Münir AKTOLGA
-Bu yazı şu an yayına hazırlanmakta olan “Nereden Başlamıştık, Nereye gidiyoruz -68 den bu yana ideolojik, teorik bir arkeoloji çalışması- başlıklı “Hatıralar”dan... Yayıncının izniyle Oktay Etiman’ın anısına yayınlıyorum...
Yıl 1972... Mahirler cezaevinden kaçmış, onlarla buluşup tartışıyoruz... Ben Mahir’e, hep birlikte yurtdışına çıkarak tartışmaları orada daha güvenli bir ortamda sürdürmeyi öneriyorum, ama Mahir bunu reddediyor ve sonuç olarak Mahirler’le ayrılıyoruz. Peki daha sonra biz ne mi yaptık? Ne yapabilirdik ki, her tarafta fellik fellik arandığımız, sokağa bile çıkamadığımız bir ortamda ne yapabilirdik?..
Bir ara, Yusuf Küpeli’yle birlikte Hisar’da Tunceli’li bir arkadaşın -İsmail’in- evinde kalırken yanımıza M.Ulusoy geldi. Yanında da Galip adında birlikte çalıştıkları arkadaş vardı... Oturduk onlarla konuştuk uzun uzun. Onlar da bizimle aynı görüşte idiler. Ama Galip çok daha ileri giderek içinde bulunduğumuz hareketin tamamen bir “provokasyon” ortamı yarattığından yola çıkıyor, adeta bir makineli tüfek gibi ağzını açıp gözünü yumarak kıyasıya eleştiriyordu! Daha çok Doktor’dan falan etkilenen görüşlere sahipti. Sanıyorum birkaç gün hiç uyumadan, sigara ve çayla doping yaparak bitkin hale gelene kadar konuştuk durduk! Öyle ki, sonunda artık neredeyse herkes birbirinden şüphelenir hale gelmişti!.. Neyse, sonra onlar gittiler. Ama özellikle Yusuf bu konuşmalardan çok etkilenmişti. Zaten onun daha sonra Kontrgerilla’da, “nasıl olsa her şey provokasyon, her şey kontrol altında” diye düşünerek, hiç işkence falan görmeden aklına gelenleri bir hikaye gibi anlatmasının nedeni bu olmuştur... Çünkü Yusuf, Mustafa’yla Galip gittikten sonra herkesten-her şeyden şüphelenen bir ruh hali içine girmiş, böylece artık birlikte kalmaktan bile vazgeçerek tek başına başka bir yerde kalmaya karar vermişti...
Ya ben mi ne düşünüyordum? Böyle bir ortamda artık yapacak hiçbir şey kalmıyordu. Mümkün olduğu kadar kısa zamanda yurtdışına çıkmaktan başka çıkış yolu görünmüyordu. Yolun sonuna gelmiştik artık. Bunu görememek için ya kör olmak gerekirdi, ya da ne bileyim, başka bir güvencenin falan olması lazımdı. Yusuf, “ben henüz karar vermedim, sen ne istersen yap” diyerek başka bir evde kalmaya başlayınca biz de, o ara birlikte kalmaya başladığımız Oktay Etiman’la birlikte yurtdışına çıkış konusunu gündeme alarak bu konuda araştırmaya başladık...
Tamam, yurtdışına çıkmaya karar vermiştik, ama nasıl yapacaktık bu işi?..
Daha önce olsa sorun değildi. Bizimle birlikte olan asker arkadaşların yönetiminde helikopterden bota kadar bir sürü olanak vardı. Biner birine, gider istediğimiz yere iltica edebilirdik. Ama şimdi Mahirler’le ayrılıktan sonra o da mümkün değildi; çünkü artık bizimle beraber olan “asker arkadaş” falan da yoktu ortada!.. Onlarla bizim ilişkimiz kalmamıştı... Tek çıkış yolu Istıranca’lara dalıp, yürüyerek Bulgaristan sınırına kadar gitmek, oradan sınırı geçerek iltica talebinde bulunmaktı!..
Vara vara vardığımız yeri görüyor musunuz!.. Türkiye’de devrim yaparak Türkiye’yi kurtarmak bir yana, dünyayı kurtarmak için yola çıkmışken artık kendi ülkemizde saklanacak bir yer bile bulamaz hale gelmiştik. Bir kısmımız için son durak Kızıldere’ye çıkarken, bizim için de istikamet Istırancalar’ı gösteriyordu!..
İşin traji komik yanı ne biliyor musunuz; bütün bu yaşanılanlar gerçekken, aradan neredeyse elli yıla yakın bir süre geçmesine rağmen halâ o dönemin ve yaşanılanların yüceltilerek bunlardan bugüne ilişkin tabular yaratılmaya çalışılması!.. Yok kardeşim işte, ortada öyle kutsal bir olay falan yok! Bizim hepimiz üniversitede öğrenciydik sonunda!.. 1950 lerle birlikte başlayan sürecin 27 Mayıs darbesiyle kesintiye uğratılmasından sonra tekrar sivil bir yönetime geçilince, bunun etkisinin kalıcı olamayacağını, ülkeyi aşağıdan yukarıya doğru gelen o dip dalgasının kuşatacağını farkeden Beyaztürk Devlet sınıfı güçleri, 150 yıldan bu yana tesis etmeye çalıştıkları hegemonyanın tehlike altında olduğunu gördükleri için, “Devlet’i kurtarmak” yolunda “çağa uygun” yeni tipten bir “solcu” Jöntürk kuşağı yaratmaya çalışmışlardı o kadar!..
