Mehmet TIRAŞ

AKP’DEN ENSTANTANELER…
18.08.2024
194

14 Ağustos’ta AKP’e 23 yıllık yaşını ve 22 yıllık iktidarını kutladı.

Herhalde 23 yıllık siyasi ömrünün 22 yılını iktidar olarak sürdüren başka bir parti var mı, bilmiyorum.

Erdoğan parti tarihini ve iktidar sürecini ballandıra ballandıra anlattı.

Partililer de her zaman olduğu gibi ayakta alkışladı.

AKP iktidara talip olurken en çok yakındıklarının başında “sivil ve silahlı  bürokrasi” geliyordu.

Yargı ve silahlı bürokrasiden yaka silkiyordu.

Bürokrasiden öyle yakınıyordu ki:

Bir ülkede milli iradenin tanınmadığı, atanmışların seçilmişleri yönettiği, yargının talimatla karar verdiği ülkede “ne Demokrasi ne de Hukuk olur diyordu.

Bizim iktidarımızda atanmışlar değil seçilmişler ülkeyi yönetecek. Milli iradenin dışında hiçbir gücü tanımayacağız. Valiler seçimle gelecek secimle gidecekler.Merkezi yönetimden Adem-i merkeziyetçiliğe geçeceğiz.Türkiye artık  Ankara’dan yönetilemiyor .Belediye başkanı il dışına çıkarken Validen izin almayacak. Bu vaatlerinin hiçbirini  iktidarında  yerine getiremezken, bürokrasiyi daha da güçlendirmekle kalmadı, hatta kutsar oldu.

Aradan 22 yıl geçti, gene bürokrasiden yakınmak neyin nesi?

Var olan bürokrasiyi kendisi yaratmadı mı?

Bürokrasi obezleşti…

Şöyle somutlaştırayım:

Nüfusu bizle aynı olan dünyanın üçüncü ekonomisine sahip Almanya’nın  resmi araç sayısı 11 bin.

Türkiye’de kaç?

Türkiye’de bu sayı 125 bin…

Bürokrasiyi  obezliştirirken  siyasal koruması da arttı…

AKP iktidara gelmeden önce Generaller, Hâkim ve Savcıların maaşları gizleniyordu.

Erdoğan buna “Valileri” de ekledi.

Konuya devam edelim:

Erdoğan Bürokrasiden yakınıyor  ama partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra, son iki hükümetine  Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar ve Yaşar Güler’i    Milli Savunma bakanı olarak atadı.

Siyaset yerine bürokrasiyi seçti.

 Geçmişte Savunma bakanlığına göstermelikte olsa sivil kişiler atanırdı.

Şimdi hep asker kişiler.

Artık Erdoğan bürokrasi de liyakat değil sadakat arıyor.

AKP, AB müzakerelerinden uzaklaştıktan sonra içe dönük radikal kararlar aldı.

Kendi zenginini,kendi medyasını yaratıp,  yargıyı da muhaliflerine karşı sopa olarak kullanmaya başladı.

Kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine geçti.

KHK’larla ülkeyi yönetir oldu.

“Devletin bekası, milli ve dini değerler” diye topluma formata atmaya kalktı.

 Bizim neslimizi bozdular “Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” demeye başladılar.

Beğenmediği haberlere erişim engeli,beğenmedikleri mahkeme kararlarını  da uygulatmadılar.

AİHM ve AYM kararlarını yok saydılar.

İktidarlarında güya üstünlerin değil hukukun üstünlüğü olacaktı.

AİHM kararları Türkiye’de ki yasaların üzerinde diye söz veriyorlardı.

Şimdilerde ise yürürlükte olan anayasayı tanımaz oldular.

Kamuda çalışan kadınlar için “kıyafetlerini edep ve adaba uygun giyinmeliler”  diye bildiri yayınlıyorlar.

İnsanların yaşam tarzına müdahale etmeyi kendilerinde hak görür oldular.

Kadınların güvencesi olan İstanbul sözleşmesinden çıktılar.

Temmuz ayında 28, ilk  7 ayda  249 ve son 10 yılda 5.400 kadın erkekler tarafından katledilmesi karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.

Toplumun bugünden yarına ertelenemez ivedi  gündemi “refah ve özgürlükleri” yok sayıyorlar.

Yasaklar,algı,yalan ve baskılar vaaz geçilmez”  yöntemleri olduğunu son ınstıgramı kapatmasında gördük.

Sokak röportajı yapan İzmir’de genç kadın Dilrubay Y. ınstıgramın kapatılmasına karşı çıktığı için, tutuklanırken.

AKP’nin Parti programında hala  bir kişi özgür değilse o toplum özgür değil” yazıyordu.

İktidarın 22.Yılında halkın en şikâyetçi olduğu konu ise çöken ekonomi.

Asrın Reisi Ekonomide son virajı döndük ve düzlüğe çıktık diye açıklarken…

Haziran ayında elektriğe yüzde 38,Temmuz ayında da Doğal Gaza  yüzde 38 zam yapıyor.

TÜİK Temmuz ayında enflasyonun tekrar yükselişe geçtiğini, işsizlik ise son yılların en yüksek rakamına dayandığını ve yüzde 10’a çıktığını açıklayarak, Reisi açıkta bırakıyordu.

Hukuktan uzaklaşınca ne  istikrar ne de güven kalıyor.

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmalarının satır aralarında; ittifak yapan muhalefet partilerini Milli irade hırsızı olarak suçladı.  

Birkaç gün sonra seçildikleri  partilerinden istifa edip partisine katılan 2 milletvekiline ve siyasi şantaj yaparak 15 Belediye başkanlarını partilerinden istifa ettirip  partisinin  rozetini takarken…

Ardından partisinin büyümeye, topluma güven vermeye ve yoluna emin adımlarla devam ettiğini açıklıyordu.

Artık Erdoğan 22 yıllık iktidarında  inandırıcılığını kaybetmiş durumda.

31 Mart yerel seçimler bunu gösterdi, partisi ilk defa yenilerek ikinci parti durumuna düştü ve muhalefet yolculuğuna hazırlanıyor.

Ama…

Erdoğan kendisinin de inanmadığı siyasetin tek kişilik  “parodisini” oynamaya devam ediyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar