş bir hareket.”
Belirgin bir ideolojiyi, ortak değer ve ilkelerini oluşturamamış bir siyasi partide tutunmak her daim kolay bir iş değildir.
Tamer Akkal’ın Ak Parti’ye geçmesiyle değerli hale gelen bir başka soru daha karşımıza çıkıyor:
Acaba bu türden milletvekili geçişleri önümüzdeki dönemde de devam eder mi?
Akkal’ın söylediği gibi HDP ittifakından rahatsızlık duyan başka vekiller de böyle bir yola girerse, bu sayı 7’yi 8’i bulursa, bu, Ak Parti’nin tek başına Meclis çoğunluğunu elde edebilmesi anlamına da gelecek.
O yüzden bu soru değerli hale geliyor.
ERDOĞAN MÜNBİÇ VE FIRAT’IN DOĞUSU İÇİN YİNE TARİH VERDİ
ABD’den gelip giden heyetler, Rusya’ya yapılan ziyaretler, Erdoğan/Trump görüşmeleri, zuladan çıkarılan güvenli bölge önerileri…
Ocak ayında epeyce gündem belirleyen bu başlıklar, son bir haftadır seçim havasının gölgesinde kalmıştı.
Dün Ak Parti Meclis grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni açıklamalarıyla Suriye gündemini yeniden ısıttı.
Anlaşılan Ankara yeniden, “ABD yine oyalama taktiğiyle işi sürüncemede bırakacak” düşüncesine geri dönmüş durumda.
Bunu Erdoğan’ın şu sözlerinden anlıyoruz:
“Sayın Trump’la bu konularda verimli ve ümit verici görüşmeler yapıyoruz. Alt düzeydeki görüşmelerde ise aynı verimi elde edemiyoruz. Şu ana kadar önümüze konulan somut bir plan yok. Sabrımız sınırsız değildir.”
Bu ifadeler, bir yerde Washington ile yapılan Suriye müzakerelerinin kronikleşmiş halini yansıtıyor.
Yani, Trump bir karar alıyor, Ankara buna göre yeni bir pozisyon belirliyor ama ABD yönetimi ve kurumları oyalamak, sulandırmak, alınan kararın için boşaltmak gibi yöntemlerle işi sürüncemede bırakma çabası içine giriyorlar.
Trump’ın çekilme kararının üzerinden iki aya yakın bir süre geçmesine rağmen bu kararın uygulamaya geçeceğini gösteren esaslı işaretler gelmediği için, çekilme kararı açıklandığında “Operasyonu tehir ediyoruz” diyen Erdoğan, dün yeniden takvim vererek konuşmaya başladı.
Askeri müdahale anlamında Münbiç için birkaç hafta, Fırat’ın doğusu için birkaç aylık bir süre tahdidi koydu.
Cumhurbaşkanı’nın sözlerine yansıyan şu cümlelerin her biri dikkatle üzerinde durmayı gerekli kılıyor:
“Birkaç hafta içinde teröristler Münbiç’ten çıkarılmazsa bekleme süremiz sona erer. Kendi planlarımızı hayata geçirme hakkımız doğacaktır. Bıçak kemiğe dayandığında yapacağımız işler için kimseden izin almak ya da kimseye hesap vermek mecburiyetinde değiliz. Yaptırım listesi dahil hiçbir tehdit bizi bu yoldan çeviremez. Bölgedeki tüm aşiretler ne zaman geliyorsunuz bunu soruyorlar. Görüşmeleri yürüten arkadaşlara tüm bu talimatları açıkça verdim. Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin desteğiyle bölge halkının kendi yönetimini tesisi birkaç ay içinde sağlanmazsa bekleme süremiz yine sona erer.”
“Birkaç hafta” ifadesinin ne anlama geldiği çok açık.
4 hafta geçtikten sonra artık ayları saymayı başladığımızı düşünecek olursak, Münbiç için en fazla bir aylık bir süreden söz edilmekte olduğunu düşünebiliriz.
“EKONOMİ SOPASIYLA BİZİ DURDURAMAZSINIZ”
Trump’ın bir gece yarısı attığı Türkiye twitini hatırlayalım.
Ne demişti?
“Türkiye eğer Kürtleri vurursa ekonomisini mahvederiz.”
Erdoğan, bu twit atıldıktan sonra söyleyeceklerini yüzüne söylemek için Trump’ı aramış, meseleyi büyütmeme adına kamuoyu önünde sert beyanatlar vermemişti.
Cumhurbaşkanı dünkü konuşmasında ilk defa, ABD’nin ekonomi kartını açması halinde bile geri adım atılmayacağına işaret eden iki kritik cümle kurdu:
“Bu konuda yaptırım listeleri dahil hiç bir şey bizi durduramaz. Suriye politikamızda milletimize ilan ettiğimiz taahhütlerimizi ne pahasına olursa olsun yerine getireceğiz.”
Bütün bunların şöyle bir okuması yapılabilir:
Ankara, “Ekonominizi mahvederiz” tehdidi dahil, Washington’dan gelen Türkiye’yi durdurma hamlelerini göğsünde yumuşattıktan sonra topu karşı tarafa yeniden göndermiş oluyor.
Bakalım, bu defa nasıl bir refleks gösterilecek.
Şu kadarını anlayabiliyoruz:
ABD yönetimi, ekonomi sopasının da işe yaramadığını görmesi halinde, şapkadan yeni bir tavşan çıkarmakta bu defa gerçekten çok zorlanacaktır.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020