Mehmet ALTAN
“Basın tarihine yasalar açısından bakınca, hep yasak, sansür, kısıtlama var. Kanunların adı, sayısı, tarihi değişiyor ama özü hep aynı kalıyor” dediğimiz bir yazıda en son altını çizdiğimiz yasak yasası 25 Temmuz 1931 tarihindeki 1881 sayılı Matbuat Kanunu idi.
Yasayla hükümet, gazete ve dergileri, memleketin iç ve dış politikasına aykırı yayınlarından dolayı kapatma yetkisine sahip olur. Basını İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın denetimindeki Matbuat Umum Müdürlüğü kontrol eder. Şükrü Kaya’nın “basın özgürlüğü” anlayışı ise bellidir: “En iyi özgürlük ülkenin çıkarma uygun, ulusun karakterine uygun, devletin haklarını ve çıkarlarını koruyan özgürlüktür.”
***
Kılını kıpırdatamayan, vesayet altındaki basının mefluç hâli gene de tek parti iktidarını sakinleştirmez.
1931 kanununa sürekli eklemeler yapılır….
14 Mayıs 1932, 4 Haziran 1932, 8 Haziran 1933 ve 23 Haziran 1934’deki değişiklikler nispeten dar kapsamlıdır…
Ama 27 Haziran 1938 tarihindeki öyle değildir. Halbuki ortalık süt limandır.
Yasal değişiklikle gazete ve dergi çıkartmak için bir bankadan 1000-5000 liralık bir garanti mektubu sağlanması öngörülür. Bu ciddi bir rakamdır. Mesaj açıktır: Parası olmayan bu işlere bulaşmasın…
Yapılan ikinci bir değişiklikle parası olanın ya da bulanın da kolayından gazete veya dergi çıkaramaması için bir engel daha getirilir: Bu işler için daha önce bildirim yeterliyken şimdi artık hükümetten ruhsat alma mecburiyeti vardır. Ruhsatın kime verileceğini ise tabii ki tek parti zihniyeti belirlemektedir.
Tek parti zihniyeti bu konuda yasaya harika bir kriter getirir: “Ruhsat alabilmek için kötü ünlü olmamak gerekir.”
Kim kötü ünlü, kim iyi ünlü onu da hükümet veya vali belirler.
Yasada “kötü ünlü” kimselerin gazete ve dergilerde muhabir, yazar, ressam, fotoğrafçı, musahhih ve idare memuru olamayacakları da vurgulanmıştır.
***
1938 yılında zaten olmayan basın özgürlüğünün üzerine birkaç el daha ateş eden bir yasak maddesi daha konmuştur, “okullarda ve fakülte ve enstitülerde disiplini bozacak mahiyetteki olayların gazetenin çıktığı yerin en büyük mülkiye âmirinden izin alınmadan” yayınlanması artık yasaklanmıştır.
İşin garip ve komik tarafı Hıfzı Topuz’un da belirttiği gibi "1938’lerde, dünyanın hiçbir yerinde gençlik olayları yoktur.”
Yasa Meclis’te görüşülürken bir tek milletvekili bile söz almamıştır: “Kabul edenler, kabul etmeyenler, yasa kabul edilmiştir.”
***
Daha evvel de yazmıştım:
“Basın tarihini devirler ve gazeteler üzerinden anlatmaya çalışmanın insanı yanıltan bir yanı var; sanki bir şeyler değişiyormuş gibi bir aldanmanın tuzağına düşebiliyorsunuz.
Halbuki bir şeylerin değişip değişmediğini gösteren temel gösterge, çıkan yasaların özü ve onların uygulanması…
Bu haftaki yazıyı yazmadan önce, Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar çıkarılan tüm ‘matbuat’ yasalarını gözden geçirdim, neyin değişip, neyin değişmediğini bir de yasal mevzuat üzerinden somut olarak görmek istedim.
Bir baskıcı faşist zihniyet sürekli kınında duruyorsa, değişim dediğimiz sadece geçici bir uygulama esnekliğinden ibaret kalıyor.
Mevzuat üzerinden bakınca bu gerçek net bir biçimde ortaya çıkıyor.”
***
10 Kasım 1938’de Atatürk ölür, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olur.
1939 Eylül’ünde İkinci Dünya Savaşı patlak verir. Türkiye savaşa girmez ama 1940 Kasım ayında İstanbul’da sıkıyönetim ilan edilir.
Sıkıyönetimle basını boğarak yok eden 1938 Basın Kanunu‘na ihtiyaç kalmaz. Hükümetin daha da sınırsız yetkileri olmuştur.
Bakanlar Kurulu gerekli gördüğü gazeteyi, dilediği kadar kapatabilir. Kapatma kararını Basın Genel Müdürlüğü telefonla bildirir. Kapatma kararına karşı hukuksal bir itiraz da söz konusu değildir.
***
Zekeriya Sertel de Ahmet Emin Yalman gibi bu birbirini aratmayan korkunç dönemleri anılarında anlatır:
“İnönü Cumhurbaşkanlığına geldikten sonra diktatörlüğü artırdı, tek millet, tek parti, tek şef diye bir sistem kurdu. Bunun adı polis devleti idi. Amansız, insafsız bir polis devleti. Emniyet örgütü kuvvetlendirilmiş, genişletilmişti. Nefes almak olanaksızdı. Basın bile onun elinde ve onun emrindeydi. Resmen sansür yoktu. Ama bakanlar ve Basın Genel Müdürlüğü hemen her gün gazetelere direktifler verirdi. Bu direktiflere uymayanların gazeteleri kapanmak tehlikesi altındaydı…"
Başbakan Şükrü Saraçoğlu’dur.
Kendisine neden bu tür baskılar yerine dobra dobra açıkça sansür koymadığını soran Ahmet Emin Yalman’a şu cevabı verir:
“Ben sansür koymam, Anayasanın dışına çıkmam. Fakat sen haddini bileceksin, bunu aşmayacaksın, aşarsan cezanı göreceksin!…"
***
Yetkiyi eline geçirenin basına "had bildirme” arenası: Türkiye…
Basını hedef alan bu kibirli zulmün kuşaklar boyunca sürmesinde ürkütücü ve ümit kırıcı bir yön var…
Ama bütün bu baskılara rağmen her zaman dürüst ve cesur kalemlerin çıkması da bu ülke için bir ümit olarak varlığını sürdürüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025