Mehmet TIRAŞ

“TÜNEL BAKIŞLI” DAVALAR…
17.02.2025
168

1930’larda  Sovyetler Birliği’nde Josef Stalin dönemi…

Stalin’in muhaliflerini yok etmek için yargıyı mitralyöz (çok namlulu silah) gibi kullanmaya başlamıştır…

Bu davalara “Tünel Bakışlı” davalar denir.

Neden “Tünel Bakışlı” davalar denir?

Çünkü, ”Trenin kimin üzerinden geçeceği önceden bellidir…

Sovyetler ’de ‘Tünel Bakışlı’ davalar da tren ne kadar makas değiştirip  farklı istasyonlara uğrasa da; er-geç  sonunda tren Stalin’in muhalifi olan, Lev Troçki ve taraftarlarının üzerinden geçer.

Daha sonra ”Tünel Bakışlı”  davalara Almanya’da faşist Hitler döneminde rastlanır…

Ve artık hep diktatörler “Yargıyı muhaliflerine karşı sopa olarak” kullanmaya başlar.

Diktatörler her yerde ve her dönem de muhaliflerini sandıkta yenemeyince toplumda bir korku oluşturup, muhaliflerine üç öneride bulunuyorlar:

1-Ya bana biat edeceksiniz,

2-Ya cezaevlerini seçeceksiniz,

3-Ya da ülkeyi terk edeceksiniz.

Bugün bizde siyasal iktidar yargıyı muhaliflerine karşı siyasi bir güç olarak kullanmıyor mu?

Stalin döneminde uygulanan “Tünel Bakışlı” davalar anımsatıyor ister istemez.

10 Şubat 2025 Tarihinde T24’den gazeteci Cansu Çamlıbel’e konuşan ceza hukuku profesörü Adem Sözüer; ”Son yıllarda siyasal iktidar Türkiye’de Ceza Kanunu siyaseti dizayn  etmek için kullanıyor” diyordu.

Mutlaka okunup paylaşılması gereken bir söyleşi…

Eşit vatandaşlık Hukukunu Tanımayan baskıcı iktidarlar muhalefeti yargı yolu ile kuşatıyorlar.

Bir ülkede “Hukuk” toplumsal ortak payda olarak kabul edilmediği sürece…

O ülkede devlet Nötr olmadığı gibi “mahkemeler de adalet dağıtmıyor tutuklama yapıyor.”

Şuan bizde uygulandığı gibi.

Mevcut siyasal iktidar Sandıkta yenemediği muhaliflerini ya terörle iltisaklı diye kayyımlar atıyor;

Ya da on yıl geriye giderek Gezi direnişinden suç üreterek, siyasi yasaklı haline getirmenin yollarını arıyor.

Baskıcı rejimler hep aynı…

Muhalefeti rejim karşıtı gören diktatörler baskılarına hız kesmeden devam ediyorlar.

Öyle ki Çin,Rusya,İran,Azerbeycan’dan sonra, bu kervana AB müzakerelerinden uzaklaşan Türkiye’de  katıldı.

Baskıcı ülkelerde tutuklu ve hükümlü mahkûm sayısı, dünyada hukuk ve basın özgürlüğü endeksindeki yerlerini kendi rejimlerinin niteliğini fazlası ile ele veriyor.

-Çin’de cezaevi sayısı 683,tutuklu ve hükümlü sayısı ise 2 milyon 200 bin kişi iken. Çin Hukuk devleti endeksinde 173 ülke arasında 95’ci,Basın özgürlüğünde ise 180 ülke arasındaki yeri ise 172’ci. Yolsuzluk endeksinde Çin 180 ülke arasında 80’ci.

-Rusya’da 478 bin 714 tutuklu ve hükümlü mahkûm var. Rusya Hukuk devleti  endeksinde 173 ülke arasında 113’cü sırada,Basın özgürlüğünde ise 180 ülke arasında 164’cü sırada yer alıyor.Rusya yolsuzluk endeksinde 180 ülke arasında 137’ci.

-Türkiye’ de cezaevi sayısı 403, tutuklu ve hükümlü mahkûm sayısı ise 350 bin kişi iken…

Türkiye 2016 yılında İstanbul Silivri’ye Avrupa’nın en büyük 40 bin kişilik Marmara cezaevini yaptı. Türkiye hukuk endeksinde 173 ülke arasında 147ci,basın özgürlüğünde ise 180 ülke arasında 155’ci sırada. Türkiye yolsuzluk endeksinde 180 ülke arasında 107’ci sırada yer alıyor.

Hukuk ve basın özgürlüğü toplumların karnesi gibidir.

Şahsım devletin sahibi, toplumun  gerçek gündemini unutturmak istiyor.

Yargı yolu ile muhalefeti kuşatmanın bir nedeni de siyasal iktidarın kendi gündemini yaratıp; derin yoksulluk realitesini taca atarken…

“Açlık üzerine açıklamalar abartılıyor, algı operasyonu yapıyorlar” diyordu ama…

Ramazan ayı yaklaşırken Diyanet İşler Başkanı(DİB) Ali Erbaş’ın; ” Fitre ve zekâtlarınızı Asgari ücretle çalışanlar ile emeklilere verebilirsiniz” açıklaması tüm muhalefetin çığlığından daha keskin ve delici oldu.

Sonunda Erdoğan’ın  en güvendiği ve yakınında olan DİB başkanı Ali Erbaş bile, toplumun açlık ve yoksulluğunu ifşa etmek zorunda kaldı.

 “Tünel bakışlı davalar” hukuku bertaraf ederken açlık ve  yoksulluğu daha da derinleştiriyor.  

Ve bu nedenle siyasallaşmış yargı baskıya devam ediyor.

Ancak bunlar artık taşınmaz ve çekilmez hale geldi.

Son olarak 13 Şubat 2025 Tarihinde TÜSİAD Başkanı Orhan Turna ve YİK Başkanı Ömer Aras’ın siyasal iktidarı eleştiren, ülkedeki hukuksuzluğa dikkat çeken ve  Yargı bağımsız değil” konuşması üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Turna ve Aras hakkında  Adil yargılamayı etkilemekten” soruşturma başlattı.

Ülke “Tünel Bakışlı Davalar”la bilinmez bir karanlığa doğru hızla  gidiyor.

Hayır olsun.

Not:Sahi Bolu Kartalkaya otel yangının da 21 ocak 2025 tarihinde  78 kişi yanarak ölmüştü,İçişleri Bakanı da 10 günde failleri ortaya çıkacak demişti, ne oldu? M.T.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar