Namık ÇINAR
İki gündür sosyal medyada linç ediliyorum.
Twitter hesabıma atılan twitlerin sayısı, herhâlde birkaç on bini aşmıştır.
Ne onlar öyle; nasıl küfürler, nasıl hakaretler?
Yenir yutulur cinsten değil!
Alışkın da değilim; o yüzden okumuyorum, okuyamıyorum.
Başı çeken tetikçiler de, AKP’nin bilinen haydut internet medyası.
Önce bu berikiler hedef gösteriyor; ne kadar serseri tayfası varsa, onlar da saldırıyorlar.
Korkulur ve her şey beklenir, bu ipten kazıktan kurtulmuş takımından.
Anlatayım:
Havalar ısındı ya; artık yavaş yavaş pencereleri açık bırakarak uyumaya başlamıştık.
Hoş, kapalı da olsa pek fark etmiyor ya!
Sabahın dört buçuğunda bangır bangır bir ses dolmasın mı odaya!
Sabah ezanı okunuyor, ama ne okunmak!
Caminin hoparlörü sonuna kadar açılmış, sanki bizim evin içinde okunuyor.
Aslında cami ile aramızda epeyi mesafe var ama; kaç desibelse, o ses yüksekliğini artık siz düşünün!
Müezzinin haykırışları kulaklarımızda patlıyor.
Zaten rahatsızlıklarım yüzünden kalbur gibi uykularım var ve zor uyuyorum; sıçrayarak uyandım.
Bu terane her gün böyle ve ben bıkmış usanmış vaziyetteyim.
O sinirle bir twit yazdım:
“Sabah 04.30 ve ben sıçrayarak uyanıyorum.
Çünkü ezan odamın ortasında okunuyor.
Bir din bu kadar vicdansız olamaz.
Dünya boşuna nefret etmiyor”
Sen misin bunları söyleyen, yakınan, rahatsızlık duyan, şikâyet eden?
Sen misin, AKP’nin sadece kendi yorumu kadar meşruiyet atfettiği Sünni İslâm anlayışı dışında kalan her türlü din ve vicdan özgürlüğünün adım adım daraltıldığı, uygarca yaşama iklimine oksijen yerine her geçen gün biraz daha zehir salındığı ve laik hayat tarzının giderek yok edildiği koşullara itirazı olan?
Al sana öyleyse, vahşi bir linç kampanyası!
İyi ama namaza kalkmak zorunda mıyım?
Neye inanıp nasıl ibadet edeceğimi siz mi belirleyeceksiniz?
Hepimiz bilmiyor muyuz, o hoparlör seslerinin neden sonuna kadar açıldığını?
Ya bizdensin ve bizim gibisin, ya da payına düşen azaptır; bunu mu demeye çalışıyorsunuz?
“Bir din bu kadar vicdansız olamaz” derken, vicdansızdır demiyorum ki!
Olamaz, vicdansızlık hiçbir dine yakışamaz, diyorum.
“Dünya boşuna nefret etmiyor” derken de, etmelidir demiş olmuyorum.
Bakın böyle yaparsanız, dünyanın nefretlerine, İslâmofobilerine fırsat tanımış oluyorsunuz, diyorum.
Yalan mı?
***
Din’e eleştirel bakmama da kızıyorlar.
Neden kızıyorsunuz ki?
Din, kurumsal bir yapı olarak, üç bin senede, iki bin senede veya bin dört yüz senede insanların inşa ettiği bir oluşum.
Eğri yanları da var, doğru yanları da.
İnsanların nesiller boyunca üst üste koyduklarının bir toplamı.
Kutsal olan, eleştirilmeyecek olan “Allah’ın kelâmı, vahiy, yani Kuran.”
Kuran, dinden, mezheplerden, süreçler boyunca kılıktan kılığa girmiş içtihatlardan bağımsız olarak var.
Siz daha bunun bile ayırtında değilseniz, ben ne diyeyim?
***
“Havalar düzeldi diye balkon kapısını açmıştım.
Civardaki büyük camide öğle ezanı okunmaya başladı.
Hemen koştum, kapıyı aceleyle kapadım.
Neden mi?
Çünkü hoparlörleri sonuna kadar açmışlar, ezanı yüz desibelin üzerinde avaz avaz kulakları tırmalayan şekilde okuyorlardı.
Balkon kapısını kapattığım hâlde, ezan sesi yine haddinden yüksek geliyordu…
Bendeniz bir Müslüman olarak ezanı çok seviyorum.
Lâkin ezan başkadır, hoparlör başkadır.
Camilerdeki hoparlör fetişizmi BEDEVİLİKTİR, İLKELLİKTİR.
Hele, sabah namazlarında hoparlörleri sonuna kadar açarak civarı zangır zangır titreterek ezan okumak, büyük bir yanlışlıktır.
Sesi bet olan ama kendilerini zamanın Bilâl’i sanan bazı kimselerin hoparlörleri sonuna kadar açarak ezan okumalarından şikâyetçiyim.
Kırsal kesim kültür ve zihniyetinin din işlerine burnunu sokmasından müştekiyim.
