Oya BAYDAR
1 Eylül Dünya Barış Günü.
Dün HDP, Meclis'te Barış Deklarasyonu'nu okudu, bugün de barış için Türkiye'nin en uzun insan zinciri oluşturulacak ama geniş kitlelerin ne barış zincirinden ne barış deklarasyonundan haberi olacak. Çünkü; Türkçü faşist-siyasal İslam blokunun, "Kahrolsun barış, Yaşasın savaş!" korosu, kulakları sağır ederken, ürkütücü olduğu kadar ilkel Kızıl Elma videosu eşliğinde yedi düvele kabadayılık taslama şovu, ortalığı toza dumana bürüyüp görüş mesafemizi sıfırlayacak.
Toplumsal fay hatlarından, cepheleşmeden, kutuplaşmadan söz edilen Türkiye'de; ne sağ-sol, ne Türk-Kürt, ne Müslüman-laik, ne sünnî-Alevî, bunların hiçbiri değil, bu ülkedeki en derin, en tehlikeli fay hattı; ölümü, savaşı, kanı kutsayanlarla hayatı, barışı, insan onurunu yüceltenler arasındaki zihniyet, vicdan, ahlak uçurumudur.
İktidardakilere sözüm yok. Onlar, barbarlık döneminden, Orta Çağ'dan, Osmanlı fütuhat kültüründen miras "Yaşasın savaş, Yaşasın ölüm" zihniyetinin çağımızdaki anakronik temsilcileri. Peki muhalefet? Millet ittifakının muhalefet partileri? Onlar ne yapıyor?
Barış güzellemeleri yetmez!
Tabii ki aynı kefeye koymuyorum, 1 Eylül Dünya Barış Günü münasebetiyle barıştan söz edeceklerini, güzel nutuklar atacaklarını, barışa övgüler düzeceklerini biliyorum. Ne var ki, ne zaman bir dış sorun olsa, iktidarın çatışmacı, militarist, fetihçi, yayılmacı dış siyasetini destekleyeceklerini, "millî çıkarlar" zokasını yutup saldırgan savaş cephesinde saf tutacaklarını da biliyorum. Bugüne kadar hiç şaşmadı, hep böyle oldu. Muhalefet kimi zaman "bağrına taş basarak", kimi zaman "ülkenin/devletin yüce menfaatleri" için çatışmacı iktidar blokunun arkasında saf tuttu. İktidarın militarist, savaşçı, saldırgan siyasetini azdıran, muhalefetin bu kritik konularda tam kadro "millî cephe"de hizalanmasıdır. (Muhalefet derken, ana muhalefet partisi CHP'yi ve Millet İttifakı ortaklarını kastediyorum.)
Zaten yıllardır susmayan savaş tamtamlarının yüksek perdeden çalmaya başladığı, iktidarın küçük büyük, örtük açık ortaklarının ağızlarından köpükler saçarak yedi düvele gözdağı vermeye çalıştığı şu günlerde; çatışmacı siyasete itiraz eden, güvenliğimiz sınırlarımızın içinde sağlansın, komşuların topraklarına girilmesin, sorunlar diplomasiyle, diyalogla, uluslararası hukuk çerçevesinde barışçı yöntemlerle çözülsün diyenlerin vatan haini ilan edildiği bir ortamda, barış güzellemeleri yetmez. Yüreğimiz kan ağlıyor ama ne yapalım millî menfaat, demeden, Afrin'i bombalayacak yerli ve millî obüslerin üzerine imza atmayı vatanseverlik saymadan, oy kaygısı gözetmeden, iktidarın çatışmacı militarist politikasının karşısına dikilmek gerekir.
Seçim stratejisini halkın aş-iş talebi, kitlelerin ekonomik sıkıntıları ve Korona krizinin yarattığı ek tahribat üzerine kurmuş görünen CHP, bırakın savaşın kendisini, savaş havasının bile krizi ne ölçüde derinleştirdiğini, savaşın hepimizin cebinden finanse edileceğini, daha da yoksullaşacağımızı halka anlatmadıkça, savaşla yoksulluk, savaşla ahlakî değer yitimi bağlarını kurmadıkça, barışı savunması retorikten ibaret kalacaktır.
Bugüne kadar, Millet İttifakı'nın hiçbir üyesinin, AKP'nin yavruladığı yeni partilerin, savaş harcamalarına ve Erdoğan'ın aile çevresinin elindeki sözde yerli ve millî savaş sanayiine karşı çıktığına şahit olmadık. Oysa yakın gelecekte o silahların sadece cebimizi değil bağrımızı da deleceğini söylersem beni aşırı kötümserlikle itham etmeyin.
Muhalefet; iktidarın içerde bölücü, çatışmacı, dışarda savaşçı ve yayılmacı siyasetine, bu siyasetin ardındaki zihniyete 'ama'sız karşı durmadıkça, kitleleri bu yönde bilinçlendirmedikçe, yelkenlerini şoven milliyetçiliğin hamaset rüzgârıyla şişirmeyi sürdürdükçe barışçılık içi boşaltılmış bir sözcükten öteye gidemez.
Covid-19 yerli ve millî bir virüs müdür?
Devlet Bey, 9 Eylül'de İzmir'de "Yunan'ın denize döküldüğü" yerde büyük bir yürüyüş gerçekleştireceklerini açıklıyor övünçle. Kendisinin kabala ve hurufî inançlarla uhuveti olduğunu daha önce de izlemiştik. Yunan'ı denize dökme yürüyüşü her biri 81 kişilik (vardır elbette bir anlamı!) bilmem kaç kolla gerçekleştirilecekmiş. Yani epeyce bir kalabalık toplanacak anlaşılan.
Covid-19 virüsü de Türk-İslam sentezinden yana yerli ve millî bir virüs ki zahir, Ayasofya'nın açılışında, Malazgirt törenlerinde, 15 Temmuz anmalarında olduğu gibi, 9 Eylül Yunan'ı denize dökme provokasyonunda da vatan hainleri ve kansızlar hariç, kimselere bulaşmayacak. Ama eminim ki, HDP'nin bugün oluşturacağı insan zincirine bulaşacağı istihbar edildiğinden, halkın sağlığı için yüce devletimiz o zinciri kıracak tedbirleri ivedilikle alacak.
Başını bu iktidarın çektiği, cinnet sınırına gelmiş çaresiz kitleleri de peşinden sürüklediği "Kahrolsun barış, Kahrolsun hayat, Yaşasın savaş, Yaşasın ölüm!" cephesinde olmadığımızın; sözde değil özde barışçı olduğumuzun, yaşamı savunduğunuzun ispatı bugün HDP'nin barış zincirine katılmak olacaktır. Hem de öyle çaktırmadan, arkadan dolanarak değil, cesaretle, açıkça…
Bakın o zaman iktidarın millî çıkar, millî dava, beka balonları nasıl birer birer patlayacak. Ve savaşın kendi yıkımlarını hazırladığını, aşlarını işlerini azalttığını, güvenliklerini, geleceklerini tehdit ettiğini yaşam deneyimleriyle öğrenen halk nasıl gerçek muhalefete yönelecek…
1 Eylül Dünya Barış Günü, muhalefet için "Yaşasın barış, yaşasın hayat" sloganıyla ayrımsız tüm barış güçleriyle birlikte yürüme günü olduğunda, ancak o zaman savaş, kan, ölüm cephesi geriletilebilir.

Desen: Selçuk Demirel
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024