Neşe Düzel
“Bu bir siyasi operasyondur ve siyasi geleneğimize karşıdır. Bizim cevabımız da siyasi ve toplu olacak. BDP blok milletvekilleri olarak otuz beşimiz beraber hareket edeceğiz. Siyasi kriz de bu aşamada çıkacak.”
“Silahı tasfiye edeceğim derken siyaseti tasfiye eden bir süreç işletiliyor. Bu yolla siyaset de, silah da tasfiye edilemez. Bireyleri tasfiye edersin ama yerine daha radikal bir siyaset gelişir. Kürt siyaseti radikalleşir.”
“Dünya tarihinde görülmemiş bir şey. Bir hareketin on bin çalışanını hapse atıyorsun, bu hareket gene de siyasi varlık gösteriyor. Demek ki toplumsal bir hareket bu! İşte bu toplumsal hareketi tasfiye etmek mümkün değil!”
***
NEDEN GÜLTAN KIŞANAK
Türkiye, açlık grevleriyle içine girdiği korku tünelinden henüz çıkmıştı. Hapishanelerde on bine yakın insanın katıldığı açlık grevleri Öcalan’ın isteğiyle daha yeni bitmişti. Ve, Türkiye biraz rahat bir nefes almıştı ki... Başbakan bu sefer de BDP’lilerle ilgili dokunulmazlık tartışmasını başlattı. Başbakan, dokuzu BDP’li on milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve bu milletvekillerinin mahkemeye gönderilmesi için harekete geçti. Kısacası bu milletvekilleri için cezaevi yolunun önünü açtı. Peki, ne oldu da Başbakan birden bire BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmaya karar verdi? Türkiye’de siyaseti neden böylesine gerdi? Bu karar başka bir sürecin şantajı mı? BDP’li on milletvekili mahkûm olursa bunun siyasi sonuçları ne olacak? Türkiye’nin genel siyasetinde neler yaşanacak? Böyle bir mahkûmiyet hâlinde BDP ne yapacak? Güneydoğu’da Başbakan’ın dokunulmazlıkları kaldırma kararı nasıl karşılandı? PKK’lılarla kucaklaşma nasıl oldu? Orada neler yaşandı? BDP’li milletvekilleri, PKK’lılarla kucaklaştıkları için bir özeleştiri yapıyorlar mı? Kürt sorunu nereye doğru gidiyor? Bir kopuşa doğru mu yol alınıyor? Bütün bu soruları BDP’nin eş genel başkanı Gültan Kışanak’a sorduk, çarpıcı cevaplar aldık.
***
NEŞE DÜZEL- Açlık grevlerinin Öcalan’ın isteğiyle sona erdirilmesinden sonra siyasette bir yumuşama belirmişti. Şimdi birdenbire Başbakan, BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmaya karar verdi. Ne oldu arada?
GÜLTAN KIŞANAK- Ne olduğunu bilmiyoruz. Başbakan artık öngörülemez bir hâle geldi. Onun siyasetinin ne olduğunu, ne olacağını sadece biz değil AKP de kestiremiyor. En yakın çevresi bile Başbakan’ın bir saat sonra ne yapacağını, ne söyleyeceğini tahmin edemiyor. Bir başbakanın bu kadar öngörülemez olması ülke için büyük bir tehlike arz ediyor.
Başbakan neden siyaseti gerecek böyle bir karar aldı sizce?
Acaba Başbakan gerçekten bir karar aldı ve bu kararını kararlılıkla uygulayacak mı? Yoksa Başbakan tartışma yaratarak siyaseti bir süre bu konuyla gerecek ve sonra bu konudan vaz mı geçecek? Çünkü geçmişte bunu çok yaptı. Mesela idam tartışması... Bu kadar altı boş bir siyaseti Türkiye’nin gündeminde çok uzun süre tuttu ve siyaseti idam üzerinden iyice gerdi. Acaba gene aynı yolu mu izliyor?
Sizce hangisi?
Bunu tam bilemiyoruz ama şunu biliyoruz. Elindeki bütün kozları baskı unsuru olarak kullanma ve topluma, Kürt siyasetine ve bize böyle bir şantaj yapma tarzı var Başbakan’ın. Muhtemelen gene böyle bir yöntemle, dokunulmazlıklar konusunu gündeme taşıdı.
İmralı’yla ya da Kandil’le bizim bilmediğimiz gizli görüşmelerin olması ve o görüşmelerde herhangi bir aksaklığın ortaya çıkması üzerine böyle bir karar alınmış olabilir mi? Dokunulmazlıkların kaldırılması kararı bir şantaj olarak kullanılıyor olabilir mi?
Görüşme var mı, bu görüşmeyi kimler yapıyor, görüşme hangi aşamada kesinlikle bizim bir bilgimiz yok. Dokunulmazlık konusu bu yüzden bir şantaj olarak ortaya konuyor mu, konmuyor mu bilmiyoruz. Ama toplamında, Başbakan’ın söylemi ve bu politika, Kürt siyasetine ve bize karşı bir şantaj kokuyor. Gerekirse cezaevi tehdidiyle bizi etkisizleştirmeyi, devre dışı bırakmayı, bizi politika yapamaz hâle getirmeyi içeriyor.
Başbakan, “yargıya talimat verdik” diyebiliyor. İktidarla yargının ilişkilerinin ne olduğu da bilinmiyor. Bu şartlarda Başbakan’ın sizi mahkemeye göndermesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Başbakan, sürecin başından beri hukuka aykırı bir yol izliyor. Mesela, “Gerekli talimatı verdik” dediğinde, ortada fezleke falan yoktu. Savcılık soruşturmasını yürütmüş ve bizimle ilgili bir fezleke ortaya koymamıştı. Ama Başbakan bu sözleriyle, “talimat verdim, savcılık fezleke hazırlayacak” demek istedi. Yasaların kendisine verdiği yetkilerin de ötesinde yetkilere sahip olduğunu varsayan bir başbakan var ortada. Öyle ki, dokunulmazlık tartışmasını açarken de, “Fezlekeleri parti olarak konuşacağız, tartışacağız ve gerekeni yapacağız” dedi. Bu da hukuka aykırı çünkü Meclis İç Tüzüğü’nde, “Dokunulmazlıkla ilgili konular parti kararı olarak tartışılamaz. Milletvekilleri bu konuda bireysel iradeleriyle karar verirler” diyor.
Bu sürecin sonunda bir mahkûmiyet kararı çıkabileceğini düşünüyor musunuz?
Süreç bu mantıkla yönetilirse en nihayetinde bunun sonu cezaevidir, mahkûmiyettir! Çünkü en nihayetinde bu dokunulmazlık meselesi hiç de bazılarının dediği gibi sadece yargı yolunu açan bir durum olmayacak. Birçok deneyden yola çıkarak biliyoruz ki, bu iş cezaevine kadar gidecek.
Dokunulmazlıklar ne kadar zamanda kaldırılır?
Meclis komisyonlarını çalıştırma konusunda çoğunluk AKP’de olduğu için buna AKP karar verecek. İsterse, bu işi bir buçuk ayda tamamlar.
Dokunulmazlıkları kalkan milletvekilleri hemen cezaevine mi girerler?
Tabii. Dokunulmazlık kalkarsa, kaçınılmaz sonuç budur. Fezleke bizimle ilgili “yardım, yataklık” diyor. Biliyorsunuz Terörle Mücadele Yasası’nda “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyesi olmak gibi” bir kıstas var.
Anlamadım...
Bu madde insanın gözünün içine baka baka, “evet sen örgüt üyesi değilsin ama ben sana gene de örgüt üyesi cezası vereceğim” diyor ve cezayı veriyor. Bu kadar hukuk dışı olan bir yasa var ortada yani. Örgüt üyesi olmanın cezası 15-18 yıl ise örgüt üyesi gibi olmamanın cezası da sekiz-dokuz yıl. Yardım yataklığın cezasının da bundan pek bir farkı yok. Yargı, konu önünde geldiğinde hangi maddeyi işletecek bunu da bilemiyorsunuz. Kısacası bu ülkede hukuk da öngörülemiyor.
BDP’li 10 milletvekili mahkûm olursa bunun siyasi sonuçları ne olacak?
Bizim dokunulmazlıklarımızın kaldırılması Türkiye’ye bir şey kazandırmayacak. Tam tersine Türkiye’ye çok şey kaybettirebilir. Daha mahkûmiyete kalmadan büyük bir siyasi kriz yaratacak bu durum. Bakın... Meclis’te şu anda dokunulmazlıklarla ilgili 850 dosya var. Bunların 650’si bize ait, geri kalan 200’ü de diğer partilerin milletvekillerine ait. Hepsi de daha önce gelmiş olmalarına rağmen, bu fezlekelerin içinden sadece bizimkini seçip özel bir tutum almak tam bir siyasi operasyondur.
