Namık ÇINAR
Yargı yerlerine ve iddianamelere bu denli takılıp kalmayın, diye boşuna yazmıyor; boşuna söylemiyordum ben. Hukuka karşı olduğum için değil; tersine, hukukun içine başka şeylerin de katılarak yakasının bırakılmayacağına inandığım için, başımıza nelerin gelebileceğini az buçuk tahmin edebiliyordum.
Reformist iklimi siyasal zeminde yaratmak ve meşrulaştırmak varken, yüzyıllık askersel problemlerin çözümlerini mahkemelerdeki gidişatlara bırakmak, adeta oralardan çıkacak sonuçlara endekslemek, doğrusu korkutuyordu beni.
Ülkenin siyasal dönüşüm sorunlarını bozuk düzenin henüz giderilmemiş hukuk değerlerine havale etmenin yanlışlığı bir yana, meselelere yalnızca görülmekte olan davalar kadarlık bakmak, sanık avukatı ve yakınları ile darbeci zihniyet yanlısı medyanın ve “ancien regime” unsurlarının bilgi kirliliği üretmelerine hizmet edecek şekilde seyir etmiş, onların işine yaramıştır.
Köklü askerî reformların yapılabilmesi için sosyopolitik gerçekler apaçık ortada duruyor olmasına karşın, işin “sadece yargıya bırakılması” bu davaları siyasallaştırmış; ortamı, değişmezcilerle değişimcilerin mücadele alanına döndürmüştür.
Değişimciliğin ruhu siyasetin odağında tutulabilseydi, o vakit sözkonusu davalar, bu denli çekelenip hırpalanmazlar, böylesi bir mücadele alanının öznesine çevrilmezlerdi.
Çünkü değişimlerin olması için artık bu adamların mutlaka mahkûm olmaları, değişimlerin olmaması için de mutlaka beraat etmeleri gerekiyordu. Aklanırlarsa militarizm kazanacak, mahkûm olurlarsa militarizm kaybedecekti.
Hâlbuki bu bir ceza davasıydı. İş buralara gelmemeliydi. Benim söylemeye çalıştığım budur.
Mahkeme kararlarından sonra kimi demokratların dahi hissettikleri tatsızlığın, burukluğun sebebi kanımca burada yatmaktadır. Darbecilerin çevirdikleri dolaplar gün yüzüne çıkmasına ve gerçekler sübut bulmasına rağmen gene de bir tatminsizlik duyumsanıyorsa, bunu üreten şey, o suçlulukların“zorunlu” hâle gelmesi yüzündendir.
Bir başka yanılgı da, askerî meselelerin sivil akılla ele alınarak yorumlanmasından kaynaklanıyor. Medyada yazılıp konuşulanlara bakılırsa, darbe seminerinin tertibinde, özellikle emir alan- emir veren ilişkisindeki katılımcılar, adeta aniden gelişen, bir sürpriz sonucu ortaya çıkan, oldubittiye getirilmiş, tongaya düşürülmüş bir resmin içine yerleştirilmektedirler. Bir tek Çetin Doğan’ın ve birkaç kişinin darbeci, diğerlerinin ise demokrat oldukları ve sanki zorunlulukla hareket ettikleri izlenimi verilmektedir.
Oysa oradakilerin ve hattâ seminerde bulunmadıkları hâlde hüküm giyenlerin, ne yaptıklarının bilincinde oldukları, mütemadi bir suça iradeleriyle iştirak ettikleri fiili bir gerçekliktir.
Zira kum sandığı çalışmaları, plân tatbikatları, harp oyunları, seminerler çat kapı olmadıkları gibi, içeriklerindeki hazırlıklar bakımından aşağıdan yukarıya doğru plânlanarak ve test edilerek yapılagelen hiyerarşik süreçlerdir.
Nitekim 1. Ordu, 5-7 Mart 2003’teki seminerden 3,5- 4 ay önce, ast birliklerine darbe senaryosunu vererek, herkesin kendi sorumluluk sahasında neler yapacaklarını plânlamalarını, öngörülerini kendi içlerinde test ederek sonuçlandırmalarını ve (bütüncül plânın bir parçası olmak üzere) yukarıya göndermelerini emretmiştir. Böylece hazırlıklar aşağıdan yukarıya doğru yapılmak suretiyle, darbe plânının tümünün inşası bir hiyerarşi çerçevesinde kademe kademe gerçekleştirilmiştir.
Yoksa, ekleri bile binlerce sayfa tutan o çalışmalar, Selimiye Kışlası’nın bir odasına kapanan üç beş kişinin marifeti değildir. Falanca kentin filanca semtinden hangi adamların nasıl derdest edileceğini başka türlü nereden bileceklerdir?
İşte o seminer, alt seviyedekilerin kendi karargâhlarında aylar öncesinden plânlayıp test ederek sonuca bağladıkları hazırlıklarını, ordu seviyesinde biraraya gelerek birleştirip test etmeleri hadisesinden başka bir şey değildir. Eğer meseleye zamanın K.K.K. ve Genelkurmay başkanı da sıcak bakıyor olsalardı, çalışmalar muhtemelen o seviyelere de sirayet edecekti.
Seminerler, bir öğretmenin ders anlatmasına değil, öğrencilerin sözlüdeki gibi tahtaya kalkıp kendi hazırlıklarını anlatmalarına, proje ve tekliflerinin beğenilip kabul görmesini beklemelerine benzerler. O yüzden aslında bu toplantıyı, ast birliklerin ordu komutanına yaptıkları bir sunum şeklinde algılamak gerekir.
Kaldı ki biraraya gelen askerler, 1/25 bin ölçekli askerî haritalar yerine, üç beş bin sayfalık metinler üzerinde çalışıyorlarsa, orada zınk diye şöyle bir durmak lâzımdır. Böylesi durumlar, koskoca ordunun kodamanları için, askerlik dışı bir iş çevirmekte olduklarına işaret gibidir. Nasıl ki tüfeksiz bir er düşünülemezse, haritasız bir general ve kurmay da düşünülemez. Yapılan seminerin ölçekli haritalar üzerinde yürütülen bir muharebe şeklini içermediği ortadadır. Hâlbuki askerler, esas olarak sadece muharebe yapmak için vardırlar.
Kimilerinin seminere katılmadıkları hâlde neden ceza aldıklarını anlayamayanlar; Baba filmini seyrederlerken, adamları operasyon düzenledikleri sırada Corleone Ailesi vaftiz törenindeydi diye, onların masum olduklarına mı kanaat getirmişlerdi?
Ve bu halkı elli senedir soktuğu açıkça bilinen huyu kuruyası bir yılan türünün, yeni bir belâya ramak kala, bu sefer suçüstü yakalanıp başının ezilmesine, hiç bu kadar üzülür mü insan olan? Ayıptır yahu!
[email protected]
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016