Münir AKTOLGA
II.MAHMUT’TAN GÜNÜMÜZE...
„BATILILAŞMA“ ADI ALTINDA BİR OSMANLI DEVLET PROJESİOLARAK DOĞANYENİTİPTEN DEVŞİRME SİSTEMİ VE SONUÇLARI!... (1)
-“DEVŞİRME SİSTEMİ” NEDİR..
-OSMANLI’NIN “BATICILIĞI” NEDEN YENİ TİPTEN BİR DEVŞİRME SİSTEMİDİR..
-KÜLTÜR NEDİR..
-DEVŞİRME SİSTEMİNİN MEKANİZMASI BİR TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ HARİKASIDIR..
-GELELİM OSMANLININ YENİ TİPTEN DEVŞİRMECİLİĞİNE..
-CUMHURİYET NEDEN KENDİNİ ÜRETEBİLDİ..
-CUMHURİYET VE SİVİL TOPLUMUN OLUŞUMU-TÜRKİYE’DE KAPİTALİZMİN GELİŞİMİ..
-BÜTÜN BUNLAR SİZE HAYAL GİBİ Mİ GELİYOR..
-DEVŞİRME SİSTEMİ VE POZİTİVİZM..
-PEKİ O ZAMAN NE YAPMALI..
Bu çalışma 2010 da http://aktolga.de/ yayınlandı. Şimdi, Askeri Okulların lağvedilmesi, ordunun bütünüyle halkın oylarıyla seçilen sivil otoriteye bağlanarak yeniden inşası kararlarından sonra (sadece bu da değil, bütün devlet kademelerinde yeni tipten devşirme sisteminin fiilen sona erdirilmesinden sonra) onu tekrar yayınlıyorum... Bugün olup bitenlerin tarihsel köklerini daha iyi kavramak istiyorsanız mutlaka okuyun...
Yeniçerileri bir gecede kılıçtan geçirerek yok eden (http://www.aktolga.de/m41.pdf ) II.Mahmut’un temellerini attığı yeni tipten Devşirme Sistemiyle iki yüz yıldır ayakta kalmaya çalışıyor Türkiye... Nasıl ki daha önce Osmanlı Devleti Yeniçeri ve Devşirme sistemi sayesinde ayakta kalabildiyse, bu süreç, fetihçilik dönemi sona eripte artık ailelerinden zorla koparılan gayrımüslim çocuklarından oluşan Devşirme Sistemi işleyemez hale gelince II.Mahmut’tan itibaren Anadolu’dan devşirilen Müslüman çocuklarından oluşan yeni tipten devşirme sistemi sayesinde ayakta kalabildi. Genel olarak jöntürkler deniyordu onlara, sonra İttihatçılar, Kemalistler oldular, “asker-sivil aydın zümre” oldular; şimdilerde bir de bakıyoruz ki aynı sistemin bir de Fethullahçı kolu varmış!...
Türkiye, Osmanlı’dan bu yana kendi tarihsel gelişme diyalektiğine uygun bir şekilde zamana yayılarak gelişen bir burjuva devrimi sürecini yaşıyor demiştik... Biz, bu Devrimin Birinci Aşaması artık bitti, sıra yeni Türkiye’yi inşa aşamasına geldi falan derken bir de baktık antika Devlet yapısının sistemin derinlerine kök salmış bir kolu daha varmış, şimdi o da temizleniyor...
Osmanlı artığı eski Devlet yapısının tamamiyle parçalanarak yeni Türkiye’nin yeni devletini inşa sürecinde Devrimin İkinci Aşamasına girmeye çalıştığımız şu günlerde ne olup bittiğini daha iyi kavrayabilmek için iki yüz yıl öncesinden başlayarak bugüne nasıl geldik onu bir kere daha hatırlamakta yarar olacağını düşünüyorum...
NASIL UYUTULDUK, YA DA YENİ NÖRONAL AĞLAR NASIL DÖŞENDİ!...
Şimdiye kadar bize hep, „ilerici Padişah” II.Mahmut’un, 1826’da, “ilerici-devrimci” bir hamleyle Yeniçeriliği nasıl ortadan kaldırdığına dair hikâyeler anlatıldı! Osmanlı’nın bu „ileri görüşlü“ Sultan’ı, artık köhnemiş, çağ dışı haline gelmiş olan yeniçerilik sistemini bir gecede ortadan kaldırıyor, bütün bunların yerine yeni, „çağdaş-batılı-modern” bir ordu-bürokrasi ve Devlet yaratmak için kolları sıvıyordu!... II.Mahmut’la ve Tanzimat Fermanı’yla açılan bu yeni “batılılaşma-modernleşme” süreci, daha sonra 1856’da İslahat Fermanı’nı, 1876’da Birinci Meşrutiyet’i, 1908’de de “Jöntürk Devrimi”ni yaratmış, Kemalist “Cumhuriyet Devrimi”ne giden yolu açmıştı..Bu anlamda, Cumhuriyet-ve yeni Devlet, II.Mahmut’la birlikte başlayıp gelişen burjuva devrimi sürecinin zaferini temsil eden bir yeniden doğuştu!...
Hal böyle olunca tabi, bu yeni “Devlet kurucu Jakoben” burjuvalara-Kemalist ideolojiye karşı ortaya çıkan her türlü muhalefet de daha yolun başında bir “karşı devrim hareketi”-kıpırdanışı-başkaldırışı olarak damgalanmaktan kurtulamıyordu! 1920’lerin II.Grub’u bu mantıkla ezilmişti. 1925’de TCF bu mantıkla saf dışı bırakıldı. 1930’da Serbest Fırka deneyimi bu mantıkla ortadan kaldırıldı. Fakat, “halkın cahil” olmasından dolayı “karşı devrim” o kadar güçlü idi ki, gösterilen her türlü çabaya rağmen bunlar-“karşı devrimciler” 1950’de “Amerikan emperyalizminin de yardımıyla” iktidara geldiler!... Ama, II.Mahmut’ların-İttihatçılar’ın ve de Kemalizmin ilerici-devrimci ruhunu yok etmeye yetmedi güçleri!... 1960’da iktidarı ele alan “asker sivil aydın devrimciler” “karşı devrimi” geriletmeyi başardılar!...
Sonrası malum: Önce, “27 Mayıs’ın getirdiği demokratik özgürlükler ortamında” “cahil, gerici halka” karşı bir yedek güç olarak Kemalist kökenli-kendine özgü bir “sol hareket” geliştirildi ülkede... Açılan bu yolda, kendisine Bursa Nutkunu rehber edinen yeni tipten İttihatçı-“solcu” bir “gençlik hareketi” çıktı ortaya, sonra da yeni darbeler... Kısacası, bugünlere gelişimiz kolay olmadı...
Bugün Türkiye toplumu kendi tarihiyle bir hesaplaşma içinde. Tarihsel oluşum sürecinde kaybettiği-aslında zorla elinden alınan-kimliğini arıyor! Onun, bugünün içinden çıkıp geldiği dünü kavramaya çalışmasının nedeni bu. Bugün nerede durduğuna bakarak dünkü köklerini arıyor halklımız...
YALAN, YALAN HEPSİ YALAN!...
Evet, hepsi yalan, hepsi birer toplum mühendisliği harikası bunların! Ne II.Mahmut “gericiliğe karşı savaş açmış”-Osmanlı’da kapitalizmin gelişme yollarının açılması için düğmeye basmış bir “devrimcidir”, ne de, İttihatçılardan Kemalizme uzanan yol “Jakoben bir burjuva devrimciliğinin” yoludur! Evet, II.Mahmut 1826’ da “yeniçerileri ortadan kaldırmıştır”, bu doğru; ama bunu yaparken onun amacı burjuva devriminin yolunu açmak falan değildir! O sadece, devletin yarattığı biyolojik robotların (devşirmelerin) belirli bir insanlaşma süreci sonucunda artık robot-insanlar olmaktan çıkarak Devletin varlığını tehdit eden bir “eşkiya örgütü” haline gelmesine tepki duyuyordu. Onun, eski tipten devşirmeciliğin ürünü olan yeniçeriliği ortadan kaldırmasının nedeni budur. Yeniçerilerin de içinden çıkıp geldiği “Devşirme Sistemi”, on altıncı yy’dan beri artık fetihçilik dönemi sona erdiği için zaten fiilen ortadan kalkmış, eskinin yeniçerileri artık sıradan Osmanlı insanları haline dönüşmeye başlamışlardı. II.Mahmut, “batılılaşma” konseptiyle, Müslüman çocuklardan oluşan yeni tipten bir devşirme sistemi oluşturarak, “modern” devşirmeler yaratıp bunlarla Devleti ayakta tutmaya-onu “kurtarmaya” çalışıyordu! Olayın özü bundan ibarettir!..
