Mücahit BİLİCİ
İsrail’in Gazze’deki katliam ve zulmü devam ediyor. Teröristlikten devletliğe yükselemediği için hâkimiyetini ancak zorlama varlığıyla yolaçtığı toplama kampına örgütlü terör uygulayarak hissettiriyor. Bir temerküz kampı olarak Gazze, her şeyden önce muztar bırakılmış, kıstırılmış hayattır. Oradan dışarıya belli ki ancak kaçak tüneller ve ölümle çıkılabiliyor. Bu sıradanlaşmış zulme karşı kayıtsızlığın arkasında ise önce sömürgelerde sonra Avrupa’nın merkezinde ürettiği soykırım zulmünün faturasını Filistinlilere çıkartmaktan yüzü kızarmamış bir günahkâr medeniyet var. Bireye bencilliği, kitlelere ise milliyetçiliğivererek, toplumları ayağa kaldırmaya çalışan bir beşerî uyanış.
Bir uykuya uyanmak demek belki daha doğru (bir rüya olarak ulus). Hayalin önündeki hakikati tankla füzeyle un ufak etme ihtiyacı bundan kaynaklanıyor; ulusun ayağına takılan canlı engel yığınını, mümkünse yok saymak, değilse yok etmek. Ulusların demir yumrukları, dökme kurşunları, nüfus tıraşı operasyonları bu yüzden oluyor. Hitler ve Atatürk gibi ulu önderler niçin ortaya çıktı sanıyoruz? Bireyi patlatıp bir şahs-ı maneviye tuğla yaptığınızda o politik bedene bir de baş bulmanız gerekir. (Öcalan ve Erdoğan dâhil tüm yeni ulus inşaatlarında lider baş yapılabilmek için kametinin çok üstünde bir adam tasavvur edilir, takdis edilir). Her politik bedenin, verdiği bir fazlası, kendinden saymadığı bir harici unsuru vardır. Eritilmesi yahut dışarı atılması gerekir. Etnik temizlikler ve soykırımlar bir tesadüf değildir.
Ulus projesinin bir ayağı (istemeyenler dâhil) herkese ortak bir kimlik verme günahıysa, bir ayağı da hâkimiyeti şahısların elinden alıp millet şeklinde örgütlenen topluma verme vaadive potansiyelidir. Demokrasinin ulus projesinde partner olması bu vaatle bağlantılıdır. Evet,herkes devlet sahibi olmalıdır. Devletin kaçınılmaz olduğu her yerde herkes devletin sahibi olmalıdır. Buna Yahudiler de dâhil. Yoksa devletsizliğin insanları başkasının elinde ne hâle getirdiğini Nazi Almanyası’nda da Gazze’de de görüyoruz. Fakat 19. yy. milliyetçiliği devleti ele geçiren ilk büyük gruba devleti verip (yahut ilk ele geçirenleri ulus belleyip), geri kalanlara asimilasyon, zorunlu göç veya imhayı layık gördü.
İsrail’in bugün zulümle özdeş hâle gelmesinin sebebi ilk düğmesi yanlış iliklenmiş bir gömleğin her düğmesini birkaç yılda bir tekrar yanlış bağlamasından kaynaklanıyor. Adalet ve eşitlik, bir yere yerleşebilmenin ve ait olmanın yegâne yoludur. Bir yerde misafir olacak kadar hakperest olamıyorsan, orada evsahibi olmaya hiçbir zaman hak kazanamazsın.
Müslümanların İsrail’e yönelik tepki kültürüne baktığımızda ise Müslümanların çoğu kez sorunun kaynağı olan Yahudi milliyetçiliğinin yani Siyonizm’in ufkunu aşamadıklarınıgörüyoruz. Yahudiler Filistinli olsa onlara karşı bir İsrail olacak çokMüslüman var maalesef. Esasen, İslamcılık Filistin’deki işgal ve zulmü müminane bir hassasiyetle bir hak ve adalet meselesi olarak değil, bir dinî milliyet davası olarakgöregeldi. Bir Müslüman Siyonizm’inden çok farkı olmayan İslamcılığın, tasavvurunun merkezine Filistin davasını koyması bu davayı bir dinî dava hâline getirmiyor. Filistin bugüne kadar sırasıyla solcular ve laik milliyetçiler, daha sonra da dindar ve İslamcı hareketlerce hep milli olarak savunuldu, dinî olarak savunulmadı. İslamcılığın Filistin davasına aşırı ilgisi her milliyetçiliğin kriz ve trajediler üzerinden ulus inşa eğilim ve arzusundan bağımsız düşünülemez. Bugün de İsrail’in Gazze’deki katliamları ve buna gösterilen tepki belki bir Müslüman ulus inşası olarak İttihad-ı İslam’a katkıda bulunuyor, ümmetsel bir dayanışmaya zemin oluyor. Ancak ümmetin büyükçe bir ulus olarak algılanmasına ve ona mensubiyetin de dinî bir milliyetçilik seviyesine düşmesine engel olmuyor. Ahlaki olarak Siyonizm’i aşamadıktan sonra, ortadan kaldırdığın bir haksızlığı başka yerde kendin üretmeye başlarsın.
Öfkerahatlatıcı ve millidir ama adalet için yeterli değildir.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025