Mehmet TIRAŞ

“SUSURLUK TARİHİ BİR CİNAYET ROMANIDIR.”
3.06.2024
349

Bundan 28 yıl önce ”bir cinayet romanın” dosyası asfalta saçıldı.

Susurluk’ta ne olmuştu kısa bir hatırlatma yapalım:

“3 kasım 1996 Tarihinde Balıkesir’in Susurluk ilçesinde 20 RC 721 Plakalı bir kamyonla, 06 AC 600 Plakalı lüks Mercedes  çarpıştı. Arabadakilerden  Emniyet müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ,sözde devlet tarafından aranan 1979 yılında Ankara  Bahçelievler’de  7 TİP’li öğrencinin katillerinden biri olan ülkücü mafyanın liderlerinden  Abdullah Çatlı ve sevgilisi Gonca Us ölürken. Aynı takside olan DYP Urfa milletvekili Sedat Bucak ise yaralı olarak kurtuldu.”

Arayanla- Arananın”, “siyasetçinin aynı arabada bir trafik kazası sonucu ortaya çıkması” siyasi tarihimize “Mafya-Siyaset-Devlet ilişkisi olarak geçti.

28 yıl önce Susurluk’ta suçüstü yakalanan  bu mafyatik  karanlık yapı bertaraf edilmedi.

Devletin her kurumunda ve iktidarda  ağırlığını  sürdürdü; hatta öyle ki suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan davasındaki gelişmeleri Susurluk’un devamı “cinayet romanını ”bir film gibi seyretmeye devam ediyoruz.

 Mafya neden siyasi hayatımızdan bertaraf edilemiyor?

 1996 yılında TBMM’de kurulan “Susurluk Araştırma Komisyonu”  çok önemli bir araştırma yaptı ve bunu rapora döktü. 

Bu çok değerli çalışma kamuoyuna açıklandı ama TBMM Genel Kurulu’na indirilemedi

Susurluk Komisyon başkanlığını yapan Refah Partisi (RP) Nevşehir milletvekili Mehmet Elkatmış yaptı.

22 Aralık 1997’de Yeni Yüzyıl’da Neşe Düzel’e yaptığı açıklamaları tarihsel önem taşıyor.

-Neden sonuç alamadınız sorusuna?

Bu komisyon olayın araştırılmasında bir yere kadar geldi ve parlamento olayın üzerine gitmekte isteksiz davranmasıyla soruşturma tıkandı. Oysa Susurluk skandalının fotoğrafı,devlet içindeki bazı polisin,askerin,mafyanın,istihbaratçının ve politikacının yasadışı bir takım faaliyetlerde iç içe olduğunu gösteriyordu.”

-Susurluk olayının siyasi baş aktörleri olan Mehmet Ağar ve Sedat Bucak sorusuna ise?

“Ağar ve Bucak’ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla Susurluk olayının kökten çözülecek ve çeteler ortadan kalkacak gibi bir hava yaratıldı siyasiler tarafından. Dokunulmazlık yeterli değil.

Bana göre Mehmet Ağar konuşmayacak.

Bu delillerle pek bir şey çıkmayacağı kanaatindeyim ben.

İstanbul DGM Başsavcılığı’nın konuyla ilgili iddianamesinde yer alanların hangisi içeride ki şimdi.

Mahkeme İbrahim Şahin,özel tim polislerini ve bu gibi bazılarını hiç tutuklamadı.

Ağar,devletin bana verdiği görevleri yaptım.

MGK’nun emri ile bin tane operasyon yaptım diye açıklama yaptıktan sonra…

Susurluk ülkenin gündemine girdi, günlerce tartışıldı ama  MGK’nun gündemine hiç girmedi.

Hatta Genelkurmay Başkanlığı, Susurluk komisyonuna çağrılmalarına rağmen hiçbir askeri ifade vermeye göndermedi.

Ağar Komisyona  kendine yöneltilen yasadışı verilen pasaport ve silah sorularına, devletin en yüksek organları verdi, MGK’ni işaret ediyordu.

Susurluk’ta ortaya çıkan yasadışı olaylar basında yazıldı ama MGK bunları yalanlamadı.

Ağar konuşsa çözülür gibi geliyor bana ama ben MGK kararlarını yargıya getirebilecek hâkim göremiyorum.”

-Ağar konuşmayarak mahkemenin  ceza vermesini  göze mi alacak sorusuna?

“Gereken her türlü garantiyi almıştır.

Hatırlarsanız Ağar  Orgeneral Çevik Bir’le iki defa görüştü.

Bakın üç yıl önce DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak  yaka paça meclisten götürüldüler Ama Ağar ve Bucak’a bu uygulanmadı.

Susurluk derin devlettir,meclis eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un dediği gibi “devletin ta kendisidir.”

-Tuğgeneral Veli Küçük olayı konusunda sorulan soruya?

Biz Genelkurmay Başkanlığına  Veli Küçük’le ilgili DGM Başsavcılığının ihbarının neticesini sorduk.

Gerekli araştırma yapıyoruz dediler.

Sonradan basından öğrendik ki Genelkurmay suç unsuruna rastlamadıkları açıklaması yapmışlar bize dönmediler bile.”

-Sizce devletin içinde Susurluk skandalına bulaşmayan bir güvenlik kuruluşu var mı?

Maalesef yok.”

-JİTEM diye bir örgüt sorusuna?

“Varlığını bütün dokümanlarda görüyoruz.

 Jandarma Komutanı Teoman Koman komisyona bir yazı gönderdi.

Yazıda ”aslında JİTEM diye bir kuruluş yok ama halk arasında Jandarma İstihbarat Teşkilatı ‘JİTEM’ tabir ediliyor.Jitem çok iyi işlerde yapmıştır ama yanlış işlerde yapmıştır” diyor. Zaten bizde yanlış işleri araştırıyoruz.

Biz Teoman Koman’ı hangi yanlış işler yapıldı diye  davet ettik ama  komisyona gelmedi.”

-Susurluk olayında adı geçen bazı katil sanıklarına ve aranan insanlara yeşil pasaport verilmesini kim emretti sorusuna?

“Bu işlerin nasıl çözüleceğine karar veren makam kimse o emretmiştir.İş bunu uygulayacak olanların inisiyatifine bırakılmış. Bu işle hukuk içerinde olması gerekir ama öyle olmamış. Bu iş Mehmet Ağar’ın tek başına yaptığı bir iş değil ve Ağar uygulayıcı.”

Komisyon üyesi Eyüp Aşık’ta ”Devlete dayanmayan, devletteki görevlilerden destek almayan çete ve mafyanın bir gün bile ayakta durması mümkün değil. Bu düzeni Mehmet Ağar kurmadı bu düzeni hazır buldu” diyor.

Bir başka Komisyon üyesi Yaşar Topçu: ”Susurluk olayı hukuka bağlı olmayan insanların bir araya gelip devlete sahip olabilecekleri sonucunu ortaya çıkardı. Parlamento olarak eğer hukuku ihlal eden bir hareketin üzerine gitmiyorsanız, o zaman kimse sizin koyduğunuz hukuku tanımaz. Bugün Türkiye’de insanlar hukuk devletinin güvencesi altında değildir.”

-Abdullah Çatlı’yı kim koruyordu sorusuna?

Devlet korudu.Çatlı,Bahçelievlerde 7 TİP’li öğrencinin öldürülmesinden idamla yargılanan ve İnterpol’de kırmızı bültenle aranan bir ama 1977’den beri ortada dolaşıyor.1980 ihtilalinden 18 gün sonra Kenan Evren döneminde görevlendirilmiş. Sonra da ANAP’tan başlayarak diğer iktidarların döneminde de sırasıyla devam etmiş. Kabak Mehmet Ağar’ın başına patladı.”

-Peki Susurluk skandalında emniyet genel müdürü ve İçişleri Bakanı olarak AĞAR’ın rolü,aranan katillere verilen resmi belgelerin altında imzasının bulunmasını nasıl açıklıyorsunuz, sorusuna?

Başka türlü zaten mümkün değil. Yeşil Pasaportu,silah bulundurma ruhsatını kim verecek? En üstteki insan verecek. Bakın Çatlı’nın 1992’den ölümüne kadar hangi kapıdan girdiği  hangi pasaportla çıktığı, nereye gittiği devlet tarafından biliniyor.Sadece bizde Çatlı’nın  9 tane pasaportu var.  Ağar,olayın her safhasından eskiden beri haberi var.Çünkü Ağar’de yeni bir insan değil. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden İçişleri Bakanlığına kadar uzanan bir geçmişi var.”

-MİT Susurluk olayının neresinde?

“MİT’te biliyor çünkü MİT’te halen görev yapan kişiler, biz Çatlı’yı kullandık ama bir müddet sonra bıraktık dediler.”

-Susurluk skandalından sizce dönemin Başbakanı Tansu Çiller haberdar mıydı peki,bir Başbakanın haberi olmadan  böyle bir örgüt kurulabilir mi?

