Mehmet TIRAŞ
Yazıya attığım başlığın açılımına gireceğim..
Bana biraz müsaade edin gündemle ilgili bir fikri takip yaparak hatırlatma yapayım.
Ülke gündemi toz duman gidiyor.
Kerkük artık konuşulmuyor çünkü; Kerkük’ü Merkezi Bağdat hükümetinin çağrısı üzerine gelen İran Silahlı kuvvetlerine bağlı hareket eden Haşd-i Şabi silahlı güçleri ele geçirmiş durumda.
Türkiye Irak’ta Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan oldu misali bir siyaseti yaşıyor.
Kerkük’ü 81’ci il, ilan ettik ama Kerkük’te ne silahlı bir gücümüz var ne de diplomasi de bir ağırlığımız.
Erdoğan’ın Bağdat hükümetine önceden kalibremde değilsin, kıratıma binecek birisi değilsin derken, Barzani Kerkük’te referanduma gidince;Erdoğan Bağdat hükümetini muhatap aldı ama sonra Irak merkezi hükümeti,Ankara’ya öyle bir çalım attı ki ters köşeye yatırdı,bunu da Kerkük’e bakarak görebilirisiniz.
Kerkük ve Suriye ile ilgili Akp hükümetinde ve havuz medyasında bir cümle haber çıkmıyor.
Bir de 20 gündür gündemden düşmeyen istifası istenen Ankara,Bursa ve Balıkesir Belediye başkanlarının direnmesi gündemde yerini korurken; ben yazıya başladığım saatlerde Bursa ve Ankara belediye başkanlarının istifa haberleri,haber kanalların da son dakika haberi olarak veriliyordu.
Dış politikadaki miyopluk Ankara’yı kör kuyuya düşürmüş gibi.
İçe dönük milliyetçilik hamaseti ülkeye bir akıl tutulması yaşatıyor.
Erdoğan’ın can suyu Devlet Bahçeli Kerkük ve Musul’u da katarak Türkiye’nin il sayısını 83’e çıkarttı..
Bir başka milliyetçi partimiz Büyük Birlik Partisi(BBP) genel başkanı Mustafa Destici büyük abisinin politikasını gündemden düşüren bir açıklamayla; Türkiye’nin il sayısına Halep’i kattı o da yetmedi Kırım’ı ilave etti, daha ileri giderek Batı Trakya’yı da Türkiye sınırlarının içine aldı.
Türkiye, sınırlarımızdaki komşu şehirleri ülkeye katmak kesmemiş olacak ki;Erdoğan’ın ekonomi baş danışmanı Yiğit Bulut iddia ediyorum, ilk defa söylüyorum diye başladığı sözlerine göreceksiniz; çok yakında Azerbaycan’da referandum olacak, referandum sonucunda Azerbaycan halkı Türkiye’ye entegre olacak dedi.
Ülkenin il sayısını da şaşırdık yüz ölçümünü de..
Maşallahı var bizim milliyetçilerimizin bir kurşun atmadan, akşam yatıp sabah kalkıp ülkenin sınırlarını yeniden çizmekle kalmıyorlar, illerin sayısını da çoğaltıyorlar.
Sanki bu bahsettikleri ülkede yaşayan halklar Türk vatandaşı olmak için sıraya girmişler de sınırda bekliyorlar.
Bu iki partinin dış politika üzerine konuşmalarını dinlemenizi tavsiye ederim, tiyatroya gitmenize gerek yok.
Gelelim yazımızın konusuna ;”Erdoğan ihanet ettim diyor dinleyiciler alkışlıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan:Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki “uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirve”sinde “..
“Biz bu şehrin kıymetini bilemedik,bu Şehre hala da ihanet ediyoruz,bende bundan sorumluyum demiş.”
Bunu demişte izleyiciler ne yapmış?
Böyle bir konuşmayı demokratik bir ülkenin devlet başkanı yapmış olsa idi;izleyiciler protesto eder yuhalar o konuşmacıyı konuşturmazlar veya salonu terk ederlerdi.
Peki burada ne olmuş tam tersi Erdoğan’ı izleyiciler ayakta alkışlamışlar..
Buna derler okuduğunu ve dinlediğini anlamayan,akşam ne yediğini hatırlamayan,ağlanacak haline gülen toplum,diye.
Acaba sıradan bir vatandaş veya Erdoğan’a muhalif bir gazeteci böyle bir haber veya yorum yapsa idi; Erdoğan iktidarında başta İstanbul olmak üzere bu ülkeye ihanet etmiştir, diye sosyal medya hesabından böyle bir şey yazıp paylaşsaydı, o kişilerin başına ne gelirdi düşünebiliyor musunuz?
Dönelim İstanbul’un nasıl inşaatla beton tarlasına dönmesi,çarpık yapılaşmasına ve tarihi yarım adanın nasıl yok olmasına..
İstanbul’un tarihinin ve güzelliğinin yok olması üzerine Yunanlı bir turistin gözlemini okumuştu yıllar önce bir gazetede.
