Merve Şebnem Oruç
Bu köşede kim bilir kaç kere Suriye yazısı yazmışımdır. Kimi umutsuz, kimi öfkeli, kimi acı dolu... Her şey inceldiği yerden kopar, zulüm ise kalınlaştığı yerden derler ya, kimi zaman böyle düşünüp kendimi kandırdığım da olmuştu; çok kez “Bundan daha fazlası, daha ötesi olamaz; akıl-mantık bu işin burada bitmesini gerektiriyor” demiştim. Ondan daha fazlası, daha ötesi, çok daha fazlası, daha da ötesi oldu.
Suriye'de insanlığa dair ne varsa öldü. Ölmemek için yollara düşüp mülteci olanlar, Avrupa'nın kaderini tehdit eder, dünyanın vebalısı haline gelirken, Suriye ülkelerini terk etmeyenlerin teker teker avlandığı bir yer oldu. Moğol İstilasını ve Kavimler Göçü'nü andırır şekilde, kendi insanlarını vatanlarından edip mülteci haline getiren, yarım milyon insanın katili Beşar Esad, o giderse Suriye Müslümanların eline geçer diyerek ehven-i şer, 3 milyon insana Doğu'dan kapılarını açıp sığınak olan, bir de üstüne üstlük sınırları Batı'dan yana kapatarak Avrupa'yı tampon vazifesi görmek suretiyle koruyup kollayan Türkiye de günah keçisi oldu.
Esad rejiminin varil bombalarıyla donatıp keskin nişancılarla süslediği katiller sürüsünü üstüne saldığı şehirlerden Halep de nasibini aldı. Üstelik Halep ne bir Dera'a idi, ne de bir Humus'tu; devrime geç katılmakla çokça eleştirilmişti. Katiller sürüsü şehirlerinde hayatı zindan edince, canlarını, evlerini, ailelerini korumak isteyenler de 'terörist' olmakla suçlanmaktan kurtulamadı. Halepliler ayağa kalkıp şehri aldı. Ancak İran'ın besleyip sahaya saldığı Şii milisler ve Hizbullah, rejimin kaybettiği Halep'e 2013'te yeniden saldırdı. Muhaliflerin elindeki Halep'e bir saldırı da PKK'nın Suriye kolu PYD'den geldi. Yoğun saldırılarda binlerce Halepli hayatını kaybetti, çok daha fazlası mülteci olup evlerini kaybetti.
Uluslararası kamuoyunun gözlerini yumduğu kat- liamlar, rejimi daha da cesaretlendirdi; ABD liderliğindeki Batı, 'Suriye'de olanlar bizim problemimiz değil; tek meselemiz Daiş' diyerek savaş içinde yeni savaşlar başlatırken başıboş kalan Esad, 2014'te Halep'i kuşatmaya başladı. Fetih Ordusu çatısı altında birleşen muhalifler 2015'te Halep'in Handarat kasabasında direnerek rejimi uzun süre zorladı. Cisr-eş Şuğur'un alınması umutları artırdı. Ancak sadece rejim ve destekçileriyle mücadele edilmiyordu, Halep'e bir yandan da DEAŞ saldırıyordu. 2015'te oyuna giren Rusya, “DEAŞ'ı vuruyorum” dediği, ama muhalifleri hedef aldığı hava saldırılarıyla sahadaki denklemi Esad rejimi lehine değiştirdi. ABD ve Rusya sayısını hatırlamadığımız kadar çok ateşkes masasına oturdu; iki ülkenin dış işleri bakanları onlarca kez plastik sırıtmalar eşliğinde el sıkışarak kameralara poz verdi. Sözde ateşkesler, “DEAŞ'la mücadele ediyoruz” etiketiyle sivil, kadın çocuk ayırmadan insanları öldürüp, şehirleri paramparça edenlere engel değildi. Saldırılar daha da yoğunlaşırken İdlip ve Halep'te muhalifler durduruldu. 2016'da önce Azez-Halep hattı, ardından Kastillo yolu kaybedildi; muhaliflerin Halep'le bağlantısı kesildi.
