Murat Sevinç
Muhterem yönetenlerimiz, saygıdeğer siyasetçilerimiz.
Yurttaş muamelesi görmediğinin farkında, ayrıca özel durumu gereğince yurttaşlık haklarının bir kısmı halihazırda elinden alınmış biri sıfatıyla, içtenlikli bir ricam var sizden.
Eğer çokça külfet olmayacaksa, yorulmayacaksanız, zamanınız varsa; bir fırsat bulduğunuzda, milletin temsilcilerinin toplanma ve müzakere yeri olan parlamentoda bir araya gelip son derece gerekli olduğunu düşündüğüm bir yasa çıkarmanızı talep ediyorum.
Konusu çok basit ve anlaşılır: Siyasetin ne olduğuna ve hangi gün, saat ve konularda siyaset yapılabileceğine dair talimatları içeren bir yasa!
Malumunuz, devlet dairelerinde, koridorlara asılmış ve acil durumlarda nasıl davranılması gerektiğini anlatan, ne yazık ki yanından yürünüp geçilirken hiç kimsenin dikkatini çekmeyen talimat çerçeveleri bulunur.
İşte onlar gibi, resmi bir siyaset tanımı benimsemeli devletimiz. Evet, bu konudaki kafa karışıklıklarını giderecek, siyasetin ne olduğuna ve olmadığına dair, şöyle doğru düzgün, açık, anlaşılır, yurttaşı tereddütte bırakmayacak bir tanım.
Çağlar boyu siyaset sözcüğüne yüklenmiş muhtelif anlamlar üzerinde durmaya, kütüphanelerce dolusu kaynak arasında boğulmaya gerek yok. Sayısal çoğunluk nedeniyle iktidar bloğunun kabul ettiği metin yasalaşacağına göre, yandaş akademi ve basının konu üzerinde mutabakat sağlaması yeterli olur.
Yandaş kanallarda birkaç günlük ‘beyin fırtınası’ ve ardından siyasi cepheden gelecek ‘çatlasanız da patlasınız da bu siyaset tanımı kanunlaşacak’ açıklaması, zaman israfını engelleyecektir. Belirlenecek yeni siyaset tanımı için bir ikna sürecine gerek olacağını sanmıyorum.
AKP ve MHP ‘tamam’ der; Vatan Partisi, en doğru anti-emperyalist tanımın bu olduğunu duyurur; Türkiye Barolar Birliği başkanı, dünya çapında bir siyaset tanımına kavuştuğumuzu müjdeler; özgür basın, hemen ertesi gün aynı manşetlerle çıkar; CHP, Saadet Partisi ve İyi Parti, ‘doğrusu bazı sıkıntılar varsa da, milli birlik ve beraberliğe çok ihtiyacımız olan şu günlerde’ bu resmi siyaset tanımını ‘şimdilik’ benimsediklerini ve eski siyaset tanımlarında ısrar etmenin yararı olmayacağını, ancak en kısa zamanda ‘güçlendirilmiş siyasete’ geçilmesi gerektiğini açıklar; HDP ne söylerse söylesin ‘milli menfaatler gereğince’ zaten bölücülükle itham edilir; Türkiye ortalama akademisi konudan üç beş ay sonra haberdar olup pek dert etmez ve akademik üretimi sürdürür; konu hakkında görüş belirten üç beş anayasacı/hukukçu da, yasayı ‘kanunların asliliği ve genelliği prensipleri’ ile ‘maddi ve şekli kanun ayrımı’ bağlamında tartışan yazılar kaleme alır…
Hal böyleyken, ‘resmi siyaset tanımının’ herhangi bir aksilikle karşılaşmadan, ‘tartışılan-konuşulan-müzakere edilen yer’ anlamına gelen parlamentoda kabul edileceği kanısındayım.
Kuşkusuz yalnızca kuru bir tanımla yetinmemeli bu yasada. Tanıma uygun siyasetin, hangi durumlarda, kimler tarafından ve ne kadar sürelerle yapılacağı da hükme bağlanmalı. Öyle ya, bir yurttaş, yasaya uygun ‘doğru’ siyaset yapabilir ancak zamanı yanlış seçip süreyi hatalı ayarlayabilir.
Ya da örneğin bir yurttaş; bir tren kazası gerçekleştiğinde, kazanın gerekçelerini sorgulayabilir ve siyasal-bürokratik sorumlu arayabilir. Örneğin bir kadın, ‘kadın cinayetleri politiktir’ şeklinde son derece yanlış bir muhakeme yürütebilir ki, sıklıkla tanık oluyoruz böylesi hatalara. Örneğin bir diğer yurttaş, deprem olduğunda ve insanlar göçük altında kaldığında, devletin görevlerini dillendirebilir. Devletin, bir deprem ülkesinde alması gereken önlemleri hatırlatmak isteyebilir. Ha keza, bir başka yurttaş ödediği vergilerin nerelere harcandığını sorgulayabilir. Şeffaflık ve söz hakkı talep edebilir. Hatta Müslüman bir yurttaş, haddini aşarak, ‘iman, tedbir alınmasına engel midir?’ sorusunu akıl edebilir, birden bire.
Bir insan, vefat edenler için derin üzüntü hissedip, bir yandan onlar için çaba harcayıp diğer yandan yurttaşlık haklarının peşine düşebilir. Mümkündür ve olması gereken budur. Ancak bazı rejimlerde olmaz, olmamalıdır!
Yeni Türkiye’nin inşa edilmeye çalışılan ve hayli yol alınan siyasal rejiminde bu sorgulamalara yer yok kuşkusuz. Ola ki birileri, en temel yurttaşlık haklarını kullanmak cüretini gösterir ve devletle arasındaki ‘vergi’ bağını hatırlatmak isterse; acilen dört koldan bastırılmalı, sindirilmeli ve haddi bildirilmelidir.
Ezcümle,
başta yönetenler olmak üzere sayın siyasetçilerden; siyasetin ne olduğuna, nasıl anlaşılması gerektiğine ve sıradan yurttaşın hangi gün, saat ve konularda siyaset ile ilgilenebileceğine, siyasi içerikli değerlendirmeler yapabileceğine dair talimatları içeren bir yasa çıkarılmasını rica ediyorum.
Eğer çıkarılırsa, haddini aşan yurttaş tipiyle tek tek uğraşıp bastırmak gerekmeyecek, arzu edilen nizamın tesis edilmesi kolaylaşacak; insanların olur olmaz siyaset yapması, siyasi içerikli görüş belirtmesi gibi milli birliğe yönelik tehditlerin önüne geçilmiş olacaktır.
Başta ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ olmak üzere ‘klasik demokratik yurttaş hakları’ adı verilen ‘Batı kaynaklı’ zararlı akımları bertaraf etmek, toplumda konuya dair zaman zaman uç veren kafa karışıklıklarını engellemek, ahaliyi adam akıllı denetlemek ve yurttaşın olur olmaz zamanlarda ileri geri görüş açıklamasının, idareye soru yöneltmesinin bölücü etkilerinden ‘kanun marifetiyle’ korunmak, ancak bu yolla mümkün olabilir!
Video ders önerisi: Ohannes Kılıçdağı, içinde Müslüman olmayan yurttaşların yer aldığı belli başlı tarihsel konuları anlattığı videolar çekiyormuş. Hepsini seyretmenizi öneririm. Osmanlı’da Müslüman olmayanların askerliği konusunu işlediği konuşmasını buraya bırakıyorum.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025
9.09.2025