Mehmet TIRAŞ
14 Ağustos’ta AKP’e 23 yıllık yaşını ve 22 yıllık iktidarını kutladı.
Herhalde 23 yıllık siyasi ömrünün 22 yılını iktidar olarak sürdüren başka bir parti var mı, bilmiyorum.
Erdoğan parti tarihini ve iktidar sürecini ballandıra ballandıra anlattı.
Partililer de her zaman olduğu gibi ayakta alkışladı.
AKP iktidara talip olurken en çok yakındıklarının başında “sivil ve silahlı bürokrasi” geliyordu.
Yargı ve silahlı bürokrasiden yaka silkiyordu.
Bürokrasiden öyle yakınıyordu ki:
Bir ülkede milli iradenin tanınmadığı, atanmışların seçilmişleri yönettiği, yargının talimatla karar verdiği ülkede “ne Demokrasi ne de Hukuk” olur diyordu.
Bizim iktidarımızda atanmışlar değil seçilmişler ülkeyi yönetecek. Milli iradenin dışında hiçbir gücü tanımayacağız. Valiler seçimle gelecek secimle gidecekler.Merkezi yönetimden Adem-i merkeziyetçiliğe geçeceğiz.Türkiye artık Ankara’dan yönetilemiyor .Belediye başkanı il dışına çıkarken Validen izin almayacak. Bu vaatlerinin hiçbirini iktidarında yerine getiremezken, bürokrasiyi daha da güçlendirmekle kalmadı, hatta kutsar oldu.
Aradan 22 yıl geçti, gene bürokrasiden yakınmak neyin nesi?
Var olan bürokrasiyi kendisi yaratmadı mı?
Bürokrasi obezleşti…
Şöyle somutlaştırayım:
Nüfusu bizle aynı olan dünyanın üçüncü ekonomisine sahip Almanya’nın resmi araç sayısı 11 bin.
Türkiye’de kaç?
Türkiye’de bu sayı 125 bin…
Bürokrasiyi obezliştirirken siyasal koruması da arttı…
AKP iktidara gelmeden önce Generaller, Hâkim ve Savcıların maaşları gizleniyordu.
Erdoğan buna “Valileri” de ekledi.
Konuya devam edelim:
Erdoğan Bürokrasiden yakınıyor ama partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra, son iki hükümetine Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar ve Yaşar Güler’i Milli Savunma bakanı olarak atadı.
Siyaset yerine bürokrasiyi seçti.
Geçmişte Savunma bakanlığına göstermelikte olsa sivil kişiler atanırdı.
Şimdi hep asker kişiler.
Artık Erdoğan bürokrasi de liyakat değil sadakat arıyor.
AKP, AB müzakerelerinden uzaklaştıktan sonra içe dönük radikal kararlar aldı.
Kendi zenginini,kendi medyasını yaratıp, yargıyı da muhaliflerine karşı sopa olarak kullanmaya başladı.
Kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine geçti.
KHK’larla ülkeyi yönetir oldu.
“Devletin bekası, milli ve dini değerler” diye topluma formata atmaya kalktı.
Bizim neslimizi bozdular “Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” demeye başladılar.
Beğenmediği haberlere erişim engeli,beğenmedikleri mahkeme kararlarını da uygulatmadılar.
AİHM ve AYM kararlarını yok saydılar.
İktidarlarında güya üstünlerin değil hukukun üstünlüğü olacaktı.
AİHM kararları Türkiye’de ki yasaların üzerinde diye söz veriyorlardı.
Şimdilerde ise yürürlükte olan anayasayı tanımaz oldular.
Kamuda çalışan kadınlar için “kıyafetlerini edep ve adaba uygun giyinmeliler” diye bildiri yayınlıyorlar.
İnsanların yaşam tarzına müdahale etmeyi kendilerinde hak görür oldular.
Kadınların güvencesi olan İstanbul sözleşmesinden çıktılar.
Temmuz ayında 28, ilk 7 ayda 249 ve son 10 yılda 5.400 kadın erkekler tarafından katledilmesi karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.
Toplumun bugünden yarına ertelenemez ivedi gündemi “refah ve özgürlükleri” yok sayıyorlar.
“Yasaklar,algı,yalan ve baskılar vaaz geçilmez” yöntemleri olduğunu son ınstıgramı kapatmasında gördük.
Sokak röportajı yapan İzmir’de genç kadın Dilrubay Y. ınstıgramın kapatılmasına karşı çıktığı için, tutuklanırken.
AKP’nin Parti programında hala “bir kişi özgür değilse o toplum özgür değil” yazıyordu.
İktidarın 22.Yılında halkın en şikâyetçi olduğu konu ise çöken ekonomi.
Asrın Reisi Ekonomide son virajı döndük ve düzlüğe çıktık diye açıklarken…
Haziran ayında elektriğe yüzde 38,Temmuz ayında da Doğal Gaza yüzde 38 zam yapıyor.
TÜİK Temmuz ayında enflasyonun tekrar yükselişe geçtiğini, işsizlik ise son yılların en yüksek rakamına dayandığını ve yüzde 10’a çıktığını açıklayarak, Reisi açıkta bırakıyordu.
Hukuktan uzaklaşınca ne istikrar ne de güven kalıyor.
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmalarının satır aralarında; ittifak yapan muhalefet partilerini Milli irade hırsızı olarak suçladı.
Birkaç gün sonra seçildikleri partilerinden istifa edip partisine katılan 2 milletvekiline ve siyasi şantaj yaparak 15 Belediye başkanlarını partilerinden istifa ettirip partisinin rozetini takarken…
Ardından partisinin büyümeye, topluma güven vermeye ve yoluna emin adımlarla devam ettiğini açıklıyordu.
Artık Erdoğan 22 yıllık iktidarında inandırıcılığını kaybetmiş durumda.
31 Mart yerel seçimler bunu gösterdi, partisi ilk defa yenilerek ikinci parti durumuna düştü ve muhalefet yolculuğuna hazırlanıyor.
Ama…
Erdoğan kendisinin de inanmadığı siyasetin tek kişilik “parodisini” oynamaya devam ediyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025