Selva Demiralp
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yılının son Enflasyon Raporu Toplantısı’nda ara hedeflerini değiştirmedi. Ancak 2025 yıl sonu enflasyon tahminini ve önümüzdeki dört çeyreği kapsayan dönem için çıktı açığı beklentisini yukarı yönlü revize etti.
Bu revizyonlar, yalnızca teknik bir güncelleme değil; Merkez Bankası’nın politika tutarlılığı ve kredibilitesi açısından önemli bir sinyal niteliğinde.
Peki, bu değişiklerin ekonomi politikası açısından anlamı ne?
Enflasyonla mücadele: Uzayan bir diyet programı
Bir önceki enflasyon raporu toplantısında devreye sokulan ara hedef ve tahmin kavramlarının yarattığı kafa karışıklığının Merkez Bankası’nı anlamak konusunda da zorluk yarattığını gözlemliyorum. Kavramları yerli yerine oturtmak amacı ile bir örnek üzerinden açıklayalım.
Diyelim ki bir kişi ciddi kilo fazlası nedeniyle doktora gitti. Doktor, “sağlıklı bir hayat için 50 kilo vermen gerekiyor” dedi. Bu, Türkiye için %5 enflasyon hedefine benzetilebilir: ulaşılması uzun soluklu, ama nihai bir hedef.
Ancak doktor, bu kilonun bir anda verilmesinin sağlıksız olacağını söyleyerek ara hedefler koyuyor. “İlk beş ayda 20 kilo vermelisin” diyor örneğin. Bu, TCMB’nin senenin bitmesine beş ay kala, 2025 sonu için belirlediği %24’lük ara enflasyon hedefine benziyor.
Hasta ise temkinli: “Bir anda bu derecede bir disiplin gösterebilmem zor, ama gerçekçi bir tahminle beş ayda en az 15 kilo verebilirim.” Bu da önceki raporda yer alan %28,5’lik “üst tahmin bandı” gibi düşünülebilir.
Diyet başlıyor. Ancak hasta doktorla pazarlık edip gevşettiği tahmine dahi sadık kalamıyor. Aradan üç ay geçiyor, kontrol zamanı geliyor ve hasta tartılıyor. Kilo kaybının sınırlı kalması sebebi ile beş ay sonunda ulaşılması beklenen kilo kaybı tahmini 15’ten 10’a düşürülüyor. Yani ilk başta 20 kilo verilmesi hedeflenen dönem için 10 kilo verilebileceğine dair bir kabullenme söz konusu oluyor.
Bu da Ağustos’ta %24 olarak belirlenen 2025 sonu ara hedefine karşılık TCMB’nin son raporunda üst tahmin bandını %28,5’ten %31’e çıkarmasıyla benzer bir durum.
Kredibilite kaybı: “Müsterih olun” artık yetmiyor
Burada asıl mesele, rakamlardaki oynamadan ziyade sürekli tekrarlanan revizyonlar sonucunda oluşan güven kaybı.
Tartıdaki kilonuzu gördükten sonra, sonraki üç aylık döneme dair doktorunuza yeni bir tahmin verip sonrasında yine “diyeti bozarsanız”, ve bir taraftan tatlınızı yerken diğer taraftan “müsterih olun, ben ne yaptığımı biliyorum, tatlımı yesem de hedef kiloma ulaşacağım” derseniz, sizce bu ne kadar inandırıcı olur?
Para politikası açısından bu durumun adı kredibilite kaybıdır. Merkez Bankası’nın hedeflerine ulaşma konusundaki inandırıcılığı zedelendiğinde, beklentiler de o doğrultuda bozulur. Kredibilite azaldıkça, enflasyonu düşürmek için gereken faiz oranı artar; çünkü piyasa, Merkez Bankası’nın sözüne değil, eylemine bakar.
Cevdet Akçay’dan “Diyet yeterince uygulanamadı” özleştirisi
İşte tam bu noktada, Enflasyon Raporu toplantısının sonunda söz alan Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın ciddi özeleştirilerine dikkat çekmekte fayda var.
