Neşe Düzel
|
|
|||
“Arap Baharı, ‘alternatif bir modern hayat’ yaratıyor. Dinin toplumsal hayatta daha önemli ve görünür olduğu, muhafazakârlığın yükseldiği bir ‘modernite’ getiriyor. İşte asıl devrim bu!.”
“Suriye ve İran 90’larda PKK’yı desteklediler. Bugün de destekliyorlar. Türkiye, 90’larda İran- Suriye cephesine karşı İsrail’le işbirliği yaptı. Şimdi İsrail yok. Türkiye, K.Irak’la işbirliği yapmak zorunda.”
“İran, bölgede Şiiliğin, S.Arabistan ise Sünniliğin bayrağını taşıyor. Demokrasi cephesinin başını ise Türkiye çekiyor. Bu mezhepler üstü söylemi Batı fark ediyor.”
*** NEDEN GÖNÜL TOL
*** NEŞE DÜZEL: Ortadoğu halkları diktatörlüklere ve baskılara başkaldırdılar. Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta, Suriye’de, Yemen’de halk yığınlarını aynı yıl sokağa döken neden aynı mı yoksa her ülkenin başka şartları mı var? GÖNÜL TOL: Tunus’tan Mısır’a, Yemen’den Suriye’ye, bu ülkelerin toplumları öyle marjinalleştirilmişti ki... Sonunda insanlar onurları için, özgürlük, demokrasi ve adalet talebi için ayaklandılar. Onları sokağa döken neden aynı oldu ama her ülkenin kendi şartları var. Bu yüzden her ülkede halk hareketleri farklı bir yöne evriliyor ve evrilecek. Mesela Tunus’ta rejim çok çabuk yıkılırken, Mısır’da süreç daha uzun, Libya’da ise çok daha uzun oldu. Mesela Yemen ekonomik sorunların en yoğun yaşandığı ülkelerin başında geliyor ama kabile kimliği, El Kaide gibi faktörler derken, orada ortak bir muhalefet oluşamadı ve ses cılız çıktı Yemen’de.
Çünkü Tunus’un çok küçük bir ordusu var. Mısır’daki ordunun aksine, Tunus’un ordusu her alanda aktif de değil üstelik. Mısır’daki ordu bizim ordu gibidir. Ekonomide, siyasette önemli bir güçtür. Dolayısıyla Tunus’ta demokratikleşme ve sivilleşme daha kolay oldu. Suriye’de de rejimi destekleyen çok güçlü bir ordu var. Tunus, Arap Baharı’nın bir başarı öyküsü olacak belki. Tunus’ta Nahda hareketi büyük başarı kazandı.
Mısır için endişeliyim. Mısır’da devrim oldu deniyor ama devrimin olabilmesi için eski rejimin kurumlarının ve ideolojisinin yıkılması gerekiyor. Mısır’da yıkılmadı. Mübarek zamanındaki kurumlar ve ordu sapasağlam kanlı canlı iktidarda duruyor. Üstelik ordu, iktidarı halka teslim edeceğinin işaretini de vermiyor. Zaten...
Zaten bize bakın. Gerçek demokrasinin çok partili hayata geçişle 1950’de başladığını düşünürsek, siyasi kültürün sivilleşmesi ne kadar uzun zaman aldı! Askerî vesayetten kurtulmak için ancak 2003’te Avrupa Birliği uyum paketiyle adımlar atılabildi. 16. yüzyıldan beri gelen köklü bir sekülerlik ve demokrasi kültürüne rağmen biz bile bu kadar sancılı bir demokratikleşme hikâyesi yaşamışken, on yıllardır diktatörlük altında yaşayan Mısır’ın önünde çok zorlu bir süreç var demektir.
Libya’da hiçbir demokratik altyapı ve kurum yok. Hiç örgütlenmemiş, yerle bir olmuş bir toplum Libya. Sadece Kaddafi vardı. Kendi kabilesinden insanlarla etrafına bir güvenlik ağı oluşturdu ve farklı kabileler arasında güç dengesi kurarak Libya’yı yönetti. Böyle bir toplumda demokrasiye sıfırdan başlamak zorundasınız. Anlayacağınız, Arap Baharı’nda halkları ateşleyen aynı talep, aynı söylem olsa da, şimdi bütün bu ülkelerin yaşayacakları sonuçlar farklı olacak. Ortadoğu halkları demokrasi talep etseler de, demokrasi akşamdan sabaha olmuyor. Dolayısıyla bu toplumları ve ülkeleri çok sıkıntılı bir süreç bekliyor.
