Metin Gürcan
Dün akşam ucube Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin partili Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, kabine Toplantısının ardından Suriye'den Türkiye'ye yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammül kalmadığını belirterek, "Buralardan kaynaklanan tehditleri, ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız." dedi.
Sn. Erdoğan bu sözlerini seçim kazanması gereken bir siyasi parti lideri olarak artık giderek kendini dayatan bir erken seçim öncesi siyasi ortamı şekillendirmek için mi söyledi yoksa Türkiye’nin ulusal güvenliğini düşünen bir devlet başkanı olarak mı söyledi bilemiyorum. Ancak tarihe not düşmek adına tam da Suriye kuzeybatısı gibi kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan manyak yerlerde görev yapmış emekli bir asker ve Mehmetçik’in canını önemseyen bir sade vatandaş olarak lafı evirip çevirmeden madde madde yazalım.
Sahadaki Durum ne?
Yukarıdaki haritada geçen pazar iki özel harekatçımızı şehit verdiğimiz saldırının yapıldığı yer kırmızı olarak belirtildi. Tel Rıfat’ın merkezinde olduğu bu bölge Sn.Erdoğan’ın bahsettiği ve olası bir operasyonda Mehmetçik’e ele geçirilmesi görevi verilecek olan bölge. Halep’in kuzeyinde, Azez-Mare hattının batısında ve Afrin’in güneydoğusunda kalan bu bölge Türkiye kontrolündeki Afrin-İdlib-Fırat Kalkanı Cebi’ni birbirini bağlıyor. Yani görünen Ankara’nın oyun planı aslında Ocak-Mart 2018’de Afrin bölgesinde icra edilen Zeytin Dalı Operasyonu’nda Rusya’nın Mart 2018 sonunda Afrin hava sahasını kapatmasından sonra birliklerimizin ilerlemesinin durduğu ve ele geçirilemeyen bölge.
- Bu bölge aynı zamanda Rusya’nın mutlak hava hakimiyetinde. Havada Rus uçakları, Esad rejimi uçakları bölge üzerinde her gün vızır vızır uçup yer hedeflerini bombalıyor. Karada ise Rusya’nın askeri inzibat birlikleri ve paralı askerleri dışında pek bir askeri varlığı yok. Bölgeye Rusya riskli olduğu için ve elinde çok asker olmadığı için asker göndermiyor.
- Bölge, kimin eli kimin cebinde olduğunun belli olmadığı tam bir ‘Vahşi Batı’ Bölgede YPG, Esad milisleri, İran yanlısı milisler, Hizbullah milisleri, Rus paralı askerleri ve Cihadçılar cirit atıyor. Çünkü bölge Halep’in kuzeyindeki ana ticaret yollarını kontrol ediyor. Peki saldırıları kim yapıyor? İktidara göre YPG. Ama bu bölgedeki yukarıda saydığım diğer tüm grupların da TSK’ya saldırı yapmak için geçerli nedenleri var. Yani saldıran YPG de olabilir, diğerleri de.
- Son şehit verdiğimiz saldırıda konvoyumuz Rus menşeli antitank füzeleri tarafından 1.5 km mesafeden vurulmuş. Tüm saldırı topu topu 2-3 dakika biten, tek atım ve vuruşluk bir ‘Vur Kaç Pususu.’ Olası bir operasyonda Mehmetçik’in baş belası tam da bu antitank füzeleri (ATGM) ile yol üzerindeki hareket halindeki hedeflere veya korunaklı bölgede de olsa duran zırhlı araçları bile 2-2.5 km mesafeden nokta atışı ile vurabilen, 2-3 dakikada atışın yapıldığı ve kaçılan ‘Vur Kaç’ tarzı saldırılar olacak. ATGM saldırıları Suriye kuzeyinde artık yol kenarı El Yapımı Patlayıcı (EYP) veya araçlı intihar saldırılarının yerini aldı. Çünkü öyle saatlerce gidip çukur kazmak, hazırlık yapmaya gerek yok. Ayrıca radyo frekanslı veya telefonla tetiklenen EYP saldırıları Jammer’lar ile baskılanabiliyor ve önlenebiliyor. Kablo ile ateşlemeli saldırılar için ise hedef bölgesine saldırganın çok yaklaşması gerekiyor. Ama ATGM saldırısı temiz iş. 2-2.5 km gibi güvenli bir mesafeden jammer baskılamasına uğramadan 3 dakikada hedefi vur ve kaç. Allah korusun öngörüm olası bir operasyonda en çok kayıplarımızı bu tarz ATGM saldırılarında vereceğiz. Bu tarz saldırılara karşı nasıl korunulur mu? Tabi ki operasyon bölgesinde mutlak bir hava hakimiyeti sağlayarak ve bu tarz saldırılara uçaklarla, taaruz helikopterleri ve silahlı İHA’larla saniyeler içinde karşılık vererek.
