Mehmet YILDIZ
Yakın tarihin en önemli olayları, 12 Mart darbesi, akabindeki faşist devlet terörü, MC Hükümetleri terörü, polis destekli MHP-Ülkü Ocakları terörü, generallerin kitle katliamları (Alevi katliamları, 1 Mayıs katliamı), darbeye kanlı hazırlık, MİT’in Öcalan’a PKK’yı kurdurtması, PKK’nın doğu ve güneydoğudaki terörü, Öcalan’ın Suriye’ye kaçması, 12 Eylül darbesi, Suriye desteğindeki silahlı PKK eylemleri, işkenceler, polisin sokak infazları, kitle terörü (köylerin yakılıp yıkılması, zorla göç vb.), AKP’nin iktidara gelmesidir.
Uzun yıllara yayılan barbarlık insanlarda akıl ve vicdan bırakmadı. İnsanların büyük çoğunluğu kıyımın, işkencenin, cinayetlerin, terörün yarısını telin ediyor. Diğer yarısını ise meşru göstermeye çalışıyor.
İki yıla yaklaşan “ateşkes” bir diğer önemli olaydır. Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte bu olay Türkiye’nin yakın geleceği üzerinde önemli bir rol oynayacaktır. Kan durmuşken yeniden çok kolay bir biçimde akmaya başladı. Roboski katliamının ardından Gezi eylemleri sırasında gençler ve çocuklar hunharca öldürüldü. Başbakan Erdoğan gururla “Kararı ben verdim” dedi. Öldürülen küçük çocukların ölüsüne bile kin kustu. Suratı ne korkunçtu! Lice olayları yeni bir döneme girildiğinin işaretini veriyor. Tayyip Erdoğan’ın suratı giderek korkunçlaşıyor.
Sözümona müzakere masasına oturan tarafların bu kadar kolay savaş çığlıkları atmaları akıllara durgunluk veriyor. Demek ki ortada ciddi bir müzakere yoktur. AKP, PKK temsilcileriyle siyasi düzeyde görüştüğü iddiasını bile kendisine atılmış bir iftira olarak kabul ediyor. HDP ise bir heyet aracılığıyla İmralı’ya gidip gelmeyi, Öcalan’a çamaşır götürmeyi, ondan aşk mektuplarını almayı tek yanlı olarak abartmakla, süslemekle yetindi. Öcalan’la görüşmeyi devletle yapılan ciddi bir müzakere gibi sunanlar Lice’ye gidince de savaş naraları atıyorlar. İmralı’dan geldikten sonra soluğu Şişli’de veya Gazi Mahallesi’ndeki sokak gösterilerinde alıyorlar. Ciddi bir müzakere olsaydı, müzakerecilerin böyle bir şey yapması patolojik bir tutum sayılırdı. Bir düşünün, sorunun en yetkili muhataplarıyla doğrudan, yüz yüze konuşmayı bırakıyor sokağa dönüyorsunuz. Sorunu çözecek en yetkili devlet yöneticileriyle konuşmayı bırakıyor yüz zavallı kadını Şişli’de sokağa çıkarıyor veya Lice’de sivil halkı ordunun üzerine sürüyorsunuz. Bu çok sorumsuz ve anormal bir tutum olurdu.
Ateşkes reeldir, 20 aya yakındır kan dökülmüyordu. Ancak müzakere sayılabilecek hiçbir şey yoktur. AKP ve HDP samimiyeti, dürüstlüğü, demokratlığı olmayan iki siyasi aktördür. Sahtekarların karşılıklı oyunları aracılığıyla hiçbir ilerleme sağlanamaz. Olan yine fakir fukaraya oluyor. Fakir fukara ucuzdur ve boldur. Hayatının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Birbirlerini karşılıklı olarak samimiyetsizlikle suçlayan taraflar sahtekardır. MİT görevlileri aracılığıyla ruh sağlığı öteden beri yerinde olmayan Öcalan’ı oyalayıp duran AKP, “Kürt açılımı” çerçevesinde ciddi hiçbir şey yapmaya niyeti yoktur. HDP bunu bilemeyecek kadar saf olmamasına rağmen, heyetler halinde İmralı’ya gidip gelmek suretiyle oyun oynamayı tercih ettiler.