Mümkün değil. Bunu hiç kimse tahmin edemedi. Bölgede olanlar bütün dünyayı şaşırttı. En çok da Batı şaşırdı.
Batı, bunun bir halk hareketi olduğu gerçeğini başta kavrayamadı. Çünkü oryantalist düşünce, Araplara demokrasiyi çok görüyordu, Arapların demokrasiyi, insan haklarını, eşitliği, Batılı değerleri talep edemeyeceğini düşünüyordu. Batı dünyasına göre, Araplar için demokrasi bir lükstü. Demokratik talebin olabilmesi için gelişmişlik açısından belli bir noktada bulunmak gerekiyordu. Bu yüzden de El Cezire televizyonu Arap Baharı’nı çok iyi yansıttı, CNN ise şaşırdı. Çünkü bunun bir toplumsal hareket olduğunu kabul edemedi. Amerika hâlâ olanları tam kavrayabilmiş değiller. Zaten ilk günden itibaren, “İslamcılar geliyor” mesajı verildi Amerika’da. Bunun altyapısını İsrail hazırladı, bu korkuyu sürekli pompaladı.
Evet ama... Şimdiye kadarki gelişmelere ve dünya tarihine baktığımızda, özellikle Müslüman halklar için Arap Baharı tarihî dönüm noktasıdır. Bundan sonra artık ne İslamcılık 80’lerdeki İslamcılık olarak kalacak. Ne de sekülerlik bildiğimiz sekülerlik olarak devam edecek. Evet, bu halkların geleceğinde din olacak. Yaşamlarında belki dinin çok daha kuvvetli bir yeri olacak ama bu insanlar şeriatla yönetilmeyecekler. Anayasaları şeriat olmayacak. Alternatif bir modernite yaşanacak.
Dinin toplumsal ilişkileri belirlediği... Dinin kamusal hayatta çok daha görünür olduğu... Fakat demokratik kültürün de var olduğu... Yani dinin siyasi sistemi düzenlemediği bir yapı demektir bu. Kısacası Ortadoğu’da çok daha Anglosakson bir sekülerlik oluşacak ama bir Fransız laisizmi asla olmayacak. Arap Baharı’nda din bambaşka bir yere konuluyor.
Biliyorsunuz, İslamcılığın anlayışı şeriatla yönetilmektir. İslamcılıkta din, siyasi bir rejimdir. Batı aydınlanmasında ise din, sadece şahsi hayatın içine kilitlenir. Arap Baharı ikisini de öngörmüyor. Arap Baharı, dini, toplumsal bir kimlik olarak kamusal alanda görünür kılıyor. Kısacası Arap ülkelerinde modern kimliğinin içinde din olacak ama, İslamcılığın da, Batı aydınlanmasının da dayattığı bir din anlayışı olmayacak bu.
Yeni bir İslamcılık ve sekülerlik tanımı ortaya çıkacak. İslam’ın, demokrasiyle varolabileceğini gösterecek. Kısacası Arap Baharı alternatif bir modern hayat yaratıyor. Dinin toplumsal hayatta daha görünür olduğu ve önemli bir role sahip bulunduğu, muhafazakârlığın daha yüksek olduğu bir modernite tanımı yapacak. Asıl devrim bu işte! “Ben de modernim ama Batı’nın anladığı anlamda modern değilim. Din onların hayatlarında olmayacak ama benim hayatımda olacak. Ben camime gideceğim, örtüneceğim fakat demokratik haklarımı da sonuna kadar arayacağım” diyecek.
Bireyi bu muhafazakârlıktan devletin sekülerliği koruyacak. “Ben dinimi toplumsal alanda da yaşarım. Fakat herkesin aynı hakkı olduğunu da kabul ederim” demek için çoğulcu bir demokratik kültür ve o çoğulculuğu destekleyecek bir devlet yapısı gerekiyor. Bunun en temel unsuru da bütün inançlara eşit mesafede olan seküler devlettir işte!
Kesinlikle yok. Amerika, on yıllardır çöken rejimlere oynadı. Toplumlarla hiçbir ilişki kurmadı. Sadece diktatörlerle işbirliği yaptı. Arap Baharı, Amerika’yı ve İsrail’i bölgede çok zor bir duruma düşürdü. Avrupa’nın da ayaklanmalarda bir rolü olmadı. Zaten öyle büyük şaşkınlıkla izlediler ki her şeyi... Bütün öngörüleri yanlış çıktı.