Haziran'da Halep rejim ve Rusya tarafından kuşatıldı. O gün bugündür kuşatma kırılamadığı gibi, şehre ne insani yardımların girmesine izin verildi, ne de hava saldırılarından nasiplenmeyen okullar, hastaneler, fırınlar kaldı. Uluslararası sessizlik, Halep'e uygulanan şiddetin dozajının her geçen gün biraz daha artmasına neden oldu. Kasım ayı Halep'te Rusların ve rejimin, evlerini terk etmeyen sivilleri toplu halde öldürmesine sahne oldu.
Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonuyla Suriye'ye girmesi de yakın tarihlerde oldu. Başına bu süreçte gelmedik bir darbe girişimi kalan Türkiye, hali hazırda Azez-Halep hattının kopması sonrası muhaliflere yoğun destek vermeye başlamıştı; 15 Temmuz'dan kısa bir süre sonra da önce Cerablus, ardından Çobanbey'den Suriye'ye girerek sınırını DEAŞ'ten temizledi; güneye doğru inerek el Bab'a kadar ulaştı. El Bab'ın bir yanı Münbiç, ABD liderliğindeki Batı'nın desteklediği PYD'nin elinde, diğer yanı Afrin, orada da PYD var; ötesinde El Bab'dan eninde sonunda çıkınca Rakka'ya doğru gerileyecek olan DEAŞ var. Diğer yanı ise Halep, o da rejim ve Rusya, İran gibi destekçilerinin kuşatması altında.
Doğu Halep'te sadece 15 Kasım'dan bu yana 800'den fazla sivilin hayatını kaybettiği biliniyor, yaralı sayısı binlerce. Zaten çok zor şartlarda hizmet vermeye ve ayakta kalmaya çalışan hastaneler artık çalışmıyor. İnsanlar sokağa 'öldüğümüzde ölümüz sokakta kalıp kokmasın' diyerek çıkamıyor. Paramparça olmuş kadın, çocuk cesetlerini fotoğraflayan sayısız kare, buradan baktığında bile sokaklardaki ölüm kokusunu, kan kokusunu duymanıza neden oluyor. Bu sırada Rusya, “Halep'i teröristlerden temizleyeceğiz” şeklindeki açıklamalarına devam ediyor. Hatta Dış İşleri Bakanı Lavrov, Antalya'da Türkiye Dışişleri Bakanı ile görüşmesinde daha da ileriye giderek, “Halep'i teröristlerden boşaltmamız için evlerin boşalması lazım. Oradaki insanlar kullanılıyor,” diyerek Haleplileri evlerini terk etmemekle suçlayabiliyor.
Kadın, çocuk demeden hava saldırılarında katlettikleri Haleplilerden, evlerini terk etmeyenlerden biri de 24 yaşındaki Anas el Basha oldu. Turuncu saçlı, kırmızı boyalı burunlu, palyaço makyajlı ve kıyafetli Anas'ın ailesi Halep'i terk etmiş ama o kalmıştı. Tek derdi kuşatma altındaki Halep'in çocuklarının yüzünü güldürebilmekti. Bir insani yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışan Anas, arkadaşlarıyla birlikte 400'e yakın çocuğa psikolojik destek ve moral vermeye çalışıyordu. Çocuklar onu “Halep'in palyaçosu” olarak biliyordu. Her gün ölüp giden onlarca çocuğa, bu hafta Anas da katıldı.
Halep vilayetinde aslında dar alana sıkışmış bir dünya savaşı var. Doğu Halep ise karanlık bir kabre dönüşmüş, her gün daha çok kan akıyor, daha çok insan ölüyor; kaderi dünyanın geleceğini de belirleyecek olan bu kutlu kent, bir yandan dua ediyor, bir yandan da kaderini değiştirecek yiğidi, kahramanını bekliyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018