Mehmet TIRAŞ

Bu ülkede gazetecinin objektif olanını ölümü kanıtlıyor
23.01.2013
3005

 Ölüm ne kadar pozitif bir kavram doğal olmayanı kabullenmediği gibi, ek ve ilave etmenizi de kabullenmiyor. Ve olumsuz, doğal olmayanları tüm çıplaklıyla ortaya koyuyor ölüm.

19 Ocak 2013 tarihinde ani bir kalp kriziyle aramızdan ayrılan duayen gazeteci ve televizyoncu yazar demokrat insan Mehmet Ali Birand aramızdan ayrıldı. Gazeteciliği ve haberleri sevdirdiği kadar ölümü de insanlara sevdirdi; çünkü cenazesine katılan bazı riyakârları da ortaya çıkardı.

Ben, Birand’ın ölümü üzerine övgü dolu sözlerle devam etmeyeceğim ne kadar övgü ve onura eden sözler söylense de Birand, bunları fazlasıyla hak eden bir kişilikti, her şeyden önce iyi bir insandı.

Birand’ın Şişli Teşvikiye camisinin avlusunda cenazeye katılanlara gözüm takılıyor evden televizyonun başında seyrederken, bir de ne göreyim, gözlerime inanamadım ama tekrar kameraya takılınca gözlerine far tutulmuş tavşan gibi oldum..Üzerinde krem renkli pardösülü,her zaman fötr şapkası ile böyle yerlerde bulunan  eksik aksesuarlı, kravatlı kır saçlı şimdi milletvekili,28 şubatta Birand’ı ve bazı gazeteci meslektaşlarını ,kanat  önderlerini ve siyasileri andıçlayan; “Bu Alçakları Tanıyalım” diye yazı yazan,işinden kovduran,andıçladıkları  Akın Birdal’ı kurşunlatan ve ölümden  döndüren, sakat bırakan, Birand’ı da terör örgütünün yandaşı tanıtan, medyanın amiral gemisinin baş yazarını görmeyeyim mi,kanım donuyor,ardından da,”Türkiye Türklerindir” değişmez sloganlı gazetenin o dönemdeki gemisinin kaptanı kameraların karşısına çıkmasın mı;gözünde güneş gözlüğü peşinden  Birand için methiyeler düzünce,insanlığımdan utandım pes vallahi dedim,bu kadar da olmaz..

Yazmak istediklerimin önüne geçiyor öfkem.

 İşte böyle arsızlar için halk arasında güzel bir söz vardır,”Bunların yüzüne tükürsen rahmet yağıyor” derler ya, tam bunları tarif ediyor.Ne yüzle siz o cenazeye geldiniz de saf tuttunuz,helalık verdiniz,hiç mi yüzünüz kızarmadı,yüreğiniz sızlamadı vicdansızlar.Buna derler öldürdüğü adamın cenazesinde saf tuttu,timsah göz yaşları döküyor,diye..

İnsan bu arsızları ve yüzsüzleri tanıdıktan sonra şöyle bir teselliye varıyorum  kendimce; Tanrı bunları yaratmasaydı, iyi ve değerli dürüst insanların kıymeti bilinir miydi, diye de teselli olmuyor değilim ama kabullenmekte de çok zorlanıyorum.

Birandın cenazesinde “Alçakları da Tanımış olduk” hayat ne kadar tesadüf değil mi?

Aklıma köylünün öküzüne konuşması geldi:

“Köylü öküzüyle döven sürerken öküze demiş ki;sana malamanın(taneli saman) üzerine sıçma diyorum ama sen beni dinlemiyorsun, kışın bunu sana yediririm,der..Tabi adı üstünde öküz, hiç sahibini dinlemez  zaman gelir  kış olur, köylü samanın içinde öküzün kurumuş bokunu da  öküzün musruna döker,öküz samanı yer bokunu burnu ile  bir taraf iter,sahibi, öküze;  ben sana demedim mi bu bokun önüne gelecek” diye..

Gazeteciliğin ne kadar önemli, gurur verici ve zor bir meslek olduğunun örneğidir M.Ali Birand.

Birand,50 yıllık gazeteciliğinin en önemli örneği olduğu gibi, bence siyasette ikbal aramayışı ve objektifliğini koruması ve mesleğini evrensel ölçülerde yapması olsa gerek.Yanlış yapmadı mı, elbette yapmıştır,yarım asırlık bir görsel ve yazılı iş yapacaksın yanlışında olmayacak,böyle bir şey olur mu ama ben açık söyleyeyim mesleğini utandıracak bir şey yapmadığını sanıyorum, eğer yapsaydı 28 Şubat sürecinde,andıçlandığı dönemde tefte korlardı.

Kürt sorunu gibi tabu olan bir sorunun üzerine gitmiş bu sorunun güvenlik politikalarıyla çözülemeyeceğinin altını çizmiş;PKK’nın kurucu başkanı Abdullah Öcalan ile Kandil de röportaj yaparak gündeme getiren,put kıran,demokrasiden yana tavır alan ve askeri darbelere karşı çıkan, bir entelektüel, ülkesinin AB üyesi olması için çaba sarf eden,evrensel düzeyde  demokrat bir gazeteciydi aynı zamanda Birand.

Güle güle, güler yüzlü adam,mesleğinin aşığı,kaleminin hakkını veren yazar, toprağın bol olsun..Dileriz mezarının  üstündeki otlarda, renkli kravatların,kalemlerin ve saatlerin gibi çıkar.

Ölüm,alçakları da ölmeden yaşayanlara tanıtıyor hem de alçakça!..

 Not:Ha unutuyordum haberin olsun Mehmet Ali bey;seni andıçlayanlarda cenazende saf tuttular,sana helalık verdiler,göremedin ama duydun mu?Seslerin hepsini tanımak mümkün değil de hatırlatalım,dedim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar