Mümtazer TÜRKÖNE
Erdoğan’ın başrolde yer aldığı Çanakkale spotu, bir reklamcılık dehası örneği. Reklâm bir pazarlama aracı, bütün bileşenleri ve mesajı ile başarısını hedef kitlede bıraktığı etki ile ölçmek lâzım. Bu reklâm hedefi tam on ikiden vuruyor. İktidar kanadından, sahte belgelerdeki kötü işçilik yanında demek ki usta işi ürünler de çıkıyor.
Öncelikle reklam “Şiir Okuyan Adam”ı hatırlatıyor. Erdoğan’ın siyasî kariyerinin köşe taşları hep “şiir okumak” üzerine kurulu. Necip Fazıl’ın huzurunda okuduğu şiirle başlayan kariyeri, Siirt’te okuduğu ile kadere dönüşüyor. Davudî ve etli bir sesi var, duyguyu yakalayıp yansıtıyor. Arif Nihat Asya gibi saf duyguların ve hamasetin şairinden okuduğu “Dua” ile yine yükseklere, çok yükseklere çıkıyor. Gelin şu sırf şiir okuduğu için hapis yatan mağdur ve mazlum adamı hatırlamayın.
İkinci olarak şiir en yalın ve dolaysız haliyle maneviyat dünyamızın neredeyse bütün sembollerini içinde barındırıyor. Arka fonda nihavent makamında kuvvetli bir ezan, namaza durmuş askerler, bayrak, vatan, Müslümanlık… Görüntüde vurulup düşen, şehit olan Mehmetçikler… İnanç dünyamızın bütün değerleri tam kadro mevcut. Ve en önemli mısra: “Kahraman bekleyen yığınlarını/ Kahramansız bırakma Allah’ım”. Tamamlayan başka bir mısra: “Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü/Ya çobansız bırakma Allah’ım.” Hem kahraman hem çoban. Çanakkale’den, askerlerden, kanlı bir savaştan bugüne, bizlere kalan ise tek tek sıraya girmiş iller, aralarına sıkışmış kaybedilmiş memleketler ve hepsinin ortak paydası “emret komutanım” teslimiyeti. Tek bir emir yeterli. Kime deniyor? Niçin söyleniyor? Yığınların beklediği kahraman kim? Çobanımız kim? Çakı gibi hizaya geçip kimin emrine hazır duracağız?
Çanakkale Zaferi’nin asır dönümünü sömüren etkileyici bir “Türk tipi başkanlık” reklâmı ile karşı karşıyayız. Erdoğan kendi kişisel seçim kampanyasını yürütüyor. Miting meydanında cazgırın sesi duyuluyor: “O bir kahraman… o bir çoban…”. Şayet seçimlerde anayasayı değiştirecek çoğunluğu AK Parti’ye verirsek kahramanlığa ve çobanlığa hakkını verecek bir başkanımız olacak. Rehbersiz, kimsesiz kalmayacağız, gurur duyacağımız bir kahramanımız, bir sürü gibi peşinden ayrılmayacağımız bir çobanımız olacak.
Reklâm, vurgularıyla ve kurgusuyla başarılı. Prodüksiyon için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadığı anlaşılıyor. Mekânları, kostümleri, oyuncuları ve sahneleriyle çok pahalıya mal olduğu da belli. Yine de amaç ile araç arasında bir uyumsuzluk görülüyor. Reklâmın kendisi de bir ürün. Bu kadar duyguyu, hamaseti bol para ile siyasetin etiğine aykırı bir şekilde halka boca ederseniz ürününüzden beklediğiniz verimi alamazsınız. “400 milletvekili verin, başkanlık sistemine geçelim” sonucu yerine karşınıza bambaşka bir şey çıkabilir.
İlk seçimi, yani 2002’yi saymazsak, tek parti iktidarında üçüncü seçime giriyoruz. AK Parti’de gözle görülür bir hegemonya kaybı var. Kampanyada ilk defa bir mahcubiyet, bir çekingenlik görülüyor. Siyaset iddia işi, bu iddiayı Erdoğan’ın kişisel kampanya ürünü olan şu reklamdaki gibi partinin kurumsal kimliği veremiyor. Vermesi de imkânsız. Böyle bir hegemonya yerine AK Parti, akçalı işlerde duruşu muhkem yeni lideri ile yeni bir sayfa açabilir ve geçmişe sünger çekebilirdi. Biraz özeleştiri, biraz aks değişikliği ile “Yeni Türkiye” inandırıcı olabilirdi. Bu fırsat, Erdoğan’ın kişisel hegemonyası kantara dahil olunca yok olup kayboluyor. Demokrasilerde 57 milyon kişinin sandığa yansıyan iradesi ülke için ortak bir aklı ve geleceği formüle ediyor. Bir kişinin keyfî yönetimine bu formülün içinde yer bulamazsınız. Nitekim kamuoyu araştırmaları bu eğilimi doğruluyor. Reklam etkileyici. Lakin “Şiir Okuyan Adam” geçmişte kalan bir imge. Bu seçimin imgesi, kişisel güç arayışı, yolsuzluklar ve israf ile halkın yoksullaşması arasındaki sebep sonuç ilişkisi. Bu reklamda olduğu gibi Erdoğan’ın hatırlattığı geçmiş, bugünün gerçekleri ile korkunç bir tezat oluşturuyor ve teraziye çıkınca muhalefet partilerinin hesabına yazılıyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025