Selami GÜREL
MHP lideri Bahçeli’nin mecliste DEM Partililerle tokalaşması ile başlayan süreç, Öcalan’la önce milletvekili yeğeni, ardından DEM parti heyetinin görüşmesiyle daha yoğun tartışma ve hareketlenmeyi beraberinde getirdi.
Şöyle ki; Kırk yıldır yaşanan bir çatışma süreci toplumsal yaşamın birçok kurumunu, bireylerini tahrip etti. Milyonlarca insan topraklarında yaşayamaz hale gelince yerlerinden göç etti. Toplumsal alanlara harcanabilecek maddi değerler yerini bulmadı. Ekonomik ve sosyal tahribat git gide daha da derinleşti. Hukuk ve adalet kavramları iyice aşındı. Demokrasi bazı ülkelerde görebildiğimiz, ama bizden bir hayli uzaklaşmış bir kavrama dönüştü.
Elbette savaşlar, çeşitli çatışmalar ilelebet devam etmiyor, bir zaman sonra yerini barışa bırakıyor. Umalım şu an bizim coğrafyamızda, böyle bir barışın kapısının aralanabileceği bir sürecin arifesinde olsun.
Bu yazı, böyle bir süreç başlandığında çeşitli toplumsal katmanların, siyasi partilerin –özellikle muhalefet partilerinin- kitle tabanlarının barış sürecinin toplumsallaşmasında ne tür katkıları olabileceği üzerine kaleme alındı. Bu çatışmalı süreci bitirmek isteyen politik tarafların, konuya vakıf olduklarından hareket ediyorum.
Sizleri sıkmadan, elimden geldiğince kısa tutup, uzun zamandır devam eden bu çatışmanın arka planına dair bir özet yapıp, ardından bugüne dönmek istiyorum.
19. yüzyılın başlarında Dünya, kapitalizmin karakteri gereği bir paylaşım savaşına hazır hale gelmişti.
1915-1918 arası süren paylaşım savaşı, insani sonuçları bir yana, imparatorlukların yıkılıp, yerine küçük ulus devletlerin kurulmasıyla sonuçlandı. Emperyalizm için küçük ulus devletleri kendi çıkarları için yönetmek, o yıllarda çok daha kolaydı. Bu planla savaş sonrası imparatorluklar dağıldı, Osmanlı imparatorluğu bunlardan birisiydi. İngiltere, -Çarlık- Rusya ve Fransa arasında Mayıs 1916 tarihinde imzalanan Sykes-Picot gizli antlaşmasıyla Osmanlı devletinin toprakları paylaştırılmıştı. Buna dayanarak İngilizler Ortadoğu ve Arap yarımadasında onlarca kabile devletleri kur-dur-du.
Bizim coğrafyaya dönersek; O anda ve yüzlerce yıldır bütünlüklü bir coğrafyada yaşayan Kürtler, aniden kendilerini dört farklı devletin (Türkiye, Suriye, Irak ve İran) içinde buldular. Bunların hiçbiri, Kürtleri dilleri ve kültürel kimlikleriyle kabul etmiyor, yok kabul ediyorlardı. Kürtlerin ve devletsiz olan halkların dramatik hikayesi böyle başladı.
Kürtler, Ermeniler, devletsiz diğer halklar çok ağır soykırımlara uğrayıp, büyük bedeller ödediler.
İçerideki Ermeni, Pontuslu, Kürt ve bilumum Hristiyan olmayan halkına -okulda, camide, radyoda, gazetelerde- bu topraklarda yaşayan herkesin Türk olduğu yalanını anlattılar. Sorun o nedenle halen yerli yerinde duruyor.
“Bu nasıl mümkün oldu” sorusuyla, Cumhuriyetin kurulduğu dönem Avrupa’sının ve ülkenin politik atmosferine, bakalım.
Cumhuriyet, yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi, emperyalistlerin cetvelle ülke sınırlarını çizdiği, sonraki yıllarda faşizmin tarih sahnesine çıktığı 20. Yüzyılın ilk çeyreğinden önce kuruldu. Cumhuriyet kurulduğunda, ileride Hitler’in müttefiki olacak İtalyan faşist lideri Mussolini bir yıldır iktidardaydı. 1932’de faşist Salazar Portekiz’de, 1933’de Hitler Almanya’da, 1936’da Franko İspanya’da iktidar olmuşlardı. Bunların hepsi halkların düşmanı, tek başına yöneten katil diktatörlerdi. Bu durum ikinci savaşın sona ermesine kadar –İspanya ve Portekiz dışında- devam edecekti. (Portekiz 1968, İspanya 1975’de diktatörlerin ölümüyle kurtuldu) Demokratik kurum ve kuralların Avrupa’da hayat bulması, esas olarak, ikinci savaşta Faşizmin yenilmesinden sonrasına denk düşer. Başka bir ifadeyle, ikinci savaşın sonuna kadar Avrupa’nın politik yapısında tek partili faşist, ırkçı diktatörlükler önemli bir etkiye sahipti.
Bıraktığımız yerden Türkiye coğrafyasına dönersek, ikinci savaşa katılmamış olmasına rağmen TC’de savaş sonuna kadar tek parti iktidarını sürdürdü. İlk çok partili seçim 1950 yılında yapıldı. Hem tek parti iktidarının sürdüğü 27 yıl, hem de sonrasında bizim coğrafyamızda demokratik kurum ve kurallar yerleşmedi. Azınlık vatandaş halklara karşı düşmanlık devam etti. Varlık Vergisi, Aşkale Sürgünleri, Bir bavul 20 dolar dramları, 6-7 Eylül pogromları, 1938 Dersim Kürt ve Alevi soykırımları bu dönemde yaşandı. Türkler olarak, aynı ülke coğrafyasını paylaştığımız halklarla birlikte yaşamanın koşullarını yöneticilerimiz yaratmadı, biz de bu durumu “kabullendik”
Sene 2025, 21’inci yüzyılın ilk çeyreği, Cumhuriyet tarihinin ilk çeyrek yüzyılının yaşanmışlıkları ile bugün barış istemek, o dönemi kılavuz alarak mümkün değil.
Eğer samimi olarak barış istiyorsak, tarihimizdeki tüm haksızlıklarla hesaplaşacağız. Ülkenin yüz akı Lefter’in evini taşlayanları unutmayacak, bundan utancımızı itiraf edeceğiz. Halkların devletsiz kaldıklarında da KİMLİKLERİYLE yaşam hakkını sonuna kadar savunacağız.
Kahvede, vapurda, trende, okulda, işyerinde bugünün özgül durumunu ve sorumluluğunu kavrayarak, detaylara boğulmadan ve koşulsuz “BARIŞ, İLLEDE BARIŞ” diyeceğiz…
O zaman barışın toplumsallaşması başarılabilir.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.03.2025
9.02.2025
7.02.2025
3.01.2025
19.01.2024
8.01.2024
14.06.2023
26.05.2023
7.05.2023
14.04.2023