Mehmet YILDIZ
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararının ardından, tüm Balyoz Davası sanıklarının yeniden yargılanmak üzere tahliye edilmeleri Öcalan’ın da tahliye edilebileceği spekülasyonlarını tekrar canlandırdı. Sırrı Süreyya Önder Diyarbakırlılara “Öcalan sizi bir yıl sonra bu meydanda selamlayacak” dedi.
Öcalan’ın serbest bırakılması hukuki ve siyasi olarak zordur, ancak mümkündür. HDP ve Öcalan’ın avukatları baştan beri yanlış bir strateji uyguluyorlar. Öcalan’ın serbest kalmasını istemeleri yeterli değildir. Bu çerçevede karşı tarafın kararı belirleyici olacaktır. “Game theory”sinde buna stratejik durum denir. Makul ve uygulanabilir bir yol bulmak gerekiyor. Bu yol benim önerdiğim tıbbi muayene yoludur. Öcalan bir şizofrendir. Şizofreni (schizophrenia) bir beyin hastalığıdır. Şizofreni hastalarının cezai ehliyetleri yoktur. Şizofreni hastalarına normal kriminallermiş gibi muamele etmek hukuksuzluktur. Devlet yıllardır ağır bir ruh hastasını kullanarak terör estiriyor ve ahlaksızlık yapıyor. Bu barbarlık artık son bulmalıdır.
Şizofreninin belli başlı beş semptomu şunlardır: Delusions, hallucinations, disorganized speech, disorganized behaviour, negative symptoms (absence of normal behaviours). Hastanın beynindeki fiziki anormallikler ise “ventricular enlargement and decreased cerebral (cortical and hippocampal) volume” gibi bulguları içerir (Paul J. Harrison, The neuropathology of schizophrenia- A critical review of the data and their interpretation http://brain.oxfordjournals.org). Doktorlar MRI ve CT scan aracılığıyla şizofreniyle özdeşleştirilen bu anormalliklerin beyinde olup olmadığını kolayca tespit edebilirler.
Devlet Öcalan’ın rahatsızlığını bilerek inkar ediyor. Ağır bir ruh hastasını kullanarak ülkeyi uzun yıllar kan gölüne çeviren barbar devlet Öcalan’ın hastalığının bilinmesiyle birlikte çirkin yüzünün açığa çıkacağını çok iyi biliyor. PKK’yı Öcalan’a devlet kurdurdu.
Öte yandan, PKK’nın ahlaki ve entelektüel gelişmişlik düzeyi hiçbir ruh hastalığını hastalık olarak kabul etmeye imkan vermez. PKK modern psikiyatriye ve nörolojiye tamamen yabancı ilkel bir harekettir. Hukuk devleti, demokrasi, insan hakları gibi değerleri olmadığı için liderlerin her türlü barbarlığını meşru görür. Liderler ne yaparlarsa yapsınlar yaptıkları asla anormal sayılmaz.
Şafii Kürtler de fukara bir halktır. Ruh hastalıklarını sadece delilik olarak bilirler ve delilerinden utanırlar. Bir liderin hareketlerinden, yaptıklarından, konuşmalarından dolayı deli olabileceğini hiç düşünmezler. Bunu bir hakaret sayarlar.
Liberal Türkler de Öcalan’ın bir şizofren olduğunu bilerek veya bilmeyerek hep inkar ettiler. Öcalan’daki bu rahatsızlığı fark etme fırsatı öncelikle M. Ali Birand için doğdu. M. Ali Birand kendisini ısrarla bir devlet elçisi olarak gören, kendisinin “Hayır beni buraya devlet göndermedi, ben devlet elçisi değilim” şeklindeki itirazını hiç dinlemeyen “delusions” sahibi Öcalan’daki korkunç anormallikleri görmedi. Öcalan, Birand’ın karşısında mutfak rulosundan kopardığı koca peçetelerle önce sümük dolu burnunu sildi sonra aynı sümüklü peçeteyle gözlerini sildi durdu. Seyredilmesi çok zor bir durumdu.
Daha sonraki tarihlerde Hasan Cemal Öcalan’la buluşmaya gitti. Bu buluşmayı da içeren kalın bir kitap yazdı. Hasan Cemal gece yarısı bir çuval meyveyi yiyen ve cola, fanta vb. gazlı içecekleri içen Öcalan’ı kitabında hafifçe alaya aldı ama asıl sorunu görmedi veya görmek istemedi. Oysa Öcalan’la aynı odayı paylaşmadıktan sonra Öcalan’ın gece yarısı bir çuval meyveyi yemesinin ne önemi olabilirdi ki?
Hasan Cemal, Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya Önder’i “Heat and Dust” romanındaki Harry karakterine benzetiyorum. Yumuşak huylu, eğitimli liberaller doğunun esmer, vahşi, kanun tanımaz, acımasız, karizmatik eşkıyasına aşık oldular. Hindistanlı Müslüman prensin (the Nawab) gönüllü köleleri oldular. The Nawab her hareketiyle, her düşüncesiyle büyüledi yumuşak huylu centilmenleri.
The Nawab bununla da yetinmedi, bir sürü Türk Olivia yarattı. Olivia’lar vahşi esmer doğuluya aşık oldular. Aşklarından gidip Diyarbakır meydanında ağladılar. Sayıca o kadar kalabalıklar ki, kimin adını anacağımı bilmiyorum. Yine de Pelin Batu’yu, Nuray Mert’i, Pınar Selek’i, Oya Baydar’ı anmadan geçemeyeceğim.
The Nawab 20 yıl boyunca (1979-1999) Kürtlere karşı sayısız insanlık dışı suç işledi. Arkadaşlarını öldürdü, işkence etti, tecavüz etti, harem kurdu. Tecavüz mağduru Kürt Dilara’lar başlarından geçenleri tüm ayrıntılarıyla anlattılar ancak Türk Harry’ler ve Olivia’lar bütün bunları önemsiz sayıyorlar. Esmer vahşi doğulu, Türk Harry’leri ve Olivia’ları cezbetmeye devam ediyor.
Türk Harry’lerin, Olivia’ların, PKK yandaşlarının, Şafii Kürtlerin bu ısrarlı tutumları yüzünden umutsuzluk içindeyiz. Umutsuzluğuma rağmen hekimler bu işe el koysun diye çığlık atmaya devam ediyorum.
Bu bapta biricik amacım hekimlerin bir an önce İmralı’ya gitmesini sağlamaktır. Bu nedenle yazıma şizofreninin belli başlı beş semptomundan biri olan “konuşma bozukluğu”nu daha ayrıntılı bir biçimde inceleyerek son veriyorum.
Şizofrenideki konuşma bozukluğu aşağıdaki unsurları içerir:
· Loose associations: Konudan konuya atlama, konular ve düşünceler arasında bir bağlantının olmaması.
· Neologisms: Kelime uydurmak veya yalnızca hasta için anlamı olan terimler kullanmak. (“Derinli sevgilerimle.” “Ne kadar derinlisiniz bilmiyorum.” İmralı aşk mektubu)
· Perseveration: Tekrar tekrar aynı kelimeleri kullanmak.
· Clang: Kafiye için manasız cümleler kurmak: (“I said the bread and read the shed and fed Ned at the head"). Öcalan’dan: “Etik ve estetik.”
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2014
26.08.2014
15.08.2014
6.08.2014
15.07.2014
22.06.2014
12.06.2014
9.06.2014
7.06.2014
20.05.2014