Bakmayın siz sonra onların bizleri kırıp döktüğüne!..
Onlar Devlet’ti, “hem döverler, hem de severlerdi”, bunlar işin özünü değiştirmiyor!.. Döverken bile onların derdi, şişeden çıkarılan bu gücün kendi kontrolleri altında kalmasıydı... Düşünün, o dönemde eğer bizim gibi kontrol dışına çıkan “ayrık otları” olmasaydı, kendine hangi sıfatı layık görürse görsün “sol” hareket onların çizdiği genel siyaset tablosunun dışına taşmasaydı neler olurdu (yani bizler oyun bozanlık etmeseydik neler olurdu!!)? Bir Avcıoğlu, M. Belli, hatta Doktor bile boşuna çırpınıp durmamışlardı!.. Onların istediği, Kemalizmle sosyalizm arasında bir yerde duran, sonra da Sovyetler’in kuyruğuna takılarak “kapitalist olmayan yoldan” sosyalizme doğru ilerleyen Baas tipi “sol” bir iktidardı... O kadar!.. Bu nedenle, eğer ortada bizlere ilişkin bir “kahramanlıktan” söz edilecekse, bunun bu oyunu bozan bizim gibi birkaç “maceracıya” yönelik olması gerekir!.. Yoksa öyle iktidara yönelik bir “işçi sınıfı hareketi” falan söz konusu değildi!.. İktidara yönelik bizim dışımızda cuntacı bir hareket vardı ve bizler de gidip, hedefe doğru yürüyen bu trenin raylarına kendimizi atarak onun raydan çıkmasına katkıda bulunmuştuk!!.. Eh, bu da az “kahramanlık” gerektiren bir şey olmasa gerek!..
Yurtdışına çıkma ve yakalanma konusuna dönüyoruz: 24.03.1972...
Ertesi gün yola çıkacağız, kararı verdik. Ama o gün, ne oldu hatırlamıyorum, kaldığımız yer artık güvenli değil gerekçesiyle bizimle ilişki kuran arkadaş -“Terzi” diyorduk, adını unuttum- Oktay Etiman’la ikimizi bir dişçinin muayenehanesine götürdü. Orada çalışan çocuk bizim sempatizanmış!.. Sonra öğrendik ki, zaten dişçinin kendisi de sahte dişçiymiş!.. Neyse, o gece orada kaldık. Gene konuştuk falan, derken sabahı bulduk. Ve yola çıkmadan önce biraz uyuyalım diyerek Oktay’la ikimiz, birimiz bir odaya diğeri de öteki odaya çekildik...
Üzerimizde silah da vardı tabi. Ben yatarken silahı belimden çıkararak, yatağın altına doğru koymuştum. Sonra uyumuşum ki, birden “kıpırdama, kıpırdama” diye bir sesle ve gürültüyle uyandım! Ve daha ne olduğunu anlamadan, elinde makineli tüfek olan birisi kolumdan tuttu kaldırdı, arkamdan bir tekme vurarak beni duvara yasladı!.. Baskın olmuştu ve yakalanmıştık!..
Kaldığımız yeri nasıl tesbit etmişlerdi bunu kesin olarak bilmek mümkün olmadı tabi; ama nedense o “dişçiyi” ve dişçi yamağı sempatizanı o günden sonra artık hiç görmedik! Mahkemeye falan bile çıkarılmadılar!.. Ne olacaktı ki, öyle olmasa başka türlü olacaktı, gerisi teferruattı; bu nedenle, daha sonra bunun üzerinde bile durmadık!.. Sanki yakalanmasak Istırancalar’ı aşarak Bulgaristan sınırına varabilecek miydik ki?..
[Aradan yıllar geçtikten sonra bir gün beni yakalayan polisin bir tanıdığı anneme polisin ağzından olayı şöyle anlatmış. “O an gözlerinde o kadar masum bir bakış vardı ki, ateş edemedim! Yoksa en küçük bir harekette vur emri verilmişti”!.. Annemin o tanıdığı kimdi, neydi, annem onu nereden tanımıştı bunları bilmiyorum. Annem sağ iken sormadım bile... Ama böyle de bir hikayesi vardı yakalanışımızın... Zaten benim hayat çizgim hep o filmlerdeki “kahramana” benziyor; hani o içerde bomba patlamadan önce son anda pencereden dışarı atlayarak kurtulan filmin kahramanına!.. Daha sonra anlatacağım olayları da düşününce ben kendim bile buna inanmaya başladım desem yalan olmaz!.. 2010 yılında kanser teşhisi olayında da böyle olmamış mıydı! O da gene tesadüfen, son anda, daha yayılmadan teşhis edilmemiş miydi!!..]
Hemen gözlerimizi bağlayarak bizi -Oktay Etiman’la ikimizi- bir askeri arabaya bindirdiler ve sanıyorum -daha sonra öğrenmiştim- önce Harbiye’ye götürerek orada ayrı ayrı hücrelere kapadılar. Aslında artık ne ben Oktay’dan haber alabiliyordum, ne de o benden...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023