Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Sol, şiddet ve silahlı mücadele sorunu üstüne yürütülen tartışmalar 1 Mayıs 1977’ye çakılıp kaldı. Türk ve Kürt solunun devlete karşı hemen her zaman bağımsız bir yerde durduğunu, ve 70’li yıllardan bu yana devletin birtakım taammütlerine rağmen “bağımsız” kaldığını iddia edenlerle, bunun tersini savunanların, devletin katliam planlarını bir hayli kolaylaştıran solun tarihiyle yüzleşmemiz gerekir diyenlerin öne sürdüğü argümanlar pek derinleşemedi.
Sol’da her zamanki gibi “sathı müdafaa” önde gidiyor.
Halil Berktay da cevap yazmaktan asıl mevzua gelemiyor.
Sonuç olarak anıların yarışması gibi bir durum var.
Herkesin hafızasındaki 1 Mayıs 1977 günü ayrı bir yerde duruyor ve sanırım bu ayrılık çok normal.Márquez hatıralarını yazdığı kitaba şöyle bir not düşmüştü:
“İnsanın yaşadığı değildir hayat, aslolan hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır.”
Márquez’e hak vermemiz gerekir.
Farklı tarihsel dönemlerin, ünlü kişilerin biyografilerinde ve anılarında çok farklı hatırlamalarla yer aldığını biliyoruz. Önemli tarihsel olaylar sözkonusu olduğunda, siyasi tercih ve kaygıların bu olayları anlatmaya niyetlenmiş kişilerin anlatılarına ve hatırlamalarına etki etmesi, hatta çoğu kez belirleyici olması da mümkündür ve şaşılacak bir durum değildir..
Hiçbir solcu yoktur ki, hayatında yer etmiş bir iç infaz hatırası olmasın.
***
1970’li yıllarda Diyarbakır’da Kürtlerin haklarını, özgürlüğünü ve solculuğu savunan bir avuç insandık.
Sonra birtakım gruplara ayrıldık. Sabahlara kadar Abide Çayevi’nde oturan, tartışan insanlar bir anda birbirine düşman oldu. Çünkü artık her birimizin itaatle bağlı olduğumuz bir gizli örgütümüz vardı.
Örgütlere girmeden önce, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nü hep beraber mücadele ederek, “faşist işgalden” kurtardık. Sonra aynı okula gün geldi, omuz omuza mücadele ettiğimiz arkadaşlarımız bizi sokmak istemediler. Harun diye bir arkadaşımız vardı. Babası Dışişleri’nde çalışıyordu galiba ve biz bu yüzden Harun’a “Konsolos” diye hitap ederdik. Her birimiz bir örgüte girmişiz, Konsolos da gitti Maocu oldu, Kawa’ya girdi. Kawa Maoculuğu savunan bir Kürt grubuydu. Sonra bir gün Harun’un bir başka Maocu grup olan Halkın Kurtuluşu tarafından öldürüldüğünü duyduk. Harun’un ölümüne üzüldük elbette, ama bu ölüm, üzülüp sonra da unutmanın ötesinde, bize hiçbir şey anlatmadı, devrim yolunda böyle şeyler olur diye düşündük, cinayeti kendi vicdanımızda ve devrimin hatırına meşrulaştırdık.
Sol şimdi de Kürtlerin silahlı mücadelesini meşrulaştırıyor, ve asla bu “meşrulaştırma günahıyla” yüzleşmek istemiyor.
***
Madem hatıralar bahsindeyiz, bir hatıra daha anlatmak isterim.
Diyarbakır’daki TÖB-DER Kongresi, galiba tarih 1978.
Üç yüz kişilik salonda, seçimlerden önce, konuşmalar oldu. İki güçlü rakip Özgürlük Yolu ve DDKDgrubuydu. Diyarbakır Belediyesi, Özgürlük Yolu’nun elindeydi, DDKD adayı Yahya Mehmetoğlu kaybetmiş, Özgürlük Yolu’nun adayı Mehdi Zana seçimi kazanmıştı. Bu, DDKD taraftarları arasında bir yenilgi psikolojisinin oluşmasına yol açmıştı. Ne olursa olsun, seçimi kazanmak istiyorlardı. Kürt gruplar için Diyarbakır son derece önemli bir merkezdi ve burada zayıf olan her yerde zayıf, güçlü olan da her yerde güçlü sayılıyordu.
Bir öğretmen derneğinin kongresi müthiş bir siyasi rekabete dönüşmüştü. Öyle bir hava vardı ki, sanırsınız öğretmenler derneğinde kongreyi kazanan Kürdistan’a sahip olacak.
Sandığın etrafına toplanmıştık. Sonuçlar açıklandı. Seçimi Özgürlük Yolu kazanmıştı.
En önde oturan DDKD lideri, Kürtçe “.. de lêxın diyavanın” dedi.. (Vurun analarını...) O anda insanlar birbirine girdi. Ve çok şükür sıra silahları çekmeye gelmeden, salonda çalışan bir işçi tam da o anda elektrik şartelini indirdi ve karanlıkta kaldık.
Ziya Gökalp Lisesi Müdürü, Kenan Hoca şişlendi. Yaralanalar, hastaneye kaldırılanlar oldu. Eğer o kongrede bir tek silah patlasaydı ve içeriye silahlı olarak giren gençler, silahlarını karşılıklı olarak çekseydi, içeride kaç kişinin hayatını kaybedeceğini varın siz hesaplayın.
Tartışıp duracaktık tabii. “Sömürgeci devlet” katliam yaptı diye. Ve muhtemelen güçlü bir liderin patlamaya hazır silahlarını bellerine takıp gelmiş gençlerin ortasında söylediği o küfürlü sözü, çok az insan hatırlayacaktı. Oysa o gün orada o söz bir talimat olarak anlaşıldı ve arbede koptu. O arbedenin bir katliama dönüşmesini ise bir işçi engelledi. O gün o salona sadece oy kullanmaya gelenler vardı, ama o salona “ölmeye ve öldürmeye” hazır bir ruh haliyle gelenlerin olduğu da bir gerçekti. Allahtan kongre, “derin devletin” mesaisine denk gelmemişti, yoksa 1 Mayıs katliamının benzeri, Diyarbakır’da yaşanabilirdi.
Dolayısıyla 1 Mayıs’a “ölmeye ve öldürmeye hazır” bir ruh haliyle giden solun, meydandaki davranışı üstüne, bu davranışın insanların ezilerek hayatlarını kaybetmesi ve derin devletin işini kolaylaştırması üzerine bir mutabakat sağlamamız, hatırlamaları ortaklaştırmamız çok kolay görünmüyor.
Peki 1 Mayıs 1977 katliamından bu yana solun şiddet deneyimi ve anlayışını, ve bu deneyimin ve anlayışın 1980’li yıllarda Kürtler’e ihale edilmesi sonucunda oluşan trajik tarihi hiç konuşmayacak mıyız?
Bu trajik tarih içinde yürümeye devam etmek isteyenlere söyleyecek sözümüz olmayacak mı hiç?
Devlet bile bu tarihin ağır yükünden kurtulmak istiyorken, sol bu tarihi taşımaya niye mecbur olsun?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012