“DEVŞİRME SİSTEMİ” NEDİR..
Önce şu “Devşirme Sistemi” nedir onu bir görelim:
Onyedinci yy’a kadar 300 sene boyunca, Osmanlı hükümeti Hristiyan teb’anın 10-15 yaş arası yetenekli çocuklarını ailelerinden alarak eğitiyor, her bir öğrencinin kapasitesine göre, onları en alt seviyeden en üst seviyeye kadar kamu hizmetine yerleştiriyordu. Buna, askere alma işi çeşitli vilayetler arasında sırayla gerçekleştirildiği için, ‘rotasyon’ anlamına gelen “devşirme” adı veriliyordu. Ailelerinden koparılan çocuklar, önce, kırsal bölgede tarımsal faaliyette bulunan Müslüman ailelerin yanına verilirdi. Bundan amaç, burada kaldıkları süre içinde çocukların yerli kültürle temasa gelmelerini sağlamaktı. Bunu, onların zihinlerini yeni yaşam bilgileriyle-kültür- donatarak onları tıpkı bir robot gibi yeniden programlamak şeklinde de ifade edebiliriz.
Osmanlı’nın Devlet olmaya başladığı daha o ilk dönemden itibaren uygulamaya koyduğu bu sistemin başlıca iki nedeni vardır. Bunlardan birincisini ünlü tarihçi Toynbee’den dinleyelim:
“Bozkırda bir kır adamı olarak yaşamak, hayli beceri ister.. Bu, düşman bir tabii çevre ile sürekli harp halidir ve tıpkı düşman bir insanla savaşırken gereken alışkanlıkları ve halet-i ruhiyeyi ister. Göçerler için sosyal birlik ve dayanışma, varolmanın vazgeçilmez bir şartıdır ve bu şart, bozkırların yetersiz ve çabucak bitiveren otlarından kendi yiyeceklerini temin ettikleri sürece, toplumun geçimini sağlayan ehli hayvanları da içine almaktadır. Lidere itaat, birbirine sadakat ve hayvanlarla ilgilenmek, çetin hayat şartlarının bir göçer topluluğundan istediği üç temel özelliktir.
Hayvan yetiştirmek ve onlarla ilgilenmek, göçer mesleği olmakla birlikte, onların asıl becerisi, bazı hayvanları, topluluk ve sürülerine göz kulak olma konusunda kendilerine yardımcı-askeri deyimle astsubay- olarak yetiştirmekte ortaya çıkar. Bineklerinin (at veya deve) ve köpeklerinin eğitimi, işlerinin önemli bir parçasıdır.
Göçerler bozkırlardan yerleşik bölgelere atıldıkları zaman, ya almak, ya da ölmek zorundadırlar. Buraları aldıkları zaman ise, insanlara sürü muamelesi yaparlar ve aralarından seçtikleri bir azınlığı çoban köpekleri niyetine eğitirler. Sürüler, değerli canlı emtiadır. Emtia oldukları için esir sınıfına sokulurlar; değerli oldukları için de kendilerine bebek gibi dikkatle bakılır. Bu yüzden çoban, çoban köpeğinin yardımına muhtaçtır. Fakat çoban köpeği, eğitilmediği taktirde çobanın işine yaramayacaktır. Çoban köpeğinin yardımı o kadar önemlidir ki, onu en etkili bir seviyede kullanılır hale getirmek için hiçbir emek esirgenmez.
Osmanlının insan “çoban köpekleri”, kamu hizmeti için eğitmek üzere devşirdikleri Hristiyan teb’anın çocuklarıydı. Eğitim çetin, yoğun rekabetçi ve seçici, daha ileri sınıflara hak kazanan çocuklar için ise kapsamlı idi. İleri sınıflardaki eğitim, Fars ve Arap edebiyatını da içine alıyordu.. Çocuklara Müslüman olmaları için baskı yapılmazdı; zaten buna lüzum da yoktu. Sonunda hepsi de Müslüman oluyordu. Aileleriyle irtibatları kesildikten sonra katıldıkları kamu kurumunun onlar üzerindeki etkisi karşı konulamaz seviyedeydi.
