Mümtazer TÜRKÖNE
Başta terör ve ekonomik çöküntü olmak üzere yaşadığımız bütün sorunları alt alta yazıp, tek tek her birini “Erdoğan olmasaydı” diye irdelemeyi deneyin.
En başta Türkiye'de bugün bir koalisyon hükümeti kendi içinde kurduğu dengelerle hukuka ve akla uygun bir yönetimi oluşturmuş ve ihtiyaçlara cevap veriyor olabilirdi. Birbiriyle rekabet eden iki partinin birlikte hükümet sorumluluğunu üstlenmesi birbirlerini dengeleyecek, keyfîliğin ve zorbalığın da sonunu getirecekti. Alternatifi bugün yaşadığımız istikrarsızlık ve onun içinde barınan güvensizlik ve endişe hali olduğuna göre kaçırdığımız fırsata yanmayı bırakıp asıl çareye odaklanmalıyız. Çare, sorunları çözmek için adım attığımızda önümüze çıkan tek kişilik engeli aşmaktan ibaret. Türkiye'nin her şeyi gölgede bırakan bir Erdoğan sorunu var ve bu seçimde bizi bu sorundan kurtaracak olanların önü sonuna kadar açık. 7 Haziran'da HDP “Seni başkan yaptırmayacağız.” diyerek bayır aşağı son sürat inen freni patlamış kamyonu yavaşlattı. Şimdi önüne çıkıp bu kamyonu durduracak, kenara çekip trafik için tehlike oluşturmasını engelleyecek babayiğitlere ihtiyacımız var. Mümkün mü? Cevap demokrasinin kendi içinde mevcut.
Demokrasi, sayıların rejimidir. Gezi olaylarından itibaren bu sayıların dengesi tersine çevrildi. Barış ve uzlaşma arayışlarını temsil eden iktidar, o gün iktidarının devamını dostların ve düşmanların sayısına bağladı ve düşmana saldırarak dostlarını tahkim etmeye başladı. Aradan iki seneyi aşkın zaman geçti ve “yaşasın düşmanlarımız”ın karşılığı artık iktidarı ayakta tutmaya yetmiyor. O gün “yıllar boyu bu ülkede ezilenler bizim gibiler oldu” demiş ve ezilenlerin karşısına ezenler olarak “çapulcuları” ve “alkolikleri” koymuştu. “Saray'ın yolunu bilmeyenler”le görüşmeyeceğini ilan eden birinin karşısında artık “ezenleri” bulamazsınız. “Başörtülü bacıma saldırdılar” deyip, Kabataş yalanı ile düşmanları vahşi suçlulara dönüştürürken arkasındaki sayı onu iktidarda tutmaya yetiyordu. “Sümeyye'ye suikast yalanı” ile artık bu sayı yani çoğunluk sağlanamıyor. Erdoğan'ın düşmanlaştırma ve düşmanların düşmanları ile saltanat sürme hesabı bir iktidar sağlamaya yetmiyor. Rakamlar koltuğu taşıyamıyor.
Dün “Gezi'nin sosyolojisi”ni anlamaya çalışıyorduk. Geriye artık iki tarafı da kırılmış bir psikoloji var. “Sağımız solumuz düşman, geçin arkama sizi koruyayım”ın bir inandırıcılığı, en küçük bir sahiciliği kalmadı. Aldatılmışlık ve gadre uğramışlık duygusu ile dağılan psikolojiyi yeniden toparlamanın ve iktidar desteğine dönüştürmenin imkânı da yok. Birbirimize bakıp sadece “onu kim durduracak?”, “daha fazla zarar vermesini kim engelleyecek?” sorularına cevap arıyoruz.
Türkiye yönetilemiyor. “Yöneten demokrasi”yi geçtik, “yöneten bir otokrasi” de mevcut değil. Düzeltmenin tek yolu ise seçim. Her şerde bir hayır vardır. Türkiye'de terör artmışken, ekonomi dağılırken beş ay kaybettirmenin alternatifi belki de dört sene düşük tempoda canımızı burnumuzdan getirecek bir anarşi ve kaos dönemi olacaktı. Koalisyon hükümetinin yönetmesine izin vermeyen, kendisi de yönetemeyen bir cumhurbaşkanı ile kaybedeceğimiz tam dört yıl. Parti liderlerine Beştepe'nin yolunu öğretmeyi kafasına koymuş bir cumhurbaşkanı ile nereye kadar gidebilirdiniz? Hiç olmazsa şimdi, ikinci seçimde biraz daha toprağa çakılmış bir sarayla demokratik usulleri takip etme fırsatımız olacak.
Düşmanlaştırma stratejisi, doğrudan saray entrikalarıyla çökmüş durumda. “Ben olmazsam bu ülkeyi yakarım”ın da artık korku uyandıran bir tarafı yok; memleket zaten yangın yerine döndü. Belki önümüze çıkan sandıkla zorbalığın dışında yeni bir çare bulabiliriz. Ülkenin birliğine, barış ve kardeşliğe, ekonomik refaha ve güvenliğimize yönelik yegâne ciddi tehdit, ülke çıkarlarını saray entrikalarına malzeme yapan bir irade. Bu seçim, saltanatın çökmesi ve cumhurbaşkanlığının tekrar Çankaya'daki tarihî köşküne taşınması için bir fırsat olabilir.
Terörü sona erdirecek, ekonomiye nefes aldıracak, dış politikayı düzene sokacak birini aramıyoruz. Asıl sorun ortadan kalkınca bunların hepsinin üstesinden evelallah zaten geliriz. Şimdilik tek sorumuz var: Onu kim durduracak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025