Şimdi mevcut durumu çok da uzatmadan madde madde olası riskleri sıralayalım:
- Olası bir harekatta Rusya hava sahasını bize açmazsa (ki 29 Eylül’de Putin ile Erdoğan arasında ne konuşuldu bilemiyoruz ama) görünen açmayacak, Rus ve Esad rejimi uçakları gene birliklerimiz üzerinde yüksek-orta irtifa hava savunması olmadığı için vızır vızır uçacak ve Mehmetçik bu uçakların baskısı (ve belki de saldırısı) altında bu harekatı icra edecek.
- Bu Teksas gibi bölgeye mutlak hava hakimiyeti olmadan, yani hava desteği ile giremezsek
-
- Karada güneye ilerlemeye çalışan birliklerimize yakın hava desteği veremeyeceğiz ki bu onların yukarıdaki özetlediğim ATGM saldırıları, EYP saldırıları ve yol üzeri pusulara açık olmaları anlamına geliyor.
- Yaralılarımızı ve şehitlerimizi helikopterlerle tahliye edemeyeceğimiz anlamına geliyor ki uluslararası bir çatışma prensibi olan ‘Yaralılarını hava yolu ile hızla ve güvenli tahliye edemediğin yerde tabur ve üstü birliklerle operasyon da yapamazsın!’ prensibini burada hatırlatayım. Bu konuyu generallerimizin emeklilik talepleri ile de ilişkilendireyim. Bölgeden Türkiye’deki en yakın tam teşekküllü hastaneye yaralı tahliyesi helikopterle 10-13 dakika, kara yolunda araçla karga tulumba asgari 1 saat. Bir de karayolundan tahliye ATGM ve EYP saldırıları için daha çok hassasiyet demek.
- Acil durumlarda birliklerimize en hızlı takviye veya bölgeden tahliye imkanlarını sunamamamız anlamına geliyor.
- Hızlı ve etkin bir lojistik desteğin sunulamaması anlamına geliyor. Olası bir operasyonda kara yollarına bağlı lojistik akış ise daha çok ATGM ve EYP saldırısı ve ne yazık ki daha çok şehit demek.
Rusya böyle bir harekata izin verir mi?
Soçi’deki Putin-Erdoğan görüşmesinde ne konuşuldu, ne tür bir alışveriş oldu bilemiyoruz ama mevcut durumda Putin bir şey almadan Tel Rifat’ı bize vermez. Bölgede, yani Fırat batısında ABD’nin ne hava sahasında ne de karada etkisi var. Muhatabımız Rusya. Rusya isterse hava sahasını bize açar, isterse kapar. Bu ‘aç kapalar’ ile de Rusya operasyon temposunu kontrol edebiliyor ki bunu Afrin harekatında yaşadık. Zeytin Dalı Operasyonunun ilk günleri hava sahasını tam açtı, F16’ları ve taaruz helikopterlerini bile kullanıp çok hızlı ilerledik. Ne zaman ki Afrin kent merkezine ulaştık, hava sahasını kapadı birliklerimizin ilerleyişi durdu. Yani olası bir harekat Rusya’nın ihsanı ve insafı ile ilerler veya Rusya isterse hava sahasını tamamen kapatıp ilerlemeyi durdurur, hatta daha da isterse birliklerimizin bölgedeki kalış maliyetlerini çok yükseltebilir. Unutmayalım ki 27 Şubat 2020’deki 36 askerimizin şehit olduğu İdlib Saldırısı da dahil biz Fırat Batısındaki Rus saldırılarında (ki Moskova’ya göre bu saldırılar koordine hatası yüzünden oluyor) 50’nin üzerinde şehit verdik. Ama nedense bu şehitler ve Rusya’nın Suriye kuzeyinde doğrudan gerçekleştirdiği veya isteyerek/istemeden ihmali neticesinde sebebiyet verdiği saldırılara dair iktidar pek de konuşmak istemiyor.
O zaman Rusya acaba ne karşılığında böyle bir harekata izin verir?
Aklıma ilk gelen şey İdlib’in güney ve güneydoğusundaki 7-8 üs bölgesi. Mesela Rusya M4 yoluna yakın olan bu üs bölgelerini boşaltmamız ve M4 yolunun kontrolünü Esad rejimine bırakmamız karşılığında bence Tel Rıfat’a yönelik sınır bir operasyona yeşil ışık yakabilir. Ne de olsa hava sahasını açıp kapayarak operasyonumuzu kontrol altında tutabiliyor. O zaman şu sonucu çıkartmak mümkün: Şayet bu operasyon başlar ve eş zamanlı olarak İdlib güneyindeki üs bölgelerini de boşalttığımıza dair haberler duyarsak o zaman bu iş Rusya ile anlaşmalı. Veya İdlib güneyindeki üs bölgelerini boşalttığımız haberlerini duyarsak bu da Tel Rıfat’a yönelik operasyon ihtimalinin artması demek.
Olası Operasyonun iç siyasete etkisi?
Hep diyorum artık seçim sürecinin kendini giderek dayattığı Türkiye’de dış ilişkiler veya dış politika artık yok, ‘Tek Kişinin Siyasi Bekası İçin Yürütülen Dış İlişkiler’ var. Bu siyasi beka seçimden de geçtiğine göre o zaman yaklaşan seçimden önce iktidara olumlu yansıyacak her konu siyasi bir rant malzemesi olarak iç siyasi tüketime yönelik harcanabilir. Afrin’de, özellikle Trump’tan ‘Aptal Olma’ mektubunu yesek de, uluslararası ambargolara maruz kalsak da en son Fırat Doğusundaki Ekim-Kasım 2019’daki ‘Barış Pınarı Operasyonunda gördük ki söz konusu olan şey Suriye kuzeyinde PKK bağlantılı YPG’ye yönelik bir operasyonsa en az %70 destek cepte. Hem artık yurtiçindeki ve Irak kuzeyindeki operasyonların da haber değeri giderek azaldı. Yukarıda özetlemeye çalıştığım her türlü riskine rağmen Suriye kuzeyine yönelik olası bir operasyon ekonomik krizin, işsizliğin, artan gıda fiyatlarının, TL’nin değer kaybının, el hasılı genel yönetememe halinin üzerini bir örtü misali örtebilir. Ekranları haftalarca harita başında ‘o stratejik tepeyi, bu stratejik köyü’ anlatan stratejistler, terör ve güvenlik uzmanları doldurabilir. El hasılı bu kış da siyaseten rahat geçer.
Bu olası operasyonun toplumun gündeminin artık ekonomi, hayat pahalılığı ve işsizlik gibi reel konular olduğu için daha öncekiler gibi yüksek bir toplumsal destek göremeyeceğine dair yorumlar da var. Ama bakalım göreceğiz.
Sonuç?
- Umarım Suriye kuzeyinde zaten çok zor şartlar altında, canı burnunda görev yapan Mehmetçik’in kanı ve canı üzerinden siyaset yapılmaz.
