Mümtazer TÜRKÖNE
Milletvekilleri ile yaptığı toplantıda Erdoğan, cumhurbaşkanlığı niyetini bir nebze aşikâr etmiş.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, her seferinde siyasetin dengelerini alt-üst etti. Bugünün güç dengesi 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden oluştu. Askerler topları, tüfekleri, e-muhtıraları ve Yüksek Yargı desteği ile Gül’ü engellemek için teşebbüse geçmiş, Hükümet direnmiş, hamle boşa çıkartılmıştı. 2007 cumhurbaşkanlığı savaşı sonucuna göre askerler oyundan düştü ve bugünün siyasî düzeni bu savaşla kuruldu. Şayet Erdoğan Köşk’e çıkarsa bütün taşlar tekrar yerinden oynayacak. Ortaya ne çıkacak? Bu sorunun cevabı birçok faktöre bağlı.
Türkiye kilitlenmiş bir siyasî sistemle yön bulmaya çalışıyor. Yargı erki Anayasa Mahkemesi dışında çalışmıyor. Sıkıntı sadece yargının adalet dağıtamamasından ibaret değil; hukuk aynı zamanda siyasî sistemin rasyonel ve öngörülebilir olmasını sağlar. Erdoğan’ın iradesi ve stratejisi dışında hesap yapma imkanı kimsenin elinde yok. Sistemi işte bu yüzden Erdoğan kilitledi. Yerel seçimler, anahtarı bir kere daha çevirmesine, kilidi sağlamlaştırmasına fırsat verdi. Erdoğan’ın hesabı çok basit. 17 Aralık’ta başlayan soruşturma dalgasının durdurulması, siyasî sistemin kilitlenmesiyle mümkündü. Erdoğan’ın her fırsatta yargıyı hedef tahtasına yerleştirmesi, yargı erkini topyekûn düşman ilan etmesi boşuna değil. Geçen ay TCK’ya dahil edilen nefret suçunun, toplumu kutuplaştırıp kilitlemek uğruna Başbakan tarafından sistematik biçimde işlenmesinin temel sebebi de aynı. Kutuplaşma kilitlenme getiriyor. 17 Aralık’tan beri elindeki iktidar araçlarının tamamını yargıyı bloke etmek için kullanan Başbakan, nefret dili ile toplumu da hareket edemez hale getiriyor. Böylece Erdoğan bütün ağırlığı ile soruşturma dosyalarının üzerinde oturmuş ve kimseyi bu dosyalara yaklaştırmamış oluyor. Siyasî gündemin bugün veya yarın mutlaka çözmesi gereken acil meselesi: Yolsuzluk soruşturmalarının akıbeti ne olacak? Dosyaların içinde yer alan suç duyuruları ve yargı kararları ne zaman yerine ulaşacak? Sadece yargının çalışması değil siyasî sistemin boydan boya normal biçimde işlemeye başlamasının ilk işaretlerinden biri, bu kararların uygulanması ile anlaşılacak. O zaman Cumhurbaşkanlığı makamının kantardaki ağırlığını taramamız lâzım. 2007’de bu makam askerî vesayetin garantisiydi. Problem tanımı değişti. Bugün Cumhurbaşkanlığı makamının, yolsuzluk dosyalarını kapalı tutacak ağırlığı var mı?
Müstakbel siyasî gelişmeleri yolsuzluk soruşturmalarını merkeze alarak yorumlarsanız, Erdoğan’ın oyun planını çözmüş olursunuz. Cumhurbaşkanlığı makamı, sadece Erdoğan için bir necat kapısı. Soruşturma dosyalarında ismi yer alanlar haricinde, bir de bu soruşturmaları suç işleyerek engelleyen çok geniş bir kadro sahipsiz ve korumasız kalacak. Erdoğan’ın başbakan olarak ağırlığı dosyaların üzerinden kalkınca yolsuzluk yapanlar ve yapanların soruşturulmasına engel olanlar adaletin demir pençesine düşecek. Eski bakanları Yüce Divan’da yargılanırken, 17 Aralık sonrası yargı kararlarını uygulamayan bürokratları mahkemelerde hesap verirken Erdoğan Köşk’te rahat ve huzur içinde oturabilir mi?
Tek çare, partisini mutemet ellere teslim etmesi. Bir Yıldırım Akbulut modeli imkan dahilinde mi? Başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına tırmanan Özal ve Demirel’in Köşk’teki yalnızlıklarını hatırlayınca pek mümkün olmadığı anlaşılıyor. “Halkın seçtiği cumhurbaşkanı güçlü olacaktır” tezi nerden baktığınıza bağlı. Güçlü cumhurbaşkanı sadece ABS gibi gelişmiş bir frensistemi olabilir; direksiyonu ve gazı kontrol eden bir pozisyon vermez. Bu yüzden halkın seçtiği cumhurbaşkanı, başbakanla daha fazla çatışma bahanesi yaratabilir. Bu durumda yolsuzlukların yargılanması, bu çatışmanın pazarlığına dönüşebilir. Erdoğan’ın Köşk’te otururken sadece mutemet bir adama değil, aynı zamanda güçlü ve risk alabilen bir başbakana ihtiyacı var, ki Erdoğan’ın çevirdiği yargı kilidi hep kapalı kalsın.
Erdoğan politikayı, zamanı gelince kullanacağı kozlar icat ederek yapıyor. Cumhurbaşkanlığı hesabı bu kozlardan “üç dönem şartı”nın masaya sürülmesi ile başlayacak. Geri kalanlar Necatî’nin “Tek yüzün görmiyelim, var Mısır’a Sultan ol” mısraını tekrarlayacak.
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025