Ezan konusunda akustik ve estetik kurallarını ayaklar altına alanlardan hezar kere şikâyetçiyim.
Muhterem Diyanet İşleri Başkanlığı, HOPARLÖR TERÖRİZMİNİ önlemelidir.
Hoparlörleri sonuna kadar açıp avaz avaz bağırtmak FETİŞİZMDİR, GÜNAHTIR, AYIPTIR, MEDENİYETSİZLİKTİR, DENSİZLİKTİR.
Hoparlörlerin sonuna kadar açılmasına karşı çıkmak EZAN DÜŞMANLIĞI DEĞİLDİR.
Bu konuda hakkım varsa, ki vardır, haram olsun!”
Bunları ben demiyorum.
Bunları, dinî kesimin duayen yazarlarından Mehmet Şevket Eygi söylüyor.
***
Sadece o mu?
İlâhiyatçı yazar Dr. Hidayet Tuksal da:
“Ezanın, insanları rahatsız edecek şekilde icra edilmesi, ne olursa olsun doğru bir şey değildir.
Bu, İslâm adına da doğru değil!
Rahatsız olanlara ‘evinizi taşıyın’ ya da ‘faili meçhule kurban gidersiniz’ yönünde tehditler, BARBARLIKTIR.
Ben de bir dönem camiye yakın bir evde oturuyordum ve ezan dinlemek KORKUNÇ bir şey hâline geliyordu” diyor.
***
Yine bir başka İlâhiyatçı yazar olan İhsan Eliaçık:
“Kimsenin hoparlörlerin sesini sonuna kadar açıp ezan okumaya hakkı yoktur.
Yüksek sesle okunan ve insanı rahatsız eden, güzel şekilde okunmayan şey, ezan da olsa, GÜRÜLTÜDÜR.
Vatandaşların, ezanın okunuş şeklinden rahatsız olma hakkı vardır” şeklinde konuşuyor.
***
Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi ilâhiyat profesörü Mustafa Saim Yeprem ise, hoparlörden yüksek sesle okunan ezan konusunda şunları söylüyor:
“İnsanların çoğunun uyuyor olabileceği, hasta olabileceği veya toplantı esnasında olabileceği nedeniyle…yüksek sesli ezan…bazılarının hayatını olumsuz etkileyebilir.
İslâm’da dayatma yoktur!
Ezanın, her hal-u kârda kişiyi rahatsız etmeyecek ve gönle rahatlık, ferahlık verecek şekilde okunması lâzımdır.”
***
Star Gazetesi yazarı Cemal Aydın da, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e köşesinden seslenerek, “HOPARLÖR ZULMÜNÜ durdurun” diye çağrıda bulunuyor.
***
Esasen, Bakan Veysel Eroğlu da, 2010 tarihli Gürültü Paneli’inde yaptığı bir konuşmada, “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”ninAB mevzuatına uyumlu olarak çıkarıldığını söylemiş; ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, daha 2007 tarihli bir “Dış Genelge”yle, “hoparlörlerin ses düzeninin, ezanın çevrede duyulmasını sağlayacak, fakat yakın komşuları da rahatsız etmeyecek şekilde ayarlanması temin edilecektir” talimatını illere gönderdiğini de sözlerine eklemişti.
Ama bakın dinleyen var mı?
***
Şimdi bütün bunları ben söylesem, demek taşlanacağım.
Ayrıca, açıklamak zorunda değilim, ahlâksızlar sanmam ki utansınlar ama hadi söyleyeyim:
Eşimin rahatsızlığı nedeniyle son on günde birkaç geceyi ambulanslarla koşuşturduğumuz hastane acil servislerinde, sair zamanları da çeşitli tahlil ve doktor muayenelerinde geçirdik durduk.
Kendi sorunlarımdan geçtim, bir gram dalsın da uyuyabilsin diye günlerdir ve gecelerdir üzerine titriyorum.
Eğer ruhlarında erdem yoksa, insanlıktan nasibini almamış vicdansızlara, tanrının dahi yapabileceği bir şeyin olmadığı görülüyor.
Çünkü bunlar insan olamaz!
Hiçbir din böyle yaratıklar yetiştiremez!
***
Dün üşenmedim, sabah ezanının okunmasına beş dakika kala, saat 04.20 sularında, sözünü ettiğim camiye gittim.
Tam düşündüğüm gibi çıktı.
Kafamı uzatıp şöyle bir içeriye baktım; önlerindeki rahlelerde Kuran okuyan altı tane din görevlisi saydım; başka kimsecikler yoktu.
Avludaki banklardan birine oturup beklemeye başladım.
Önce yaşlı biri geldi.
Selâmlaşma vesilesiyle, din görevlisi olup olmadığını anlamaya çalıştım.
Sayılır, dedi.
Bu camiden emekli olmuş.
Sonra bir genç geldi.
Çevredeki fırın ya da pastane işçilerinden olabileceğini düşündüm.
Meğer polismiş ve burada görevliymiş.
Hemen ardından, bu sefer üniformalı bir polis daha geldi.
Abdest alıp içeri girdiler.
Sonra da sarıklı ve cübbeli uzun boylu, iri yarı bir adam zuhur etti, o da içeri girdi.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016