Mümtazer TÜRKÖNE
“Hırsız mısın ki, her şeyi paralele bağlıyorsun?” diye dostça ikaz etmişti yanındakini. Hararetle döviz kurundaki hızlı yükselişi Erdoğan’ın muhaliflerine bağlayan nispeten yaşlı olana, metrobüste yanında oturan daha genç olanın verdiği karşılık buydu. Belli ki politikayla pek ilgileri yoktu, etrafta dolaşan laflarla duruma genel açıklama, daha çok da eleştiri getiriyorlardı.
Profesyonellerde de durumun pek farklı olduğunu sanmayın. Çıkar peşinde olanlar iktidar sofrasına oturmak için yön bulmaya, koku almaya çalışırlar. Hangi renkteki bayrağın altında toplanacaksınız? Bağlılığınızı, nereye saldırarak ispatlayacaksınız? Güç sahiplerine, kime karşı destek vaat edeceksiniz? Dostları tanımak, hizip çatışmalarında, kişisel çekişmelerde baltayı taşa vurmamak için dikkatli olmak lâzım; ancak düşman basbayağı ortada. Arkada kocaman iktidarın desteği. Kim tutacak iktidardan pay kapmaya çalışanı?
Birbiriyle kesişmeyen iki çizgiye “paralel” diyoruz. Çizgilerden biri belli. Devletin sonradan görme kiracıları, ellerindeki gücü ölçüsüz ve hesapsız kullanarak saraylarda saltanat sürüyor. Öbür çizgi, kendilerine rakip veya alternatif olabilecek herkesi uzakta tutmaya yarıyor. Davutoğlu, “Üç muhalefet partisi ve arkalarında Pensilvanya Türkiye’yi kaos ortamına sürüklemek istiyor.” dedi, son grup toplantısında. Sonra da ekledi: “Paralel yapı, AK Parti’ye yönelik bir tehdit değil, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik bir tehdit.” Dikkat edin birinin değil üçünün de arkasında tek bir “yapı” var. Bu yapı AK Parti’nin değil, Türkiye’nin başının belası; otomatik olarak diğer üç parti de.
Serbest seçimlerin olduğu demokratik bir toplumda, sandık her şeyi değiştirebilir. CHP veya MHP tek başlarına veya ortaklaşa Meclis çoğunluğunu ele geçirebilir. Peki iktidar olabilirler mi? Hayır. Çünkü onlar, bugünün iktidarına paralel giden çizginin arka tarafındalar. Seçime giren iktidar partisinin tek rakibi var: “Paralel yapı”. Mesele iktidar olunca, geri kalan herkes teferruat haline geliyor. Nasıl olsa üç muhalefet partisinin de arkasında tek bir güç var ve bu tek gücün tek amacı da “Türkiye’yi kaos ortamına sürüklemek”. Demek ki seçim, birbiriyle kesişmeyen ve paralel olduğu için de kesişmesi mümkün olmayan bu iki çizgi arasında geçecek. Nasıl olsa grup toplantıları yapan, sözcüsü olan, aday müracaatları kabul eden, seçim vaatlerinde bulunan bir “paralel yapı” ortalığa hiçbir zaman çıkmayacak. Dolayısıyla AK Parti, dikensiz bir gül bahçesinde ipi göğüslemiş olacak. Ne kadar sağlam bir kampanya stratejisi, öyle değil mi? Davutoğlu’nun çok nadir kullandığı “paralel”i sıklıkla öne sürmesi boşuna mı?
“Paralel yapı” tabiri 17-25 Aralık’ta yolsuzluğu ortaya dökülen zavallı ve üstelik çaresiz iktidarın karşısındaki “şer cephesi” olarak icat edildi. “Ne güzel gül gibi geçinip gidiyorduk, nerden çıktı şimdi bu yolsuzluklar” diyen siyasete uzak geniş kitlelere pazarlanan bu algı, alternatifi olmadığı için satın alındı. İktidarın elindeki medya gücü kamu kaynaklarından beslendiğine göre, bu algı pazarlamasının bedelini de halk kendi cebinden ödemiş oldu. Bugün aynı malzeme seçimlerde AK Parti’yi pazarlamak için kullanılıyor. Tecrübe edilmiş ve işe yaradığı güya kanıtlanmış bu algı kalıbı, seçim kampanyasının temel aksını oluşturacak.
“Paralel”in gerçekler dünyasındaki değerini, şu sorunun cevabında bulabilirsiniz: Erdoğan bugün siyasetten elini eteğini çekse “paralel” lafı eden tek bir kişi kalır mı? Erdoğan olduğu sürece, ülkemizi bölmeye niyetli bir “paralel” yapı mutlaka olacak. İktidara itiraz eden herkes, bu ihanete ortaklık edecek. Önümüz seçim, her şeyin ölçüsü sandık. 12 yıl başbakanlık yapmış bir siyasetçinin bir yıl boyunca tekrarlaya tekrarlaya siyasete yerleştirdiği, onca emek verilmiş bir sermaye boşa harcanır mı?
Bu yolla parti rekabetini anlamsız hale getirmek mümkün görünüyor. Rakip paralel yapı olunca CHP ve MHP sahnede yer bulamayacak. Geride tek sorun kalıyor: 17-25 Aralık’tan önce “paralel”in lafı bile mevcut olmadığına göre, o vatandaşın baştaki sorusuna bir cevap lâzım. [email protected]
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2025
7.12.2025
4.12.2025
2.12.2025
1.12.2025
30.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
22.11.2025