Böyle bir mahkûmiyet hâlinde partiniz ne yapacak?
Bizim fezlekeleri Meclis Genel Kurulu’na sevk etme kararlılığında olurlarsa... BDP blok milletvekilleri bu siyasi operasyona sessiz kalmazlar. Bu siyasi operasyona karşı 35 milletvekili bir bütün olarak başka bir siyasi tutum alırlar. Zaten siyasi kriz de bu aşamada çıkar.
Meclis’ten çekilmek gibi radikal kararlar var mı gündeminizde?
Bizim iki parametremiz var. Bu iki parametre, bizim nasıl hareket edeceğimizi değerlendirmek için yeterli. Birincisi, bu bir siyasi operasyondur. İkincisi, bu siyasi operasyon hepimize yapılmış bir operasyondur. Bizim de cevabımız siyasi olacak ve toplu olacak! Türkiye’nin demokrat kamuoyu ve AKP’de kendisini demokrat olarak tanımlayan Kürt, Türk herkes bu iki parametre üzerinden bu konuyu tartışmalı.
Siz artık bu konuyu tartışmayacak mısınız?
Bu konuyu Başbakan açtı, konuyu kendisi kapatsın. Siyasi bir kriz mi yaratmak istiyorlar ya da siyasi krizi önlemek mi istiyorlar karar versinler. Biz o gün geldiğinde onurlu bir duruşu tercih edeceğiz. Biz BDP blok milletvekilleriyle grubumuzda bu konuyu konuştuk.
Neye karar verdiniz?
“Bu bir siyasi operasyondur cevabımız da siyasi olacak. Bu, tek tek arkadaşlarımıza yönelik değildir. Bu, siyasi geleneğin kendisine, hepimize yöneliktir. Ne yapacaksak birlikte yapacağız. Otuz beşimiz beraber hareket edeceğiz” dedik.
Bu konuyu artık AKP Grubu tartışsın diyorsunuz. Bu tartışmadan ne çıkmasını bekliyorsunuz?
AKP’nin içinden itiraz eden bir damarın çıkması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sadece Başbakan’a bakarak siyaset yapmak, kimseyi sorumluluktan kurtarmaz. Yarın bu fezlekeler gündeme gelir ve milletvekillikler AKP grubunun oylarıyla düşürülürse, kimse halkın nezdinde ve tarih nezdinde, “Başbakan istedi onun için oldu” diyemeyecek. Herkesin bireysel sorumluluğu var. Herkesin hem halka hem tarihe karşı sorumlulukları var. Herkes kendi tutumunu ve siyasi duruşunu sorgulasın. AKP Grubu bu konuyu kendi içinde tartışsın. Bu, onları ilgilendiren bir sorun.
Güneydoğu’da Başbakan’ın bu kararı nasıl karşılandı?
Uzunca bir süredir Başbakan’ın bu tür çıkışları, Başbakan’ın siyaset yöntemi ve dili, AKP dışındaki Kürt kamuoyunda büyük bir öfke ve tepki uyandırıyor. AKP’ye yakın duranlarda ise Başbakan!ın dili ve siyaset yöntemi mahcubiyet yaratıyor. Ben şimdiye kadar Başbakan’ın bu tür çıkışlarının arkasında açıkça duran tek bir Kürt görmedim. Kimse çıkıp onu savunamıyor.
Peki, ne diyorlar?
“Başbakan böyle söylüyor ama aslında başka bir şey vardır” gibisinden gerekçeler bulmaya çalışıyorlar. Açlık grevindeyken bize destek ziyaretine gelenlerin içinde AKP’ye oy verdiğini bildiğimiz insanlar da vardı. Onlar da “biz insani ve vicdani olarak çok zorlanıyoruz” diyorlardı. Anlayacağınız AKP’nin içinde de böyle bir noktaya geldi iş.
Peki, Kürtlerde, “bizi siyasetten tasfiye ediyorlar” türünden bir endişe var mı?
Çok ilginçtir... Bu endişe geçen genel seçimlerde AKP zemininde siyaset yapmak isteyenlerde de başladı. “Bizi aslında tasfiye ediyorlar” duygusu onlarda da çok güçlendi. Kürt kimliğine değer veren kesimlerin AKP içinde devre dışı bırakılmaya çalışıldığını hissettiler ve bunu konuştular. Onların bu algısı, daha sonra Başbakan’ın her uygulamasında ve söyleminde daha da pekişti. Başbakan’ın söyleminin ve politikasının milliyetçi ve ayırımcı bir politika olduğu değerlendirmesi artık giderek yaygınlaşıyor. Başbakan’ın ayırımcılık yaptığı düşünülüyor.
