Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Kimdir, nedir bu devlet ya hu?
22.10.2024
249
"Devlet uygulamakla yükümlü olduğu hukuk ile özdeştir. Devlet saf hukuk demektir. Hukukun dışına çıktığı anda geride ne devlet ne de millet kalır."

Adına ister “yumuşama”, “normalleşme” deyin, isterseniz “çözüm süreci” veya “Kürt açılımı” adını verin soracağınız ilk soru: Muhatabınız kim?

Mesele “devletten yana” veya “devlete karşı” olmak değil; “Kimdir, nedir bu devlet?” sorusuna evvel emirde cevap bulmamız. Varlığı bir dert ise, yokluğu daha büyük bir dert. Gazze’de, Suriye’de, Lübnan’da yaşayan insanların başına gelenler, adam gibi bir devlete sahip olamamalarından değil mi? Millet ile devletin özdeşliği meselesini çözmeden, yani ulus-devlet formuna yerleştirmeden bu ülkelerdeki problemleri çözmek mümkün mü? Baksanıza iki ayrı Filistin var.

Bizim çözmeye çalıştığımız sorun da Çözüm Süreci sayesinde, millet ile onun siyasî temsilcisi olan devlet arasında daha sağlam bir bağ oluşturmak değil mi?

Elimizi attığımız her meselede gelip bu duvara tosluyoruz. Herkesin kendine göre bir anlam yüklediği, tarif ettiği, kiminin küheylan gibi sırtına bindiği, kiminin de sahibi olduğunu zannettiği, onun adına etrafa nizam verdiği devlet, sorunların üstesinden gelme yeteneğini bu belirsizlik ve lüzumsuzluklar içinde kaybediyor.

GÖRGÜSÜZLERİN ELİNDE OYUNCAĞA DÖNEN DEVLET… 

Devlet görgüsüzlerin elinde oyuncak olmuş vaziyette. İdeolojik genlerinde devlet düşmanlığı olan İslâmcılar, birdenbire devleti ellerinin altında bulunca, bütün sonradan görmeler gibi güç gösterilerinin ayarını kaçırdılar ve devletin de çivisini çıkardılar. Artık ince elenen İslâmî referansların yerini, “Devlete karşı mı çıkıyorsun” fırçası aldı.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyorlar. Sonradan uydurulmuş Edebali nasihatinden alınma bu söz kulağa hoş geliyor; ancak hakikat hiç de öyle değil. Evrensel insanî değerlere düşman olan faşizmin devleti kutsarken, hümanizmi de kucaklama sevdasının ürünü bir safsata bu. Devlet ne ki, insan onu yaşatmak için araç olsun. İnsan hayatı, dolayısıyla insanlar devleti yaşattığı nispette bir değere sahip olunca, bu yolla basit bir araca dönünce artık insana dair her şey devlet denilen yüce yaratığın ihtiyaçlarına göre yaşama imkânı bulur. İnsanı, devlet yaşasın diye yaşatmak ne demek? Devlet ne için var? Devleti amaç, insanı araç olarak gören görüşlerin bizim tarihimizle de kültürümüzle bir alâkası yok. Bal gibi, gecikmiş Alman ve İtalyan milliyetçiliğinden türeyen faşizmin bir abartısı.

DEVLET= SAF HUKUK

Devlet dediğimiz nedir ki? Tarihte resmî olarak yaptığımız gibi 15 tanesini yıkmışız, insanın yani milletin selameti için bir tane daha kurarız. Devleti var eden de değerli kılan da millete hizmet etmesi, millet için var olmasıdır. Devlet milletin siyasî-hukukî anlamda organize olmuş halidir. Bunun için ilave olarak sadece bir ülke gerekir. Millet organize olup hem içerde hem de dışarda güvenliğini sağlamak, kendi hakkını aramaktan vazgeçip anlaşmazlıkları adil bir otoritenin kararına bağlanmak için uzlaşıp, bazı yetkilerini bu işlere vaziyet edenlere devredince ortaya bir devlet çıkıyor. Altından milleti çekip çıkartınca ortada devlet kalır mı?
İşte bu yüzden devlet uygulamakla yükümlü olduğu hukuk ile özdeştir. Devlet saf hukuk demektir. Hukukun dışına çıktığı anda geride ne devlet ne de millet kalır.

Eşkıyaların dağlarda, sahipsiz insanlar üzerinde kurduğu soygun düzeninden devlet çıkar mı? Çetelerin koyduğu kurallar, mafyanın hakimiyeti devlet için yeterli olur mu? Hukuk olmadan devlet olur mu?

Devlet adına konuşmak, devlet yetkilerini kullanmak hukuk içinde iş görmektir. Evrensel olarak anayasal düzenler, bizim anayasamızda da 6. Maddede sarahatle vurgulandığı üzere ana esası belirlemiştir:

“Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”

Bırakın devletin sahibi gibi konuşmayı, anayasa “devlet yetkisi kullanamaz” diyor.

Konuşursa ne olur?

Ortada devlet kalmaz. Ülke, papazın bağına döner.

Son zamanlarda devlet adına konuşanları, devlet gibi konuşanları, ete-kemiğe bürünmüş şahsıyla devlet olarak konuşanları ciddiye alırsanız, politikanın sınırsız manevra alanını bir kibrit kutusuna hapsetmiş olursunuz.

Demek ki önce alanın temizlenmesi, devletin şanına-şerefine yaraşır şekilde, usulüne-kuralına uygun biçimde ve bizim adımıza yani devlet adına konuşmaya başlaması gerekiyor. Devlet adına konuşanlara da şu soruyu sorabilirsiniz: “Bu yetkiyi sana kim verdi?”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar