Namık ÇINAR
Çok açık oynuyor.
Hiç öyle kaypak kuypak bir tavrını da görmüyorum.
İhtiyaç bile duymuyor.
Bence asıl kaypak olan, -hadi şaşkınlığına vererek ondan önce mütereddit diyelim- art arda yediği yumruklarla abandone olmuş boksöre dönen devasa bir toplumsal kesim var ki, ne halt edeceğini henüz bilmiyor.
Bu denli cüretkârlıklar karşısında herkes çaresiz.
Sanki ilk kez başlarına gelmiş kadar da hazırlıksızlar.
Oysa koca bir yüzyılı darbelerle, müdahalelerle geçirdiler, ama hiçbir önlem alınmamış.
Ne kuralları var, ne işleyen kurumları, ne bir hukuk düzenleri.
Toplum, adeta tek tek yalnızlardan oluşmuş devasa bir güruhtan ibaret.
Sanki haybeye yaşamışlar, bunca zaman.
Eh, tepki görmedikçe, azıttıkça azıtıyor tabii seninkisi de.
En son, ülkenin iki asırlık umurunu elinin tersiyle itmeye müstahak bir muameleyle, Avrupa’ya postasını koyarak “sen yoluna ben yoluma” demeye kadar vardırdı işi.
Tepkiyi kim gösterecek?
Bir avuç aydınsa; onları birer birer avlayarak çerez niyetine yiyor zaten.
Atomize olmuş kitlenin korkarak sinmesini, daha da büyütüyor bu.
Ama ne olursa olsun, iş, gene de halkta bitiyor, bitecek.
Her şey teneffüs edilen iklime onun vereceği oksijene bağlı.
Şimdilik, güneşsiz bir orman gibi karbondioksit salıyor.
Bütün değerlerin çöktüğü, daha doğrusu değer olmadıklarının anlaşıldığı bir kâbustan terler içinde uyanmaktır, belki de bu yaşadıklarımız.
Belki de her şeyden önce bu gerekliydi, yalandan ve riyadan arınmak için.
Meselâ sol!
Hiç oldu mu acaba, Türkiye’de sol?
Marks’ın Kapital’ini, bitiremeyip yarım kaldığı kadarını olsun öğrenebildiler mi?
Tarihe damgasını vurmuş bir kapitalizm analizi olmanın ötesinde bir Kuran versiyonu gibi algılamayı, nasıl ki onu okumadılarsa bunu da okumayarak, aşabildiler mi?
Komünizmin Marks’ın icadı olmayıp, önerilerinin kolektivist yaşam biçimine yeni ve ilâve yorumlar getirerek güncellemek olduğunu acaba kavrayabildiler mi?
Bundan da geçtim; içine hiç konmayan tek şeyin et olduğu eften püften lahmacunculardaki gibi, faşizan milliyetçilikleri, mezhepçilikleri, Kemalizm’i vs. dürüm yapıp sol diye yuttururlarken, bari biraz da Marksizm sosu katsalar ya, denesi gülünç bir noktaya gelindiğini azıcık olsun fark ettiler mi?
Ya sağcılar?
Tarihin hangi evresinden ders aldılar da, arsız çıkarcılıklarından bi’gıdım ödün vererek refahı kitlelere de yaymayı denediler?
Esnaflık safhasının kasketi ters çevirip namaza durma kültüründen, Paris’in ve Londra’nın sükseli semtlerine uzanan bir değişime rağmen, hani nasıl burada Arap turistin arsızlığına tanık olununca hemen yüzler ekşir, oraların insanlarına da benzer görmemişlikleri sergilemek, bu defa bunlara düştü.
Ama emeğin pürmelâline geldi mi, dirhem empati kurmadılar.
Paylaştıkları tek şeyin öldükten sonraki “cennet vaadi” olduğuna bakılırsa, inanca dair sorunları olduğu da pek aşikâr sayılmaz mı?
Neyse…
Herkes birbirine numara yapıyorsa, demek ki bu topraklar hep birlikte oynanan bir orta oyunu sahnesidir.
Liberaller, onlar ne âlemdeler, peki?
Bazen öyle şeyler söylerler ki, şaşırtırlar sizi.
