Mustafa PAÇAL
Ahmet Altan (15 Temmuz darbesi) öncesi katıldığı bir televizyon programında sarf ettiği ifadeleri nedeniyle 5 yıla yakın bir süre öncesi gözaltına alındı.
Bu ifadelerin ne anlama geldiğini soruşturan savcı, hukuk ve yargılama tarihinde belki ilk kez kullanılan saçma ve hukuksal karşılığı olmayan bir tabiri kullanarak “subliminal” darbe desteği diye bir kavram icat etti.
Mehmet Altan’ın ve sonra hemen akabinde Ahmet Altan’ın tutuklanmasına karar verdi.
Ahmet Altan avukatları tüm yargılama süresince bu hukuk dışı gerekçelerle yapılan tutuklamaya ve verilen cezalara itiraz ettiler.
Avukatlar, öncelikle yapılan itirazların ve önceliği nedeniyle verilen tutuklama kararının, Türk Ceza Yasası (TCK) açısından bile kabul edilemez olduğuna işaret etmiş olsa bile, mahkeme heyetleri tüm bu hukuki itirazları dikkate bile almadan hukuksuzluk yapmakta inatla direndi.
Birinci derece mahkemenin hukuk ve yasalar bakımında verdiği bu hukuksuz karara ilave olarak istinaf mahkemesi de aynı karara katılma yönünde karar verdi.
Halbuki, işin özü bir hukuksuzluk zinciri sadece buralarda kabul gören bir adaletsizlik nedeniyle dayatıldı.
Konu evrensel hukuk ve itiraz açısından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşınınca, mahkeme tüm savsaklama ve umursamaz tavırlarına rağmen bir karar vermek zorunda kaldı.
AİHM yaklaşık dört yıldan fazla bir zamandır Ahmet Altan dosyasına bakmıyordu.
Dosya bir yere gömülmüş ısrarla bekletiliyordu.
Bunun söylenen nedenlerinin başında AİHM’deki Türk yargıcın mahkeme başkanı ile olan özel ilişkisi geliyordu.
Ve Ahmet Altan dosyası, bu ve diğer nedenlerle ve TC devletinin de özel baskıları nedeniyle sürekli görüşülmesi erteleniyordu.
Çünkü dosya üzerinde yapılacak olan hukuki değerlendirmenin sonucu hak ihlali kararı olacağı Mehmet Altan davasında verilmiş olan karardan belliydi.
Nitekim de öyle oldu.
AİHM, Ahmet Altan için iddia edilen suçların nedenleri olmadığına karar vererek, Türkiye’yi ve yargısını AİHS 5. Ve 10. maddelerinden mahkum etti.
Ahmet Altan’nın avukatlarından Veysel Ok karar sonrası yaptığı açıklamada, “kararın eksik olduğunu AİHS 18. Maddesinin de kararda olması” gerektiğini savundu. Ok bu kararın “Ahmet Altan’ın tahliye ve beraatına yeterli bir karar olduğunu” belirtti.
AİHM verdiği bu karar sonucu Ahmet Altan tahliye edildi.
Yalnız bu sefer yargı AİHM kararını jet hızıyla uygulayarak hemen herkesi şaşırttı.
Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında aynı minvale de verilen AİHM kararları uygulanmaması ve ayrıca daha önce Mehmet Altan hakkında yine benzer AİHM kararına karşı üç ay süreyle direnerek, hak ihlali yapan yargı bu sefer bunları yapmadı.
Temennimiz bundan böyle hukuk ölçüleri içinde bir yargı tasarrufu görmeye devam ederiz.
Evet…
AİHM bu kararı vermekle dört yıl süreyle bakmadığı dosyanın sorumluluğundan kendini kurtaramaz.
Çünkü bu sorun Türkiye ile AB arasındaki sorunların yönetilmesi aracı olarak ta kullanıldı.
Öyle ki, AİHM’in arkasındaki siyasi güç Avrupa Birliği (AB), Türkiye ile çıkarına olan ekonomik ve siyasi ilişkileri, kendi değerlerinden daha fazla önemsiyor.
Ne anlamda önemsiyor?
Türkiye, Suriye göçmenlerini Avrupa’ya göndermesin ve bizde bunun parasal karşılığı neyse ödeyelim.
Öyle de oluyor zaten…
Türkiye, AB’ye tam üye olma statüsünden, Avrupa’nın kapısını göçmenlerden koruyan bekçi durumuna düşürülmüş durumda…
Artık AB belgelerinde bile Türkiye için “aday ülke” tanımı bile yapılmıyor.
Son 7 yıllık süre modern Türkiye tarihi bakımından olsun ve AB ile ilişkiler bakımından olsun, bize öğrettiği en acı gerçek kimseden bir medet ummadan kendi göbeğini kendin keseceksin oldu.
Ne AB, Avrupa Konseyi ve ne de uluslararası camia Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri ve sürdürülen işkenceye karşı ellerindeki yaptırım gücünü özellikle de ekonomik yaptırım gücünü kullanmadılar.
Yalnız küçük bir haklılık payları var.
Dışardan iktidara karşı bir olumsuz açıklama ve yaptırım kararı verildiğinde iktidara kol kanat geren bir muhalefet ve bir yerli ve milli muhabbetin hortlatılması caydırıcı görülmüş olabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2021
10.02.2021
13.01.2021
23.12.2020
7.02.2020
22.10.2020
12.10.2020
2.09.2020
26.08.2020
15.08.2020