- Umarım Ankara’da birileri artık sahadaki mevcut durumun ve diplomatik gerçekliğin özellikle Fırat batısında önemli kararlar almamız gerektiğini bize dayattığının farkındadır. Bu yeni kararlar da Fırat batısında daha çok operasyon yapıp, daha çok güneye inip daha çok Suriye bataklığına saplanmak olmamalı. Fırat batısındaki mevcut resim, Fırat doğusuna nazaran çok daha kaotik ve belirsiz. Ben ‘Fırat batısından tası tarağı toplayıp geri çekilelim’ de demiyorum ancak mevcut hatlarımızı bir kademe daha kuzeye, Türkiye sınırına doğru çekerek mevzi düzeltmek ve yeni yerimizde hem askeri hem de diplomatik olarak daha sıkı durmak, bu arada Rusya, Şam ve Tahran’la diplomatik süreçleri hızlandırmak, İdlib’in nihasi statüsü, Afrin’in nihai statüsü ve Fırat Kalkanı cebinin nihai statüsüne yönelik sonuç alıcı görüşmeler yapmak, alınacak garantörlük hakları ile işin insani (düzensiz sığınmacı) boyutunu da hesaba katarak Fırat Batısındaki siyasi hedefleri ve görmek istediğimiz nihai resmi reelpolitikle belirlemek gerekiyor.
- Fırat Doğusunda ise durum farklı. Suriye kuzeyinde YPG’nin askeri yeteneklerinin sınırlandırılması, toprak kazanımlarının ve yerel yönetim pratiklerinin sona erdirilmesi düşünülüyorsa bu artık ABD’ye rağmen, Şam’la görüşmeden, Tahran ve Moskova ile koordine etmeden imkansız gibi. O nedenle Türkiye’nin bundan sonra söz konusu olan YPG ise hem askeri hem de diplomatik sıklet merkezi Fırat Doğusu olmak zorunda.
- Ankara’nın artık ivedilikle Suriye politikasızlığına son vermesi de gerekiyor. Bu politikasızlıkta üç paradoks dikkat çekiyor:
- Suriye’de giderek uluslararası meşruiyeti artan küresel sisteme geri dönen Esad yönetimini yok saymak artık giderek imkansızlaşıyor. Şu an Suriye’de Şam’ın daveti olmadan asker bulunduran iki ülkeden biri ABD diğeri ise Türkiye. İktidar ‘ABD askeri Suriye’den çekilsin!’ diye bir türkü tutturmuş ama sanırım ABD askeri Suriye’den çekilir çekilmez sıranın bize geleceğinin farkında değil.
- Diğer paradoks ise Türkiye’nin desteklediği ve Türkiye’de bir hükümetleri ile Genelkurmay Başkanlığı da olan Suriye muhalifleri ile PYD’nin otonomisi sorunsalı. Ankara bir yandan Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunur ve diğer PYD/YPG’nin siyasi ve askeri otonomi kazanmasına karşı çıkarken diğer yandan Suriyeli muhalifleri tek bir siyasi ve askeri çatı altında toplayıp Suriye kuzeyinin Gazzeleşmesi veya Suriye toprakları içinde Türkiye’ye müzahir otonom bir siyasi ve askeri yapı kurmaya çalışıyor. Suriye konusunda muhataplar ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?’ diye sorsa yani ‘Bir yandan PYD/YPG’nin otonomisini kendine tehdit görüyorsun ama diğer yandan Suriye içinde kendine müzahir otonom bir yapı kurmak istiyorsun. Bu tutarlı mı?’ diye sorduklarında (ki soruyorlar) acaba Ankara ne cevap veriyor çok merak ediyorum.
