Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Recep Aydınlar, bir kayıp yakını. Gözaltında kaybettirilen Cüneyt aydınların amcası..
Yüzleşme köşesini bugün Recep’in yolladığı mektuba ayırdım:
“Rojbaş Orhan Abi,
Ben bir okurunuz olarak bugün size Almanya’dan yazıyorum. 18 yıldan beridir, gözaltında kayıp ettirilen yeğenim Cüneyt Aydınlar için.
Bundan beş ay önce Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ e Cüneyt’in akıbetini soruşturması için mektup gönderdik. Ne yazık ki şimdiye kadar bir haber alamadık.
Umarım –eğer kösenizde yer verirseniz– sizin sayenizde belki bir parça da olsa duyarlı insanlara ulaşıp, Cüneyt’imize ne olduğunu öğrenebiliriz.
Çok selamlar.
Recep Aydınlar.
Burada 15.08.2011 de Sayın Abdullah Gül’e yazdığım mektubu sizinle paylaşıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bugün size ailece, on yedi yıldan beri haber alamadığımız, abimiz, kardeşimiz, yeğenimiz Cüneyt Aydınlar’ın akıbetinin araştırılması için son çare olarak size başvuruyor ve sizden Cüneyt Aydınlar’ın akıbetinin araştırılması için Devlet Denetleme Kurumu’nu harekete geçirmenizi ailece rica ediyoruz.
Bu on yedi yıl içinde çalmadığımız kapı gitmediğimiz yer kalmadı. Ölümcül bir umutla yıllardan beri belki bir haber duyarız diye beklemekteyiz.
Bildiğimiz tek şey bu zulümle, bizlere kuşaktan kuşağa geçecek acılar tattırılmakta. Ve bu zulmün acısı tüm aile fertlerinde, bebekten yaşlılara kadar geçmekte.
Cüneyt, ailemizin en zeki ve en yakışıklı çocuğuydu. Dedem ona Muharrem ayında doğduğu için Muharrem adıyla hitap ederken, ayni zamanda Cüneydi Bağdadi hazretlerinin ismi Cüneyt verildi.
Cüneyt Diyarbakır’dan İstanbul’a 1991 yılında üniversite sınavlarını kazanırken, ailemizin de göz bebeği olarak büyük umutlarla İstanbul’a öğrenci olarak gelip İ.Ü’de öğrenimine başladı. 10 Şubat 1994 tarihinde Gayrettepe Terörle Mücadele polisleri tarafından 14 arkadaşıyla gözaltına alındı. Daha sonra polisler Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Aytaç Tolay’dan ‘15 günlük gözetim süresi’ aldılar.
Cüneyt Aydınlar, mahkemeye getirilmedi. Polisler Aydınlar’ın firar ettiğini söyleyince, DGM Savcısı Tolay, hazırladığı iddianamede gıyabi tutuklama kararı çıkarttı. Bunu özellikle belirtmek istiyorum Sayın Cumhurbaşkanım. Cüneyt bir gece yarısı evden alınmadı. Cüneyt sokak ortasında da zorla kaçırılmadı. Cüneyt Dicle’nin kenarında dolaşırken de kayıp olmadı. Cüneyt en son 28 Şubat 1994 tarihinde hücresine gelen İstanbul Gayrettepe Siyasi Şube’deki polisler tarafından ‘Ölüme hazır mısın, Ölüme gidiyorsun’ denilerek, koma halinde sürüklenerek götürüldü. Bunu Cüneyt ile birlikte gözaltına alınan ve daha sonra çıkarıldıkları DGM’de tutuklanıp cezaevine konulan 14 kişi de avukatları aracılığıyla yaptıkları basın açıklamasında belirtiler.
Cüneyt’ i gördüğü işkenceden yürüyecek halde olmamasına rağmen onu yüzleştirme maksadıyla sorgudan alıp götüren polisin gözetiminde nasıl kaçtığını biz kendimize bugüne kadar izah edemiyoruz. Yaralı, bitkin halde ve çok bilmediği bir kente o kadar yoğun polis korumasında nasıl olur da kayıp olur.
Ve ayrıca gözaltında olan bir kimse devlet güvencesi ve koruması altında değil mi?
Bizler; Cüneyt Aydınlar’ın yer gösterme esnasında kaçtığını iddia ettikleri İstanbul’un Beyoğlu Çukurcuma Semti, Kadırlar yokuşu, Ekmekçibaşı Cami Sokağı’na da gittik. Yer gösterme tutanağında adı geçen evsahibi yaşlı ve Türkçe bilmeyen bir bayanla da görüştük. Bu Bayan polislerin Cüneyt Aydınlar ile birlikte eve geldiklerini evde arama yaptıklarını daha sonra evden ayrıldıklarını, 10-15 dakika sonra silah seslerinin geldiğini duyduğunu daha sonra polislerin tekrar eve gelerek kendisine bir tutanak gösterip imzalattıklarını söylediğini, ancak kendisinin okuma yazma bilmediğini polislere söylemesine rağmen kalemi zorla eline
tutturup bir şeyler çizdirdiklerini de beyan etmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanım,
28 Şubat 1994’ten bu yana , Cüneyt’ten,biricik evladımızdan haber alamıyoruz. Cüneyt’e ne olduğunu bugüne kadar adli yetkililer de, polis memurları da bilmekte. Cüneyt’imizi kaybedenler firar tutanağı düzenleyen devletten maaş alan resmî polislerdir. Baş.Kom. Ahmet Erkut, Pol.Mem. Mehmet Yalın, Pol.Mem. Ali Cinal, Pol.Mem. Doğan Özdemir.
Sayın Cumhurbaşkanım,
On yedi yıldır sessiz bir yas evini andırıyor evimiz. Ne yeni doğan, dayısız amcasız büyüyen bebeklerin doğumuna sevindik, ne de ölen yaşlılarımıza gözyaşı akıtabildik.. Cezaların belki de en büyüğü mezarını bilmediğiniz bir yakınınızın mezarını bir bayramda, bir cuma akşamında ziyaret edip dertleşememek. En alttan en üst düzeye kadar yetkililer bize ayni şekilde kaçtı dediler. Ailemize baskı uygulandı. Bizler ailesi olarak anlatılan bu yalanlara inanmadık. Emin olun on yedi yıldan beri ölümcül bir umutla yasamaktayız. Bu zulmün acısı, sevdiğinden haber alamamanın ve kuşaktan kuşağa yayılan bu acının üzerimizde bıraktığı psikolojik yarayı da tüm ailece omuzlarımızda taşımaktayız.
Burada son umut olarak size başvururken, sizi kendimize yakin bulduğumuz ve halktan biri olduğunuz için size yazma cesaretini bulmaktayız. Sizden devlet denetleme kurumunu harekete geçirmenizi ailece rica ediyorum.”
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012