Akçay, öncelikle genel seçim öncesi dönemdeki düşük faiz-bol likidite döneminde oluşan birikimler nedeni ile para politikasının yeterince hızlı sıkılaştırılamadığını, bunun üzerine de yine o dönemden kalan bir çok düzenleme nedeni ile parasal aktarım mekanizmasının etkin çalıştırılamadığını not etti. Devamında, piyasalar nezdinde para politikasının ne kadar sıkı kalacağına ve bunun ekonomiyi ne ölçüde yavaşlatabileceğine dair bir “çekinme” duygusu oluşturulamadığı sürece, enflasyonda beklenen kırılmanın geciktiğini, hatta gerçekleşemediğini ifade etti.
Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, Akçay’ın sözleri “yeterince sıkılaşamadık, piyasaya kararlılığımızı tam olarak gösteremedik ve bu yüzden enflasyon beklentilerini kıramadık” şeklinde, merkez bankacılarından pek alışık olmadığımız ölçüde açık ve samimi bir değerlendirme olarak okunabilir.
Enflasyon Raporu toplantısında bir kez daha gördüğümüz üzere, çıktı açığının ve 2025 enflasyon tahmininin yukarı yönlü revize edilmesi, TCMB’nin bir kez daha “diyeti bozduğunu” ve önceki dönemde verdiği sözleri yerine getiremediğini gösteriyor.
Ancak diyeti sürekli bozan ve her defasında “bir sonraki dönemde daha dikkatli olacağım” diyen bir kişinin güven kazanması ne kadar zorsa, çıktı açığı revizyonlarıyla büyümeyi hedeflediği şekilde soğutamadığını itiraf eden bir merkez bankasının da geleceğe dair sözlerinin inandırıcılığı o kadar zayıflıyor.
Sadece diyet ile kilo verilmez
Şimdi gelelim enflasyonla mücadelenin yalnızca para politikasıyla çözülemeyen boyutlarına. Aynı örnek üzerinden gidersek, sağlıklı bir şekilde kilo vermek yalnızca diyetle mümkün değildir. Beslenme alışkanlıklarını değiştirmeden, uyku düzenine dikkat etmeden ve egzersiz yapmadan hem kilo vermek zordur hem de verilen kilolar kolayca geri alınır.
Ekonomide de durum benzerdir. Enflasyon Raporu’nda özellikle vurgulanan gıda enflasyonu, ancak tarım ve hayvancılıkta yapılacak yapısal reformlarla kalıcı biçimde düşürülebilir. Kira kaynaklı enflasyon da benzer şekilde, konut arzını artıracak ve piyasayı dengede tutacak düzenlemeler gerektirir. Buna ek olarak, vergi politikası, gelir dağılımı, üretim verimliliği ve hukuki çerçevede atılacak adımlar olmadan para politikasının tek başına “ekonomik metabolizmayı hızlandırması” mümkün değildir.
Üstelik kilo vermeyi zorlaştıran bir başka önemli engel daha vardır: “Şimdi diyet yapıp keyfimizi mi bozacağız, gel birlikte yiyelim” diyen ail eve arkadaş grubuna direnmek kolay değildir. Ekonomik cephede bu durum, dezenflasyon yerine kısa vadeli büyümeyi önceleyen, yani sıkı para politikasını zorlayan siyasi tercihlerle benzeşir.
Sonuçta, sağlıklı bir şekilde kilo vermek, yalnızca bireyin değil, çevresinin de bu sürece inanmasını ve desteklemesini gerektirir. Enflasyonla mücadele de aynı şekilde, merkez bankasından siyasi otoriteye, reel sektörden hanehalkına kadar tüm paydaşların ortak bir uzlaşıyla hareket etmesini zorunlu kılar.
Burada esas olan, fedakârlığın geçici olduğunu unutmamak ve bu dönemin maliyetini adil bir biçimde paylaşarak toplumsal dayanışmayla süreci kolaylaştırmaktır.
Hedef aynı, tempo düşük
Merkez Bankası, %5’lik enflasyon hedefini koruyor.
Ancak son rapordaki yukarı yönlü revizyon, bu hedefe ulaşma yolunun uzadığını ve tempoda yavaşlama yaşandığını gösteriyor.
Politika yapıcılar açısından bu durum, artık yalnızca “diyetin sürdürülmesi” değil, kalıcı bir yaşam tarzı değişiminin devreye alınması gerektiğine işaret ediyor. Kısacası, hedefin kendisi değil; ona giden yolun inandırıcılığı asıl mesele.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
28.10.2025
20.03.2025
6.01.2025
2.01.2022
30.07.2021
3.06.2021
28.04.2021
10.04.2021
16.03.2021