Devşirilen öğrencilerin en az zeki olanları saray bahçıvanı yahut denizci yapılıyor, bunların bir üst zekâ seviyesindekiler yeniçeri (üniformalı ve tüfekli, seçkin bir piyade sınıfı), daha yüksek seviyedekiler tımarlı sipahi oluyor; en zeki olanlar ise İmparatorluğun idari kademelerinde görev almak üzere ayrılıyor ve sonunda vilayetlere vali yahut Padişahın Divanına üye, ya da Divan Başkanı, yani Sadrazam olabiliyorlardı.
Böylece devşirmeler, bahçıvanlıktan Sadrazamlığa kadar değişen çok farklı mesleklere sahip olabiliyorlardı. Aldıkları ödüller de rütbe, güç ve para olarak, buna paralel şekilde birbirinden çok farklıydı. Başarının anahtarı yetenek ve gönüllülüktü; ailelerin sosyal durumu hiçbir anlam ifade etmiyordu. Onlar devşirilirken aileleriyle bütün bağları kesilmiş ve hepsine tek bir hukuki statü verilmişti. Sadrazamdan bahçıvana kadar hepsi Sultanın kuluydu ve tam bir teslimiyetle ona itaat etmeleri bekleniyordu. İhmal, tıpkı bir bahçıvan gibi, Sadrazamın da kellesine mal olabilirdi”[1].
Burada söylenilmek istenilen şeyin özü şudur:İnsanların düşüncelerini-kafa yapılarını-bilinçlerini belirleyen onların dış dünyayla-çevreyle ilişkileridir-etkileşmeleridir-Bunun temeli ise üretim faaliyetidir. Çünkü, insan toplumsal bir varlıktır, yani, toplumsal olarak kendini üretirken varolur. Barbarlığın orta aşamasından sınıflı topluma geçen Osmanlı fetih yoluyla elde ettiği toprakları ve insanları yöneterek devlet haline gelme zorunluğuyla karşı karşıya geldiği zaman, o ana kadarki bilinci, bilgi temeli ne ise bunlardan yararlanarak yola devam edecektir. Önünde başka yol yoktur. Asırlardır çobanlık yaparak varolan, kendini üreten bu insanlar için, o zaman, Devlet de daha büyük bir aşiretten başka birşey değildir! Devletin yönetimi altındaki teb’a bir tür “sürü” (reaya), Devletin “asıl kurucu sahipleri” olarak kendileri de “çobandılar”. Nasıl ki bir sürüyü yönetmek için çobanın bir çoban köpeğine ihtiyacı oluyorsa, Devletin de bu yeni tipte sürüyü yönetmek için insan çoban köpeklerine ihtiyacı olacaktı. Peki kim olacaktı bu çoban köpekleri? Nerden bulacaktı Devlet bu özel tipte köpekleri? İşte, Osmanlı Devşirme Sistemi bu soruya verilecek cevabın ürünü oldu. Aslında Osmanlıdan çok daha önceleri, ta İspartalılar’dan bu yana uygulanan bir sistemdi bu. Çocukları ailelerinden koparıp onları yeniden eğiterek bir tür robot askerler elde etmekti bu sistemin özü..
“Devşirme Sistemi”nin, bilinç altında yatan ikinci gerekçesi ise, Devletleşme süreciyle birlikte, Devlet kurucu aşiret toplumunun sınıflara ayrışması oldu. Aşiret şefinin etrafında toplanan ve artık Yönetici Devlet Sınıfı olarak şekillenmeye başlayan egemen unsurun, eşit koşullara sahip oldukları diğer aşiret üyelerini saf dışı bırakabilmek için onların dışında bir bürokrasiye ve kolluk kuvvetine ihtiyacı vardı[2].
OSMANLININ “BATICILIĞI” NEDEN YENİ TİPTEN BİR DEVŞİRME SİSTEMİDİR... (2)
[1] Osmanlı İmparatorluğunun Dünya Tarihindeki Yeri, Arnold Toynbee. s.33 (Osmanlı ve Dünya, Kemal Karpad, Ufuk Kitap)
[2]Bu konuyu “Bilişsel Tarih ve Toplum Bilimleri’nin Esasları”nda bütün ayrıntılarıyla ele aldık isteyen bakabilir. www.aktolga.de 5.Çalışma..
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları




























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023