İktidar partisiyle aranızda şu sıralarda görüşmeler oluyor mu?
Hayır. Açlık grevi sırasında da görüşmelerin tamamı bizim talebimiz ve hatta ısrarlarımız sonucunda gerçekleşmişti. Başbakan dokunulmazlık konusunu iki, üç ay önce ilk ortaya attığında biz birçok AKP’li yetkiliyle bu konuyu konuştuk. Türkiye’de siyaseti germenin kimseye faydası olmadığını anlatmaya çalıştık, bütün uyarılarımızı yaptık. BDP olarak söyleyeceğimiz bir şey kalmadı. Bizim yeni bir görüşme talep etmeye ihtiyacımız yok. Ama hükümet görüşmek isterse tabii ki görüşürüz.
Siyasi iktidar sizden herhangi bir talepte bulundu mu?
Hayır bulunmadı. Bu konuyu konuşalım diye onlardan gelen bir yaklaşım yok şu anda.
BDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasının genel olarak Türkiye’de siyaseti nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Açlık grevleri sürecinde bir çözüm umudu doğdu. Çünkü çok büyük bir kesim açlık grevi yapanların taleplerini sahiplendi. Taleplerin özeti de şuydu: “Kürt sorununu konuşarak çözelim. Özgürlükleri genişletelim.” Fezlekelerle ise şimdi bunun tam tersi bir yola girildi.
Hangi yola girildi?
“Hayır konuşmayalım. Temsilcilerini de cezaevine atalım” deniyor. Bu nasıl bir siyasi akıldır, bu neye hizmet eder, anlamak mümkün değil. Kürt siyasetini etkisizleştirmek ve çalışamaz hâle getirmek için zaten uzunca süredir pek çok adım atıldı. Şu anda on bin insan cezaevinde. Mesela belediye başkanı cezaevinde... Yerine vekâleten seçilen de cezaevinde... Silahı tasfiye edeceğim derken siyaseti tasfiye eden bir süreç işletiliyor. Üç yıldır feveran ediyoruz biz. Siyaseti tasfiye ederek silahı tasfiye etmek mümkün değil.
Siyaset tasfiye edilebilir mi peki?
Bu yolla ne siyaset ne de silah tasfiye edilebilir. Tek tek bireyleri, bizi tasfiye edersin ama yerine daha radikal bir siyaset gelişir. Bu tasfiye hamleleri, çatışmaları derinleştirmenin ve siyaseti radikalleştirmenin işine yarar. Üstelik, kişileri tasfiye etsen de ortada güçlü bir Kürt siyasal potansiyeli var. İşte bunu tasfiye etme şansın yok. KCK operasyonları bunu gösterdi. Dünya tarihinde görülmemiş bir şeydir. Bir siyasi hareketin on bin çalışanını, kadrosunu alıp cezaevine koyuyorsun ama bu hareket gene de siyasal bir varlık gösteriyor. Demek ki burada bir toplumsal hareketle karşı karşıyayız. İşte bu toplumsal hareketi tasfiye etmek mümkün değil!
Başbakan, BDP’nin aslında tabanının olmadığını, silah tehdidiyle bölgede oy aldığını ileri sürüyor.
BDP tehditle oy alıyor demek saçma sapan bir şeydir. 2011 genel seçimlerinde sandıkların başında özel harekât timlerini bekleten, BDP’ye oy verme potansiyeli olan köylerin sandıklarını götürüp korucu köylerine, Jandarma’ya yakın yerlere koyan devletin kendisi. İnsanları baskı altında tuttular. AKP’ye oy verilsin diye Siirt kent merkezinde bile bütün sandıkların başında özel harekât timleri durdu. Ama ilginçtir. Korucu köylerinin bir kısmı bütün bu baskılara rağmen BDP’ye oy verdi. Korucuların büyük kısmı AKP’ye oy verdi ama...
BDP koruculardan oy mu alıyor?
Çok oy aldık. Mesela geçmişte sıfır oy aldığımız, ilçe teşkilatı bile açamadığımız, tamamının koruculaştığı Siirt’in Şirvan ilçesinde son seçimde bin 800 oy aldık.
