Selami GÜREL
14 Temmuz tarihli yazımın başlığında “sınırın iki tarafında da direnmeden barış yok” demiştim. IŞİD çetelerinin tüm gücüyle Kobane’ye saldırdığı günlerdi. Saldırı büyük direnişle karşılandı ve geri püskürtüldü. Ardından Şengal’e, Ezidilere yönelik soykırım girişimi, PKK’nın koruması altında on binlerce insanın kurtarılması süreci. Ve iki gün önce Musul’da ele geçirdiği ağır silahlarla yeni güç toplayan çetenin Kobane’ye yönelik yeni bir saldırısı.
“IŞİD’i nasıl yok edeceğinin planlarını yapan”, başını ABD’nin çektiği koalisyondan tık yok. Sanki iki yıldır IŞİD katillerine direnen Rojavalı, Kobaneli Kürtler değilmiş gibi, iki yüzlü, iğrenç bir sessizlik hakim.
PYD Fransa temsilcisi Halid İsa başka bir noktaya dikkat çekiyor: “Kobane’ye çok ağır saldırı var. 13 tank 300 doçka, 3.000 terörist Kobane’ye saldırdı. Qamişlo’da bombardıman yapıyor. Türk devleti de IŞİD’e destek verdi. Tilabyad’ın batısında, Akçakale’ye yakın Silib Qeran köyü var. 15-16 Eylül gecesi sınırı açtılar, teröristler geldiler, hem de trenle geldiler. Orada yaşayanlar haber verdiler. O güç Kobane’ye gitti. Hükümetin haberi yoksa nasıl trenle geliyorlar? Türkiye IŞİD’e terörist gibi bakmıyor, ilişkiyi kesmedi.” Benzer bilgileri PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Zuhad Kobani’de veriyor. (Özgür Gündem 18.09.14 M. Ali Çelebi)
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan; Kobane saldırısının en önemli nedenlerinden birinin de ÖSO ile yapılan ittifak olduğunu belirttikten sonra, şöyle devam ediyor.
“Kobanê’de başlayan bu savaş süreciyle birlikte Türkiye’nin rengi de ortaya çıkacaktır. Türkiye’nin gerçek duruşu bu süreçte görülecektir.
Aldığımız bilgilere göre dünden bu yana Türk devleti sınıra belli bir güç yığınağı geliştiriyor. Ayrıca IŞİD'e trenle cephane taşıdığı yönünde bilgiler de var. Bu ciddi bir durumdur.
Türk devletinin uçuş yasağı koymasından ve tampon bölge oluşturulmasından bahsedilmektedir, bu, çok tehlikeli bir şey olur. Tampon demek Kürdistan’ın işgali demektir” (Fırat Haber Ajansı)
Alıntılar böyle ve burada belirtilen şeyler sadece Türkiye’de yaşayanların değil, tüm dünyanın ortalama haber izleyicilerinin bildiği şeyler. Ama, “IŞİD terörizmini yok etmek isteyen” Dünya emperyalist – kapitalist koalisyonu, yüzündeki kirli maskeyle pişkince dolaşmaya devam ediyor.
Bu devlet yüz yıldır Kürtleri yok kabul edip teslim almak için her şeyi yaptı. Başaramadı, bundan sonra başarma şansı hiç yok. AKP aşağılanan, dışlanan bir toplum kesiminin ciddi bir desteğini alarak 12 yıldır iktidar koltuğunda oturuyor. Bunu tarihsel bir fırsat olarak görüp, tüm toplumsal kesimlerin hak ve özgürlüklerini garanti altına alan bir tutum izlemek yerine, dayandığı “kemikleşmiş oy potansiyelinin” yaşam tercihlerini, kendi kafasındaki toplum modelini gerçekleştirme aracı olarak kullanmaktan vazgeçmedi. Alevileri, azınlıkları, farklı cinsel tercihi olanları, işçileri, kadınları, alkol kullananları bu toplumun eşit vatandaşları haline getirme çabasına girmedi, hatta tersini yaptı. Toplumun önündeki antidemokratik engellerin kaldırılmasında istekli olmadı. Bu engellerden en önemlisi olan Kürt Sorununun bir barışla bitirilme ihtimali doğduğunda her kesimden destek buldu. Gezi bir kırılma noktasıydı ve o eylemle birlikte toplumun önemli bir kesiminin destek ve güvenini kaybetmesine rağmen, Barış Süreci Kürtler sayesinde çökmedi. Toplumun demokratikleşme umudunun son halkası olarak ortada durmaya devam ediyor. Ama süreç yine bıçak sırtında yürümeye başladı.
Eğer içinde bizim hükümetin de bulunduğu kapitalist emperyalist ittifak bileşenleri insan hak ve özgürlüklerinin korunması, bu özgürlüklere düşmanlığı tescilli ISİD’e karşı mücadele konusunda birazcık samimi olsalardı, sınırsız askeri olanaklarını çoktan Kobane’ye yığmışlar, IŞİD’in darmadağın edilmesi için kullanmışlardı. Bunu ne bir önceki saldırıda, ne Rojava’da, ne de Şengal’de yaptılar. Bu tutumlarıyla, kendi yarattıkları canavardan çok Kürtlerin devrimci oluşumlarına karşı oldukları ortada.
Bir demokrat elbette kapitalist – emperyalist blokun “yardımlarından” medet ummayacak, ama kendi hükümetlerine karşı direnmedikçe, mazlum bir direnişin yanında yer alıp, kirli ittifakları teşhir etmedikçe, barış ve demokrasi şansının olmadığını da bilmek zorunda. Kürtlerin onurlu ve sabırlı barış çabalarının çökmesi, Türkiye dışındaki blok için çok fazla anlam taşımayabilir, onlar yeni duruma göre yeni ittifaklar kurarlar. Ama Türkiye’nin yeni bir ateş çemberinin içine yuvarlanacağını, yeniden kan ve gözyaşının günlük yaşamın bir parçası olacağını, tüm politik dengelerin alt üst olacağını görmemek için dünyadan bihaber olmak gerekiyor. Önümüzdeki günlerde, bihaber olup olmadıklarını göreceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.03.2025
9.02.2025
7.02.2025
3.01.2025
19.01.2024
8.01.2024
14.06.2023
26.05.2023
7.05.2023
14.04.2023