- Son paradoks ise ilk düğmeyi yanlış iliklediğimiz ve bir rejim değişikliğine soyunduğumuz komşumuz olan bir ülkede kimi muhalif kesimlerin dillendirdiği ‘Esad gelsin, her şey 2011 öncesine dönsün, Suriye’de her şey şip şak düzelir’ romantikliği. Bu ne yazık ki olmayacak. Esad yönetiminin tekrar kontrolü sağladığı Hama-Humus bölgesi ve Dera’da Rusya’ya rağmen yaptıkları Suriye’de çatışma sonrası yeniden inşanın ve normalleşmenin çok sancılı bir süreç olacağını gösteriyor. Suriye önümüzdeki 10-15 sene daha Türkiye için terör, düzensiz sığınmacı, sınır güvenliği, sınır aşan kaçakçılık, organize suç örgütleri, Türkiye’ye kayıtdışı insan-para-silah-mal girişi üreten bir sorun yumağı olmaya devam edecek. Bu gerçekle de yüzleşmek ve ona göre tedbir almak şart.
El hasılı Suriye meselemizi ve politikasızlığımızı gündelik siyasete, yaklaşan seçimlere, popülist söylemlere hapsolmadan reelpolitik bir tutumla;
- Mehmetçik’imizin ve vatandaşlarımızın can güvenliği,
- Suriye’den kaynaklanan düzensiz sığınmacı akını,
- Sınır güvenliği,
- Suriye’den kaynaklanan terör tehdidi, kayıt dışı silah-insan-mal girişi, radikal fikir ve ideolojilerden korunma öncelik sırasına göre ivedilikle gözden geçirmek şart.
Bu gerçekliğe gözlerimizi kapattıkça da Suriye bizi üzmeye devam edecek…
Metin Gürcan kimdir?
Metin Gürcan, 1976 yılında Bilecik Bozüyük’te doğdu, 1998-2014 yılları arası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) değişik birimlerinde çalıştı. Akademik çalışmalarına devam edebilmek amacıyla zorunlu hizmetini bitirmesini müteakip 2015 yılı Ocak ayında kendi isteği ile TSK’dan emekli oldu. Meslek hayatının yaklaşık sekiz yıllık bölümü Güneydoğu Anadolu bölgesi, Irak, Afganistan, Kazakistan ve Kırgızistan’da çeşitli operasyonel faaliyetler, irtibat ve eğitim görevlerinde geçti.
TSK’da Özel Kuvvetler bünyesinde yetişen Gürcan, 2008-2010 yılları arasında ABD Deniz Kuvvetleri Enstitüsü’nde ‘Bölgesel Kürt Yönetimi ile Bağdat merkezi yönetimi arasındaki çevre-merkez ilişkisi’ adlı teziyle Güvenlik Çalışmaları alanında master derecesi aldı.
Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde TSK’nın kurumsal dönüşüm kapasite ve isteği konusunda yazdığı doktora tezini Nisan 2016’da savunarak doktorasını tamamladı. Bu çalışmasını 2018 yılında ‘Opening the Blackbox: Turkish Military Before and After July 15’ adıyla kitap olarak yayımladı.
İngilizce (çok iyi) ve Rusça (orta) bilen Gürcan, 2009 yılında Solomon Asch Conflict Center/ Bryn Mawr College’de ve 2014 ile 2015 yıllarında Oxford Üniversitesi Savaşın Değişen Karakteri (Changing Character of War-CCW) programında misafir araştırmacı olarak çalıştı. Oxford Üniversitesi’nden Prof. Robert Johnson ile beraber editörlüğünü üstlendiği The Gallipoli Campaign: The Turkish Perspective (Çanakkale Savaşı: Türk Perspektifi) adlı İngilizce kitabı Nisan 2016’da basıldı. Yine ‘What went wrong in Afghanistan?: Understanding Counterinsurgency in Tribalized, Rural, Muslim Environments’ (Afganistan’da Ne yanlış Gitti? Aşiret Yapılı Kırsal Müslüman Bölgelerde Ayaklanmaya Karşı Koymayı Anlamak) adlı İngilizce kitabı da Mayıs 2016’da yayımlandı. Mart 2020'de kurucuları arasına katıldığı DEVA Partisi'nde görev aldı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017