Ahmet Türk yıllar önce kendisiyle yaptığım bir röportajda, “Bizim PKK ile tabanımız aynı” diye açıklamıştı. Hâlâ aynı mı?
Bire bir aynı değil. BDP’ye oy verenlerin tamamı PKK’ye de sempati duyuyor diye bir varsayımda bulunamayız. Dediğim gibi bize oy veren korucular da var. Ancak şu da bir realite, PKK küçük, lokal bir örgüt değil. Genelkurmay’ın açıkladığı rakamlara göre, 1984’ten bu yana 40 bin militan yaşamını yitirmiş. Bu çok büyük bir rakam! Üstelik...
Evet...
Bunların annesi, babası, teyzesi, halası, kardeşleri var. Şimdi arkada kalan bu insanların, onlara devletin gözüyle bakıp “bunlar teröristti, ölümü hak ettiler” diyeceğini düşünmek mümkün mü? Devlet dedi diye kim kendi çocuğuna terörist der? Demediler. Bu insanlar şimdi BDP’ye oy veriyorlar. O anlamda bir çakışma var tabanda. Zaten o nedenle diyoruz. PKK sadece dar, küçük silahlı bir örgüt olarak tanımlanamaz.
Sizce PKK nasıl tanımlanır?
PKK aynı zamanda siyasal ve sosyal zemini olan bir örgüt. Aksi takdirde bitirilebilirdi. Genelkurmay Başkanı da “beş kere bitirdik, dağlar gene doldu” diyor. Bir grup silahlı militandan ibaret bir örgüt olsaydı, şimdiye kadar PKK on kere, yüz kere bitmişti. Bitmiyor. Sosyal zeminden, halk zemininden sürekli yeni militanlar katılıyor. Bu büyük savaşa ve bu kadar büyük ölümlere rağmen bu örgüt varlığını sürdürüyor. O nedenle PKK’ye, “dar bir terör örgütü bu. Vururuz, öldürürüz, bitiririz, marjinalize ederiz” diye yaklaşılamaz.
Öcalan’ın dokunulmazlıkların kalkması konusunda nasıl bir tepki göstereceğini düşünüyorsunuz?
Yorumlanması çok zor bir konu bu.
Niye zor? Türkiye’de siyaset hiç yaratıcı değil. Aynı şey defalarca tekrar ediyor bu ülkede. Geçmişte de Kürt milletvekillerinin topluca dokunulmazlıkları kaldırıldı.
Bugünkü atmosfer daha öncekilere hiç benzemiyor. Şu anda dokunulmazlıkları kaldırma hamlesi çok büyük bir hamle olur. Geçmişteki gibi olmaz. Çünkü artık ne Türkiye 1994’ün Türkiye’si, ne de Kürtler 1994’ün Kürd’ü. Ayrıca ne bölgesel gelişmeler ne Türkiye’nin iç dinamikleri ne de Kürtlerin siyasallaşma boyutu 1994’teki gibi. Hiçbir şey 1994’ü bu ülkede yeniden tekerrür ettirmez. Birileri böyle bir yanılgı içindeyse bu çok büyük bir yanılgı olur. Meclis’ten aldık, götürdük, cezaevine koyduk ve böyle bir süreç yürüdü gitti... Olmaz artık.
Ne olur?
Bugünkünün sonuçları çok çok daha ağır olur. Bugünkü yanlış çok daha büyük bir yanlış olur. Bir siyasi kriz olur. Oysa gerçek şudur. Kürt sorunu ancak diyalog ve müzakere yoluyla çözülebilir. Bu yolu kapatmak, çözümsüzlüğü dayatmak demektir.
Bu yol, Oslo müzakereleriyle açılmıştı. PKK’nın Silvan saldırısıyla bu yol kapandı.
Başbakan bunun böyle olmadığını kendisi açıkladı. “Görüşmeleri biz kestik. Silvan sonra oldu” dedi ve Silvan’la ilgili tartışmaya noktayı koydu. Bakın... Devletin KCK’li diye tutuklayıp cezaevine koyduğu on bin insan eğer müzakere başlasın diyorsa ve bunun için daha yeni açlık grevine gitmişse, sorarım size, bu devlet daha neyi bekliyor? Devlet müzakere için adım atarsa, bu talebin karşısına kim çıkabilir?
*
YARIN: PKK’LI GERİLLALARLA KUCAKLAŞMA NASIL OLDU? BU KONUDA ÖZELEŞTİRİ YAPILIYOR MU?
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012