Mehmet YILDIZ
Gezi Parkı’ndan başlayarak tüm ülkeye yayılan protesto gösterilerini objektif bir biçimde anlamaya çalışalım:
· Modern toplumun bireyinin siyasal hareketlerini ne zaman öfkeli sokak gösterilerine dönüştüreceği önceden bilinmiyor. Protesto hareketlerini doğuran her zaman sınıf, etnik köken, siyasi eğilim gibi az çok kalıcılığı olan bağımsız faktörler değildir. Siyasi protestoları,örneğin,bütünüyle sınıf faktörüyle veya çok önceden oluşan istikrarlı-kalıcı siyasi eğilimlerle açıklayanlar yanılıyorlar. Protestocunun birey olarak sosyal dünyayı anlamak, yorumlamak, müdahale etmek üzere geliştirdiği konseptleriçok önemlidir. Eyleme gitme kararında bu kavramların payı büyüktür. Eyleme katılmak üzere evden çıkan insan bu karardan vazgeçebilir ve eve dönebilirdi. Gezi Parkı’ndan da dönebilirdi. Eylemi sürdürmek için yeni kararlar aldı. Gezi Parkı’ndaki göstericinin Gezi Parkı gösterilerine katılmak üzere evinden çıkarken kafasının içinde geliştirmiş olduğu en önemli kavramlar şunlardır: “AKP iktidarının arkasında büyük, boğucu, cahil, İslamcı, mezhepçi bir kitle desteği var. AKP seçmeni kitlesel desteği veriyor ve sahneden çekiliyor. Hükümeti denetlemek, demokratik bir kontrol mekanizması oluşturmak, şeffaflık istemek, hukuk devleti prensiplerine riayet edilmesini talep etmek gibi bir derdi, bir alışkanlığı yoktur. Mezhepçi Erdoğan bu desteği tam bir serbestlik içinde kullanıyor. Topluma ahlaki üstünlük taslıyor. Bir başbakan olarak solcuları, alkol kullanan insanları, laiklik yanlılarını, Alevileri, kendisi gibi düşünmeyenleri ve yaşamayanları alenenaşağılıyor. İnsanların yemesine, içmesine, inançlarına bile müdahale ediyor. Seçmen çoğunluğunun verdiği desteğin kendisine bu hakları verdiğini düşünüyor. Memleket mezhepçi Erdoğan’ın babasının çiftliği değildir. Erdoğan benim başbakanım değildir. Erdoğan başbakan değildir. Erdoğan istifa etmelidir. AKP iktidarı son bulmalıdır.”
· Alkol kullanan, düzenli olarak camiye gitmeyen, karısını kızını başı açık gezdiren, kahvehaneye çok sık takılan, Ramazan’da anne ve babasının elini öpmeye gitmeyi bile ihmal eden erkeklerin yaşadığı bir mahallede imam hatipli bir baba olan Tayyip Erdoğan İslamcılığı nedeniyle kendisini bütün erkeklerden üstün görüyor. Erdemlilik, iffet sahibi olmak, temizlik, düzenli saygın bir aile yaşantısı kurmak gibi değerler bir tek onda var. Mahalle çığırından çıkmış. “Ben sizden çok ahlaklıyım, çok üstünüm. Mahallede bundan böyle benim kurallarım geçerli olacak . Seçmenin %50’si beni destekliyor. Demokrasi bu. Yoz azınlığı dikkate almama gerek yok” diyor.
· Tayyip Erdoğan kanlı Arap diktatörlerine benzemiyor. Polise sokak göstericilerini kurşunlayarak öldürmeyi yasakladı. Sokak infazlarını durdurdu. İşkence polisin mutat bir sorgulama tekniği olmaktan çıktı. “Polisi ve orduyu işkenceci katillerden temizle, suçluları yargıla!” diyenlere “Orada dur, o kadar ileri gitme!” diyor. Cümle kolluk kuvvetlerine “Koruyucu kanatlarım altındasınız, benim kolluk kuvvetlerimsiniz. Olan olmuştur” diyor. Kendini beğenmiş İslamcı mahalle kabadayısına saygısızlık eden göstericiler feci bir biçimde dövülüyorlar. Dövülenler ölebilir de. Göstericilerin gözleri çıkarılıyor, sopalarla öldürülüyorlar. İmam hatipli mahalle kabadayısı Rize’de doğmuş. Kasımpaşa’da büyümüş. Türkiyeli. Aynı kişiliklere sahip İslamcı diktatörler doğuran evrensel fundamentalist nedensellik mekanizmasının ürünü sayılmaz.
· Başbakan dindar mahalle kabadayısıdır, mutaassıp bir aile babasıdır, daha doğrusu öyle gözüküyor, mezhep savaşı veriyor. “Sizin sayınız 100 000 ise benimkilerin sayısı bir milyondur” diyor. Başbakan demokrasi, hukuk devleti, insan hakları gibi kavramları ayaklar altına alıyor. Güç gösterisini seviyor, intikam duygularıyla hareket ediyor, mezhep savaşına soyunmuş. Alevi soykırımcısı Yavuz Sultan Selim’in hayranıdır. Entelektüelizmden çok uzak bir imam hatiplidir. Vizyonu yoktur, demokrat değildir. Türkçe’den başka bir dil bilmiyor. Kitap okumuyor. Bilimden, doğadan, sanattan, müzikten, felsefeden anlamıyor.
· AKP’nin ideolojisi İslam’ın dokunulmazlığı, kutsallığı, peygamberin hükmü ile korunan bir ortaçağ ideolojisidir. 1200 yıllık ilerlemeyi, medeniyeti, bilimi reddediyorlar. Onlarla rasyonel bir tartışma yapamazsınız. Yapmakta ısrar ederseniz Turan Dursun’un akıbetini paylaşabilirsiniz.
· AKP içinde vicdanlı politikacı yoktur sadece vicdanlıymış gibi gözükmek isteyen politikacılar vardır. Abdullah Öcalan’a kölece boyun eğen Kürtlerle çok alay ettiler ancak dönüp kendi mezhepçiliklerine, utanç verici kölece bağlılıklarına bir kez olsun bakmadılar. AKP içinde şahsiyet sahibi ciddi bir politikacı yoktur. Sadece ganimetten yararlanmak istiyorlarmış gibi bir haller var.
· CHP demokratik bir parti değildir, Kemalist Kontrgerilla devletinin savunucusudur. MHP ile kardeş rakipler rolünü oynuyor.
· Demokrasiyi, hukuk devletini, insan haklarını büyük kalabalıkların istemesi şarttır. Tek çare budur. Gezi Parkı protestoları anlamsız değildir ancak küçük gruplar büyük kalabalıkların rolünü üstlenmemelidir. Kalabalığın gerçekten büyümesi lazım. Büyük kalabalıklar AKP’nin karşısında değil, arkasındadır.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2014
26.08.2014
15.08.2014
6.08.2014
15.07.2014
22.06.2014
12.06.2014
9.06.2014
7.06.2014
20.05.2014