 “Bu işin evveliyatı da vardır,Kenan Evren’den itibaren devleti yöneten herkesin bu işten haberi olduğu kanaatindeyim. Ama kimse ortaya çıkıp bu işe sahip çıkmıyor.”

-Türkiye’de tonlarca uyuşturucu kaçırıldığı, sizce devletin güvenlik birimleri bu uyuşturucu kaçakçılığına bulaştı mı sorusuna?

“Tabi var.

Bunun en somut örneği de Diyarbakır DGM Başsavcılığı’nın 8 Mayıs 1997 Tarihli iddianamesi. Uyuşturucu işine bulaşanların çoğu asker hatta Askeri Helikopterlerle EROİN kaçırdıkları iddiaları var.

Ama bu davadan yargılanan sanıklar mahkemenin tahliye kararından evvel cezaevinden tahliye edildiler.”

-Hangi ayaklar bunlar sorusuna?

“Askeri ayağı da var bu işin kimse onun üzerine gidemiyor.

Veli Küçük olayı ortada.Emekli Jandarma komutanı Teoman Koman  da komisyona gelmedi ve hiç kimse de bir şey diyemedi.

Üstelik hem Koman hem de Genelkurmay Başkanlığı komisyona çok ağır yazılar gönderdiler. Komisyon raporunu TBMM Başkanlığı bastı ve bu yazılara raporun ekinde bile aldırılmadı. KOMAN:”Bu iş Meclisle Silahlı Kuvvetler arasında bir güç gösterisine dönüşmüştür“ dedi.”

-Uyuşturucu kaçakçılığı devlet politikası mı?

“Herhalde Devlet işi daha sıkı tutsa Türkiye’de 50 Milyar dolarlık uyuşturucu pazarı oluşmaz,çeteler de olmazdı. Uyuşturucunun   nerelerde imal edildiği,bu işin Yüksekova,Başkale ve şimdi Marmara’da toplandığını herkes biliyor, Emniyet te biliyor.

Çeteler kılcal damar gibi devletin her noktasına girmiş.Çok büyük bir organizasyon bu. Her kesimden,bürokrasiden,emniyetten,askerden,siyasetçiden,devletin bütün birimlerinden desteğini bulmuş.”

-Neden Susurluk soruşturması bir türlü ilerlemiyor,kim engelliyor?

Gladio,kontgerilla, ne derseniz deyin o var. Devletin kendisi var işin içinde. Devlet görev vermiş.Şimdi bu iş soruşturulur da her şey ortaya çıkarsa,devletin bütün ayıbı;çetenin içinde ne varsa,kumar,uyuşturucu,faili meçhuller,cinayetler,ihale mafyası ve her şey ortaya çıkacak.”

-Susurluk komisyonunun genç raportörünün talihsiz bir kazada ölmesi ve üzerinden yüzlerce milyarlık çek ve senetin  çıkması,bu kadar genç bir yargıcın bu kadar paraya sahip olmasına, ne diyorsunuz?

“Kuşkuyla karşılıyorum. Rahmetli çok kabiliyetli bilgisayar gibi bir arkadaştı. Fakat komisyon raporu yazma aşamasına gelince bırakıp gitti. O zaman kendisinden kuşkulandım tabii.Bizden ayrıldıktan sonra Güney Afrika’ya ve İspanya’ya gitmiş. Buralara yargıç kendi imkanlarıyla gidemez.”

-Susurluk aydınlatılabilecek mi?

“Bugünkü atmosfer içinde aydınlatılamaz. Âmâ kapanmaz da. Sususrluk günün birinde mutlaka ortaya çıkacak.”

-Susurluk olayı ile ortaya çıkan karanlık çetelerden oluşan güçler Meclisten daha mı güçlü?

“Güçlü ki, daha hiçbir delik -gedik açılmadı, hesap verilmedi. Mesela adam komisyona ifade vermeye gelmiyor,kimse de niye gelmiyor.Kimse kendini meclisin üzerinde görmemeli diye beyanda bulunmadı.”

-Hiçbir siyasi partiden destek aldınız mı sorusu karşında?

“Kendi liderim dahil olmak üzere destek  almadım. Komisyonda görev alan bazı arkadaşlardan da yardım almadım. Oysa bu iş siyasilerin görevi. Yoksa mahkeme ve basın ne yapsın?”

Faili meçhul cinayetler ve Susurluk komisyon raporları aslında karanlığa ışık tutuyor

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar