Selva Demiralp
Türk siyasi sahnesi, son yıllarda birçok kritik dönemeçten geçti. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, muhalefete yönelik baskının ulaştığı yeni bir eşiği temsil ediyor.
Yaşanan gelişmeler ekonomi, hukuk ve siyaset arasındaki derin bağları bir kez daha bütün netliği ile göz önüne seriyor. Demokratik hak ve hürriyetlere olan inancın sarsılması durumunda, ekonomik kazanımların, aylardır uygulanan acı reçete ile vatandaşlarımızın yaptıkları fedakarlıkların, ekonomiye olan güvenin ve damla damla biriken TCMB rezervlerinin bir anda uçup gidebildiğine hep beraber şahitlik ediyoruz. Böylesine sert bir siyasi müdahale, seçim sonrası dönemde ekonomiyi krizden çıkarıp istikrar kazandırabilmek için atılan adımları boşa çıkarma riski taşıyor.
Piyasalar neden sarsıldı?
Türkiye ekonomisi bir demokrasi sınavı veriyor. Tüm vatandaşlarımız gibi benim de dileğim ve desteğim bu süreçten demokrasimizi güçlendirerek çıkmamız yönünde. Benim bu yazıda dikkat çekmek istediğim konu ise bu zor dönemecin uzaması durumunda ekonomide yaşayacabileceğimiz ağır sonuçlara yönelik.
Yaşanan gelişmeler sadece siyasi bir mesele değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da önemli sonuçlar içeren bir dönüm noktasına işaret ediyor. Önümüzde önemli bir sis bulutu ve sınav var. Ve bu sınavı geçememe gibi bir lüksümüz de yok. Ancak malesef Türkiye ekonomisi genel seçim öncesindeki hataların derin yaralarını yeni yeni sarmaya çalışıp ayakları üzerinde doğrulmaya çalışırken, yeni bir sarsıntı ile karşı karşıya.
Genel seçimler sonrasında rasyonele, Batı standartlarında hukuk ve demokratik prensiplere dönme mesajı veren Türkiye, bir kez daha yerli ve yabancı yatırımcıları ürküterek yeni bir dönemece girdi. Unutmayalım ki yatırımcı belirsizliği sevmez ve bu tür ani siyasi müdahaleler piyasalarda sert tepkilere neden olur.
Tam da bu sebeple İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) hızla yükseldi ve bu yazının kaleme alındığı saatlerde 270 li seviyelere ulaştı. 19 Mart günü içerisinde Türk lirası dolar karşısında %6 değer kaybetti, Borsa İstanbul %7 düştü ve tahvil piyasasında büyük çaplı satışlar yaşandı.
Bloomberg kaynaklı bir habere göre TCMB’nin sadece 19 Mart günü 8-9 milyar dolara yakın rezerv satığı konuşuluyor. Seçim sonrasındaki 1.5 yıllık sürede swap hariç net rezervlerimizin geldiği seviyenin 66 milyar USD civarında eriştiğini hatırlayacak olursak, mevcut sürecin devamı durumunda Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin piyasaları uzun süre dengeleyebilmesinin zor olduğunu ve kur üzerindeki baskıların devam edeceğini söyleyebiliriz.
Bundan sonra ne olur?
Yaşanan gelişmelerin ekonomik bir krizi tetiklememesi, ve Türkiye’den diğer gelişmekte olan ülkelere bulaşan bir satış dalgası yaratmaması piyasalardaki güven ortamının en kısa zamanda yeniden inşasına bağlı. Bunun için ise demokratik hak ve hürriyetlere dair sarsılan inancın tekrar temin edilebilmesi gerekiyor.
Seçim sonrası dönemde yabancı yatırımcıları geri kazanmaya ve güven inşa etmeye çalışan politikalara imza Mehmet Şimsek, dün yaşanan sarsıntı sonrasında piyasalardaki paniği yatıştırmak amacıyla açıklama yaparak "Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken her şey yapılıyor” ve "Uyguladığımız ekonomi programı kararlılıkla devam edecek” ifadelerini kullandı. Ancak piyasalardaki tepkiler, altta yatan demokrasi endişeleri giderilmediği sürece bu açıklamaların yatırımcıları ikna etmeyeceğini gösteriyor. Mevcut sürecin devamı durumunda, yolun bundan sonrasında Türkiye varlıkları üzerindeki satış baskısının devam etmesi muhtemeldir.
Fed stagflasyonist baskılara işaret ediyor
İçeride yaşanan olumsuzluklara ilave olarak küresel piyasalardaki gelişmeler de Türkiye’yi zorlayacak görünüyor. 19 Mart akşamında açıklanan ABD Merkez Bankası (Fed) kararında, 2025 yılına ait enflasyon tahminini %2.5’ten %2.7’ye yükseltilirken büyüme tahmini %2.1’den %1.7’ye çekildi. Yani bir önceki yazımda bahsettiğim stagflasyonist baskılar Fed tarafından da teyit edilmiş oldu. Başkan Powell basın toplantısında tarifeler sebebiyle artan 12 aylık enflasyon beklentilerinin henüz uzun vadeli beklentilere yansımadığını söyledi. Fiyat istikrarında kalıcı bir bozulma olup olmadığını bekle-gör stratejisi ile takip edeceklerine ve artan belirsizlik ortamında daha temkinli olacaklarına işaret etti. Büyümedeki aşağı yönlü risklere rağmen enflasyonist riskler nedeni ile daha gevşek bir duruşa geçmediklerinin altını çizdi.
Fed’den gelen temlinli duruş sinyali, küresel risk iştahını azaltarak gelişmekte olan piyasalardan kaçış tercihini destekleyebilir. Bu şartlarda, zaten içeride artan risklerden tedirgin olan ve çıkışa geçen yabancı sermaye, küresel gelişmelerle daha da isteksiz bir tavır sergileyebilir.
TCMB ne yapar?
Bu gelişmeler Merkez Bankası’nın faiz indirim süreci açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Sene başındaki yaygın kanı, her toplantıda 250 baz puan indirim yaparak yıl sonunda politika faizinin %30 civarına çekilmesi yönünde idi. Ancak gerek siyasi risklerin artması, gerekse küresel rüzgarların ters yönde esmeye başlaması bu planları değiştirebilir. Kur üzerindeki artan baskılar enflasyonist ve finansal riskleri artırdığı için, sene sonu enflasyon tahminlerinin %32 üzerine çıkma ihtimalinin ciddi şekilde arttığını düşünüyorum. Bu şartlarda faiz indirimi sürecinin yavaşlaması ve yıl sonu politika faizinin %35’li seviyelerde kalması muhtemel görünüyor.
Sonuç: Siyasi hamlelerin ekonomiye maliyeti
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, yalnızca iç siyasetteki dengeleri değil, ekonomik istikrarı da doğrudan etkileyen bir gelişme. Türkiye’nin hassas ekonomik dengelerin ve kırılgan yatırımcı güveninin, bu tür siyasi müdahaleler nedeniyle daha da kırılgan hale geldiğinin altını çizmemiz lazım. Özellikle de genel seçimler sonrasında çok zor elde ettiğimiz kazanımların ve henüz kapanmamış yaraların bu tür şoklardan fazlasıyla etkilenme potansiyelleri olduğunu unutmamak gerek.
Önümüzdeki süreçte, siyasi gerilim artarsa Türkiye piyasalarındaki dalgalanma devam edecektir. Yerli ve yabancı yatırımcılar gelişmeleri yakından takip ederken, hükümetin bu süreci nasıl yöneteceği ekonomik istikrar açısından belirleyici olacaktır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
20.03.2025
6.01.2025
2.01.2022
30.07.2021
3.06.2021
28.04.2021
10.04.2021