Yunanlı Turist:”İstanbul çok güzel bir kadın ama hasta, Türkler bu kadını tedavi ettirecekleri yerde sürekli kuaföre götürüyorlar” diye İstanbul’un bugünkü halinin fotoğrafını çekiyordu.
İstanbul’u kesintisiz 1994 yılından bu tarafa yöneten Erdoğan’ın kent anlayışının ve siyasetinin sonucudur.
İstanbul bu duruma getiren göç dalgası ve gecekondu rantı.
-Bir kere her yıl İstanbul bir Eskişehir nüfusu kadar yani 844 bin kişi göç alıyor.
-1950 yılında İstanbul’un nüfusu 1 milyondu.
-İstanbul’un yatılı nüfusu 15 milyonu bulmuş durumda ve bu rakamda duracak gibi de gözükmüyor.
Birde Kanal İstanbul Projesi devreye girerse, İstanbul’un nüfusunun kaç milyon olacağını kestirmek mümkün değil.
Göç dalgasını Erdoğan sürekli teşvik ediyor,nasıl mı;her gitti taşra illerinde sürekli İstanbul’un cazibesini anlatıyor köprü,tünel,marmaray,metro ve boğazın manzarasından bahsederek.
Kentlere gelen göç dalgası Akp’ye oy olarak döndüğünün Erdoğan çok iyi farkında..
Bu göç dalgası yoksullardan oluşuyor ve Akp hükümetinin makarna,odun-kömür yardımları oya dönüşmesinin birer argümanı olarak kullanılıyor.
Erdoğan’ın bir gün olsun göç durdurulmalı diye bir açıklamasını duydunuz mu?
Duymadınız,duymayacaksınız da!..
Kentlerin böylesi çarpık,yapılaşması,tarihi dokusunun yok olmasına ve görüntü kirliliğine dönüşmesine, trafik işkencesine,kent kültüründe buna Megalopolis yani:”Fakir ülke hastalığı deniliyor.”
“Megalopolis hastalığı sınırsız kapitalizmle nüfus artışının karıştığı,çaresi olmayan bir fakir ülke hastalığıdır.Ülke ekonomisinde yarattığı dengesizlik yanında,toplumun en zengin katlarıyla en fakir katlarını yan yana getirdiği için toplumsal ayrışmanın da mekanıdır.
Bu,fakir sınıfları iki türlü biçimlendiriyor:kentsel çevre,ulaşamadıkları zenginliğin görüntüsüdür.Öte yandan yaşadıkları çağın olanaklarını,yüzeysel olsa da onlara gösteriyor.Bu öğrenme,tüketime eğilimini artırıyor ve kapitalizmin işine geliyor.Fakat sınıfsal ayrışımını altını çizerek zengin sınıfları bu bu çelişkileri saklamak için bir sürü yalan icat etmeye zorluyor. Bu durum onların statülerini korumalarına belki yardım ediyor, ama toplumun ahlak dokusunu da bozuyor.”(Yazımın Megalopolis bölümünü Bilim ve teknoloji dergisinin yazarı Doğan Kuban’dan aldım)
Erdoğan İstanbul’a ihanet ettiğinin söylüyor.
Gezi olaylarının ortaya çıkışının nedeni İstanbul’un talan edilmesi ve tarihi dokusuna bozulmasına ve çevrenin betonlaşmasına karşı, bir direniş olduğunu Erdoğan kabul etmedi.
Gezi olayları aynı zamanda bir kent direnişiydi.
Erdoğan Gezi olaylarını nasıl okudu;bu bana karşı bir darbe provası,faiz lobilerin eylemi ,dış güçlerin yönlendirmesi diye yorum yapmakla kalmadı, on binlerce duyarlı insanı vandallıkla suçladı.
Erdoğan’ın Gezi eylemlerine destek veren her kesime atmadığı iftira ve etmediği hakaret kalmadı.
Kabataş iskelesinde başörtülü bacımın üzerine idrarını yaptılar, maabetimizde Camiyi kastederek içki içtiler gibi, iftiralar atarak,algı operasyonu yaparak asparagas haberler yaptı havuz medyasının sözde gazeteci geçinen tetikçi esnaf takımı.Bu yalan haberleri Erdoğan her ortamda dillendirdi hem de televizyon kanallarında canlı yayınlarda,elimizde görüntüler var diye.
Bu iftiralar tamamen Gezi olaylarını itibarsızlaştırmaya yönelik olduğu; zaman içinde sonradan Kabataş iskelesinde başörtülü bacımın üzerine idrarını yaptılar haberinin yalan olduğu da ortaya çıktı.
Muhalefeti rejim karşıtı görür, demokrasi ve hukuktan uzaklaşır;OHAL ile ülkeyi yönetmeye devam ederseniz; yönettiğiniz ülkeye de İstanbul gibi bir doğa harikası şehre de daha çok ihanet ettiğinizin itirafını yaparsınız.
İktidar hırsı ve para insana rüyasında görse inanmayacağı ihanetleri yaptırır.
Yazıya Lenin ünlü bir sözü ile noktayı koyalım;”Kapitalistler kendini asacak olan ipi bile satarlar” der.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025