Konuşmalarına bakarsanız, çoğu zaman kim liberal kim değil, karıştırabilirsiniz.
Kriter şudur:
Zorba bir otokrata sempatiyle bakandan liberal olmaz!
Çünkü liberalizm, tercihler yapabilme özgürlüğüdür.
Bu da, kaçınılmaz bir şekilde çoğulculuğu gerektirir.
Dayatmanın olamayacağı, barınamayacağı tek alan liberal toplumdur.
Liberalizmi üstün kılan, üstün bir amaca hizmet etmeye müsait olmamasıdır.
Her türlü değerler hiyerarşisine engeldir.
Bir ahlâk değil, siyaset felsefesidir.
Eğer mutlaka bir benzetme yapacak olursak, “Maddi Hukuk” gibi değil, “Usul Hukuku” gibidir.
Esası değil, usulü gösterir.
Esas, yani neyin “en iyi” olduğu, özgür bireylerin ve grupların bileceği iştir.
Liberalizmin sol’la uyuşmayacağını düşünmek, özgürlükçü bir modelde emeğin hakkının gerçekleşemeyeceğini ileri sürmekle aynı şeydir.
Benzer şekilde, liberalizmi otomatikman sağ düşüncenin yanında görmek de, özgürlük fikrinin “vahiy” ve “monist egemenlik düzeni”yle çatışmayacağını iddia etmek kadar abuk bir anlayıştır.
Hülâsa, din gibi, milliyetçilik gibi, tek öndere biat gibi kolektivist kültürlerin galebe çaldığı koşullarda, birey özgürlüğüne dayanan liberal akıl, tabii ki tüm gümrahlığıyla yeşeremeyecek; var gibi görünenlerin bir bölümü de, karınlarını bu düzenden doyurmanın yollarına bakacaklardır.
Yani demem o ki, bu toplum boşuna dilsiz, kör ve sağır değildir.
Henüz aklın verisi olan çağdaş kurumlar ve örgütlenmelerle değil, kitleyi otomasyona sokmuş sembollerle, sloganlarla, ritüellerle hareket ediyor.
Her şeyi halâ din ile algılamak, belki de kitle olmanın, bir araya gelmenin henüz modası geçmemiş en eski, en esaslı yöntemi olduğu içindir.
Bu toplum henüz Montesquieu’nun değil, halâ vahyin yolundan gitmeye daha yatkın görünüyor.
Cinlerin yerini mikroskoptan sonra bakteriler alsa da, doktora gitmekle beraber, yatırlara bez bağlamaktan da geri kalmıyor.
Velhâsıl, şekil özü aşıyor.
Meselâ Erdoğan’ın, sarayında en özen gösterdiği sembollerden biri de, aslında sadece bir oturma aparatı olan şaşaalı koltuklarıdır.
Güç simgeleriyle nerede, nasıl ve kimlerin karşısına ne şekilde çıkacağını iyi biliyor.
Eskimiş yöntemler, ama olsun; halk da “taht”a pek teşne zaten; o bunun da bilincinde ve hiç sektirmiyor.
Çünkü camiye gittiğinde, doğrudan doğruya yere oturması, hiçbir gücü olmadığının ifadesidir. Tanrısı karşısındaki aczidir.
Ama oradan çıkınca, bunun kendisi bakımından camide kaldığını herkese göstermesi gerekiyor.
O altın varaklı koltuklar işte bu işe yarıyor.
Hepimizi hızla İslâm’a çağırıyor ve sürüklüyor.
Bunun için güç aldığı tek kaynak, kara kalabalıklar.
Eski talan dönemleri olsaydı, işe yarar mıydı, bilemem; ama bu çağda mümkün gözükmüyor.
Bütün bütçeyi kendi harcayınca, buraları zengin sandı.
Ne ki, toplum bunun bedelini ödeyerek öğrenecek.
Projesini koşar adım yürütmesi de güzel bir şey.
Sonunu göremeyeceğim diye ümitsizliğe kapılmaya mahal yok!
Bilal mahdumun meraklısı olduğu okçuluk sporundaki temren gibi, menzil-i maksuda erişmekte epeyi aceleci maşallah!
NAMIK ÇINAR / HABERDAR
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016