Çok önemli bir rolü var. Ayaklanmaları başlatan, sürdüren sosyal medya oldu. Muhtemelen hareketin geleceğinde de söz sahibi yine o olacak. Globalleşmenin getirdiği sosyal medya sayesinde insanlar, dünyanın başka yerlerindeki insanların nasıl yaşadığını gördüler. Avrupa ve Amerika’daki gençlerin çok daha fazla özgürlüğe sahip olduklarını gördükten sonra, kendilerinin de aynı haklara sahip olabileceğini anladılar. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik için harekete geçtiler. Fakat onlar, anne ve babalarından farklı bir dil kullandılar. Anne ve babaları 1960’larda Arap milliyetçiliğini kullanırken, bugünkü gençler teknolojiyi kullandılar.
Kesinlikle yok. Esad üç, beş ay önce bazı reformları yapsaydı durumu kurtarabilecekti. Ama artık mümkün değil. Bölgede hiç kimse direnemedi, en fazla Kaddafi direnecekti, o da gitti. Esad rejimi de gidecek. Çünkü rejim devrilmeden halk dinginleşmeyecek. Ama ne zaman gidecek, bunu kimse öngöremiyor. Suriye yıllarca herkese karşı terör kartını oynadı. Rejimin karanlık neleri var bilinmiyor. Ayrıca İran da Suriye’ye çok ciddi yardımda bulunuyor.
Amerika, Suriye’ye müdahale etmeyecek. Bu yüzden Esad, herkesin düşündüğünden daha uzun kalabilir iktidarda ama bir noktadan sonra teslim olmak zorunda.
Çok önemli bölgesel sonuçları olacak. Esad rejiminin devamı İran için çok önemli. Çünkü Suriye, İran’ın, Lübnan’a ve Filistin’e açıldığı kapı. Suriye aradan kalkarsa, İran, Hamas’ı ve Hizbullah’ı bugünkü gibi silah vs. ile kolay destekleyemeyecek.
İran, Esad rejiminin devrilmemesi için elinden geleni yapıyor ama sonuçta onun da gücü sınırlı. İran da bir süre sonra kendi derdine düşmek zorunda kalacak. Çünkü bu hareketlerin İran’a da sıçrama ihtimali çok yüksek. Bölgede her şeyi korumaya çalışmaktan vazgeçip sadece kendi varlığını korumaya çalışacak İran. Suriye’nin düşmesi, İran’ı bölgede çok yalnızlaştıracak. Aslında Suriye’deki savaş sadece Esad rejiminin savaşı değil. İran rejiminin de savaşı bu. Çünkü Suriye halkının kazanması, İran’ın da kaybetmesi demek.
Hizbullah muhtemelen güçlü kalamayacak ve bölgede istediği gibi hareket edemeyecek. Çünkü Hizbullah’a Suriye ve İran ciddi destek veriyor. Hizbullah, Lübnan’da önemli bir güç. Hizbullah’ın güçsüzleşmesi, İsrail karşıtı cephenin zayıflaması anlamına geliyor ama bu arada Mısır’daki rejimin devrilmesi de İsrail’in elini zayıflatıyor. Çünkü Mısır’da İslamcılar veya liberaller, iktidara kim gelirse gelsin, herkes İsrail karşıtı olacak. Halkları ikna etmek diktatörleri ikna etmeye benzemiyor. Arap Baharı, halkların söz sahibi olması imkânını getirdi ve halklar bu bölgede kesinlikle İsrail karşıtı. Ben Amerika için de bölgede bir gelecek göremiyorum. O da pek çok müttefikini kaybetti. Suudi Arabistan’la bile ilişkiler gerildi.
Esad’ın devrilmesiyle yaşanacak kaostan PKK kısa vadede yararlanabilir ama kendisi besleyen bir rejim ortadan kalktığı için uzun vadede PKK’nın eli zayıflar. Bölgede dengeler öyle hızlı değişiyor ki! Bir yıl önce İran ve Suriye’yle çok yakın ilişkimiz vardı. Başbakan Erdoğan Esad’la tatile çıkıyordu. Şimdi ise Suriye ve İran’ı kaybettik. 1990’lara geri döndük. Şimdi Suriye ve İran 90’lardaki gibi yine PKK’yı destekliyorlar. Türkiye 90’larda Suriye ve İran ortak cephesine karşı İsrail’le işbirliği yapmıştı. Şimdi İsrail yok. Türkiye, Irak’la işbirliği yapmak zorunda. Nitekim Türkiye şu anda İran-Suriye cephesine karşı Kuzey Irak yönetimiyle ortak bir cephe oluşturmaya ve İran’ın gücünü dengelemeye çalışıyor. İsrail ise Amerika’nın İran’a müdahale etmesini istiyor. Obama bunu yapamaz.
Çünkü Amerikan ekonomisi zaten korkunç bir durumda. Amerika, Suriye’ye bile müdahale etmez. Üçüncü bir cephe açmaz. İsrail’in Türkiye’den başka alternatifi kalmadı bölgede. Amerika’nın tarihî olarak Ortadoğu siyasetinin üç ayağı vardı. İsrail, S. Arabistan ve Türkiye. Arap Baharı’yla İsrail hepten yalnızlaştı. Amerika’nın S. Arabistan’la ilişkileri gerildi. Geriye bir tek Türkiye kaldı. Obama, Türkiye’ye sürekli, “sen benim için çok önemlisin. PKK’ya karşı sana istediğin silahları vereceğim” mesajını veriyor. Obama, Amerika’nın dış politikasını, “biz her yerde aynı anda olamayız. O zaman ne yapacağız? Bölgesel varlığımızı bölgedeki sağlam müttefikler üzerinden sürdüreceğiz. Ortadoğu’daki müttefik de Türkiye” düşüncesi üzerinden yürütüyor.
Demokratik taleplerin bu kadar yüksek sesle söylendiği bir coğrafyada Kürtlerin de benzer talepleri dillendirmesi kaçınılmaz. Muhtemelen Suriye’nin ulusal sınırları içinde bir oluşum olacak.
Suriye PKK’yı destekliyor. Onun hamlesi de bu. Aslında Türkiye çok doğru şeyler yaptı ve hemen muhaliflerle irtibat kurdu. Batı bile Türkiye kadar hızlı davranamadı. Hep Amerika’yı eleştiriyoruz ama Türkiye de Arap Baharı’ndan önce, bölgede statükocu bir güçtü. Rejimlerle ilişki kuruyordu, ekonomik yatırımlarını böylece yapıyordu. Arap Baharı her şeyi yıktı, çalkaladı. Amerika bu işten çok hızlı sıyrılamadı, Türkiye ise sıyrıldı.
“Bölgeye yeni liderler, güçler geliyor. Benim bunlarla ilişki kurmam lazım” diyerek yeni demokratik unsurlarla ilişkiye geçti. Türkiye, bölgede geleceğe oynadı. Demokratik unsurlarla iş yapan bir Türkiye’nin bölgedeki rolü, Batı tarafından çok daha fazla önemsenecek. Arap Baharı’yla birlikte Türkiye’nin Batı’yla ilişkileri güçlenecek. Bir yıl önce Washington’da, “Batı dünyası Türkiye’yi kaybetti. Türkiye ikinci İran olacak” diye tartışılıyordu.
Şimdi Washington’da Türkiye modeli tartışılıyor. Türkiye’yi kaybettik diyenlerin kaynağı İsrail lobisine çok yakın bir kurum olan Washington Institute’du. Bu neoconlar, “Türkiye’nin ekseni kaydı” laflarının başını çektiler. Ama Arap Baharı Türkiye’nin bölgedeki rolünü önemli hale getirdi. Arap Baharı, Amerika-Türkiye ilişkilerinde baharı getirdi ve iki ülkeyi birbirine kenetledi.
Şii-Sünni ayırımı Körfez ülkelerinde de söz konusu oldu. Bu herkesi endişelendiriyor. Bölgedeki kaos, Batılı güçlerin işine gelmiyor ama Arap Baharı artık başlamış bir süreç. Bu noktada Batı’nın demokratik unsurları desteklemekten başka yapabileceği bir şey yok. Ama Amerika, İran’ı zayıflatmak için Esad’ın devrilmesini özellikle istiyor. Çünkü Amerika’nın bölgede temel derdi İsrail’i korumak. İsrail’i kimden koruyacak? İran’dan koruyacak. İran, Amerika için bölgede çok büyük tehdit. Suriye’de demokratik bir oluşum olursa İran bölgede çok daha yalnızlaşacak. Biliyorsunuz... Bölgede, İran Şiiliğin, S. Arabistan da Sünni cephenin bayrağını taşıyor. Bölgede demokrasi cephesinin başını da Türkiye çekiyor. Türkiye’nin mezhepler üstü söylemi, Batı tarafından da fark ediliyor.