Her şeyden önce Öcalan’ın ruh sağlığı böyle bir rol oynamaya müsait değildir. Öcalan bir şizofreni hastasıdır. Tarafların her ikisinin de bunu bilmemesi izah edilebilecek bir durum değildir. Öcalan’ın bütün konuşma videoları bu hastalığı hiçbir tereddüde mahal vermeyecek bir biçimde açığa vuruyor. Öcalan’ın kullandığı dil normal bir dil değildir. Cümleleri baştan sona bozuktur, anlamsızdır. Kelimelerinin önemli bir kısmı uyduruktur. Düşünceleri izlenebilir değildir. Bir bütün oluşturmazlar. Hangi tema hakkında konuştuğu belli değildir. Halüsinasyon görmektedir. Gerçeklik duygusu kaybolmuştur. Empati kurmayı, üzülmeyi, sevinmeyi, gülmeyi bilmiyor. Gülmeye çalışırken insan yüzüne bakmaya korkuyor. Bakışlarında bir mana yoktur. İmralı’da çekilen kazaklı son resmi o şizofrenik bakışı çarpıcı bir biçimde sergiliyor; o resmi oradan alıp tıp kitaplarına koymaya değecek kadar. Öcalan’ın söz konusu resmini afiş yapan HDP ve PKK sırf bu hareketleri nedeniyle şuurlu insanların üzerinde korkunç bir terör yaratıyorlar. Öcalan’ın suretinde gelecekteki Kürt faşizmini veya Polpotçuluğunu okuyoruz.
Öcalan’ın en absürt, en münasebetsiz ifadelerinin bile sanki müzakereler çerçevesinde Öcalan düşünce belirtiyormuş gibi kamuoyuyla paylaşılması HDP heyetinin ruh sağlığı konusunda da ciddi kaygılar uyandırıyor. Örneğin, aşk mektubunda Kürt kadınlarını “etiğe ve estetiğe yoğunlaşmaları”nı önermesi nasıl normal kabul edilebilir? “Umarım çözüm süreci bedenen de hepimizi yakınlaştırır. Derinli sevgiyle kucaklar, selamlarım.”
Söyler misiniz, bu cümlede düzgün, anlaşılır, sağlıklı, normal kabul edilebilecek ne var? “Birincisi benimle 24 saat yaşama metaforuna ilişkindi. Buna yanıtlarınızı hep anlamlı buldum. Doğru yaklaştığınız kanısındayım. Ne kadar derinlisiniz, orasını bilemem." Bu cümleler şizofreni hastalarının tipik cümleleri sayılır. Doktorların teşhis için aradıkları tüm semptomlar bu cümlelerde mevcuttur.
Kürt sorununun tek sağlıklı çözümü demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları çerçevesinde bulunabilir. Öyle gözüküyor ki ne AKP ne de HDP böyle bir sürecin aktörleri olabilirler. Geriye bir tek seçeneğimiz kalıyor: Öyle anlaşılıyor ki, Öcalan’ın serbest bırakılması HDP-PKK cephesi için yeterli olacaktır. Bu fırsatı kaçırmamak gerekir. Human Rights Watch ve Amnesty International’dan bir hekimler heyeti Öcalan’ı muayene edebilir. Hastalığından dolayı cezai ehliyeti olmayan Öcalan serbest bırakılır. Böylece kimse AKP’yi “Öcalan’a teslim oldular. Öcalan’ı serbest bıraktılar” suçlamasını da yöneltemez.
Barış ortamını sürdürmeye değmez mi? Yeter artık, çocuklar ölmesin!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2014
26.08.2014
15.08.2014
6.08.2014
15.07.2014
22.06.2014
12.06.2014
9.06.2014
7.06.2014
20.05.2014