Hükümeti, Kürt meselesine acilen çözüm bulmaya zorluyor. Başbakan defalarca söyledi. “Halkının karşısında olan rejimlerin hiçbir meşruiyeti yoktur. Halkın iradesinin üstünde olamazsınız” dedi. Hem böyle deyip, hem de kendi halkının benzer demokratik taleplerini bastıramazsın. Çünkü günün sonunda sorarlar adama: “Sen bana demokrasi dersi veriyorsun, peki sen ne yapıyorsun?”
Politikada aktif olmayan, demokrasi kültürüne sahip bulunmayan Müslüman imajı, Arap Baharı’yla birlikte özellikle Amerika’da değişti. Eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi talebinin dilinin, dininin, ırkının olmadığını gösterdi. Demokrasinin evrensel bir talep olduğunu ortaya koydu. Fakat Avrupa’da durum farklı. Avrupa Müslümanlara oryantalist bakmaya devam edecek. Kafasında yarattığı Müslüman prototipini yaşatmayı sürdürecek. Avrupalılar ne diyor? “Müslüman göçmenler entegre olamıyor. Çünkü İslamiyet onu engelliyor” diyor. Avrupalılar, İslamiyet’e, insanları dar alanlara hapseden, hiç değişmeyen bir kutu gibi bakıyor.
İslam değişiyor aslında. Bir sosyal bilimci olarak baktığımda, din bir sosyal fenomendir. Dolayısıyla her sosyal fenomen gibi organiktir. Yani çevresiyle sürekli iletişim halindedir. İletişim sonucunda da din değişir, dönüşür. Bu yüzden de Avrupa İslamı, Ortadoğu Arap İslamı’ndan farklıdır bugün. Dinî söylem tarihseldir. Tanrının mesajını, insan yorumlamaz mı? Din insan süzgecinden geçmez mi? Din organik bir yapıdır. Dini de insan yorumluyor. Fakat Avrupa meseleye böyle bakmıyor. Çünkü Müslüman kimlik onun kimliğini tehdit ediyor. Avrupa’da çok ciddi bir Müslüman göçmen nüfus var.
Amerika’daki kültür farklı. Avrupa yüzyıllar önce ne dedi? “Ben din meselesini çözdüm. Aydınlanmayı, Rönesans’ı yaşadım. Din seninle tanrının arasındaki şeydir. Kapını kapatırsın, dua edersin. Ben senin dinini görmek istemiyorum” dedi ve meseleyi bu şekilde çözdü. Şimdi Avrupa’da milyonlarca Müslüman göçmen var. Bunlar “ben camimi istiyorum, başörtümle okula, işe gitmek istiyorum” diyorlar. Artık Avrupalının dini yeniden tanımlaması gerekiyor. Yüzyıllar önce rafa kaldırdığı laiklik tanımını raftan indirmesi ve kendi özünü, demokrasisini, sorgulaması gerekiyor. Ama tabii bu durum, Avrupalının aydınlanma idealini kökten sarsıyor. |
|||
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Aynı yağmurlarda kirleniyorlar
6.12.2013 - Hata ve devlet gazetecileri
15.09.2013 - Selahattin Demirtaş: Demokrasi olmadan PKK dağdan inmez
23.04.2013 - Selahattin Demirtaş: PKK’nin çekilmesi barış değildir
22.04.2013 - Demokrasi olmadan barış olmaz
15.04.2013 - Öcalan özerklikten vazgeçmedi
25.03.2013 - Başkanlığın Kürtlere yararı yok
18.03.2013 - Sansür sürerse çözüm olmaz
11.03.2013 - Temel İskit: Türkiye’yi Sünniliğe sıkıştırdılar
10.12.2012 - Gültan Kışanak: Kürtlerin büyük teklifi
4.12.2012
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları














































































































































































































































































































Ro$ev sîtav
Eline saglik kekê Yildiray