Selva Demiralp
Cumhurbaşkanından dün gece gelen açıklamalar bir kez daha Merkez Bankası’nı faiz indirimine davet ediyor. Ancak zamansız gelen faiz indirimleri ne piyasa faizini düşürme konusunda ne de büyümeyi destekleme konusunda etkili oluyor. Keza birinci çeyrek büyümesini incelediğimizde de büyümenin o dönemde gelen merkez bankasının faiz artırımları ile birebir ilintili olduğunu, ekonominin literatürde “expansionary contraction” diye bilinen “faiz artırarak ekonomiyi desteklemek” sureti ile büyüdüğünü görüyoruz.
Türkiye ekonomisi 2021 ilk çeyreğinde, 2020 ilk çeyreğine kıyasla yüzde 7 büyüdü. 2020 son çeyreğine göre ise yüzde 1,7 büyüdü. Ekonominin içinde olduğu dinamikleri göstermek açısından, hele de bir önceki senede sıra dışı bir daralma söz konusu ise senelik değil çeyreklik büyüme rakamlarını takip etmek daha sağlıklı. Çünkü baz etkisi ile bir önceki seneye göre yapılan karşılaştırmalar yanıltıcı bir iyimserlik yaratacaktır. Yılın geri kalan döneminde bu noktaya dikkat etmeliyiz. Özellikle ikinci çeyrekte yıllık büyüme yüzde 15-20 civarında gelse de şu anki öncü göstergeler ışığında bir önceki çeyreğe göre daralma gelirse şaşırmamak lazım.
Büyümenin altında yatan faktörler
Türkiye 2020 yılında pozitif büyüme kaydeden nadir ülkelerden biri oldu. O noktada pek çok iktisatçı bu şekilde elde edilen büyümenin sürdürülebilir olmayacağını, bu şartlarda gelen büyümenin önemli bir bedeli olacağını, gelecekte daha yavaş büyümeye hatta daha derin bir krize sebep olacağını ifade etmişti. Peki bu bedeli ödemeye başladık mı?
2020 yılında yapılan politika hatalarının ilk bedeli pandemi ortasında sıkı para politikasına geçmekle ödendi. Son hızla giden ve direksiyon hakimiyetini kaybetmeye başladığınız bir araç düşünün. Bu araca ani fren yaptıramazsınız. Naci Ağbal’ın Kasım 2020’da devraldığı Merkez Bankası da kademeli faiz artışları ile Mart 2021’e kadar faizleri 875 puan artırmak zorunda kaldı. Yani kontrollü olarak hız kesildi. Öte yandan aracın önceki hızı o kadar yüksekti ki bu faiz artırımlarına rağmen 2021 birinci çeyreğindeki kredi büyümesi yüzde 25’lerden ancak yüzde 20’lere indi. Birinci çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.6 büyüyen yatırım kalemi bu bol kredi döneminin bir yansıması.
Kur etkisi
Peki hiç faiz artırmasaydık ilk çeyrekte daha hızlı büyümez miydik? Muhtemelen hayır. Türkiye ekonomisinin frene basması krizi engelleme amaçlı bir zaruretten kaynaklandı. Eğer frene basılmasaydı kur üzerindeki baskılar giderilemeyecek, bu durum olası şirket iflasları ve ödemeler dengesi krizini beraberinde getirecekti. Yani aracın takla atıp yoldan çıkma olasılığı yüksekti. Dolayısıyla ekonomiyi soğutucu adımlar atmak aslında aracın yoldan çıkmasını engelleyerek yoluna devam etmesini sağlayan, büyüme yaratan bir adım oldu. Bu dönemde faiz artırımı yapılması, büyümeyi daraltmak şöyle dursun bilakis destekleyen ve literatürde “genişlemeci sıkılaştırma” politikasına örnek teşkil eden bir uygulama oldu.
Büyük bir hata yapıyorsanız bu hatadan geri adım atmak olumlu ve büyümeyi destekleyici bir adımdır. Bizim için de böyle oldu. Politika faizi artarken tahvil faizleri ona paralel yükselmedi. Kurun istikrar kazanması üretim için ara malı ithalatını kolaylaştırdı. Bu da ithal ara malına dayalı üretim yapan ülkemizde sanayiye katkı verdi. Büyümenin alt bileşenlerine baktığımızda imalat sanayiindeki çeyreklik yüzde 4,7 ve inşaattaki yüzde 13.4’lük büyümede ucuz krediler kadar kur sağlanan istikrarın da önemli bir rolü var.
Bu dönemdeki faiz artışlarının sonunda kur önceki çeyrekteki 8 seviyelerinden birinci çeyrek ortalaması 7.27’e düştü. Yani Dolar bazında satın alma gücümüz açısıdan yüzde 10’luk bir artış söz konusu oldu.
Dış sektör
Birinci çeyrek, ticaret ortaklarımızın da pandemi ile boğuştuğu ve dış talebin zayıf kaldığı bir dönemdi. Bu dönemde ihracat önceki çeyreğe göre yüzde 2,3 daraldı. Ancak ithalatın daha fazla daralması sonucunda dış sektörün net etkisi pozitif oldu. İlk bakışta ithalattaki bu daralma şaşırtıcı gelebilir. Çünkü imalat sanayiinde ya da makine ve teçhizat kalemlerinde kayda değer artışların olduğu bir ortamda bunların üretimi için kullanılan ara malı ithalatında da artış beklenir. Kafamdaki bu soruyu yönelttiğimde Murat Üçer ithalattaki azalmanın kısmen altın ithalatındaki düşüşü kısmen de ithal ikamesini yansıtabileceğini not etti.
Genel bir değerlendirme
Birinci çeyrek genelinde büyümeyi değerlendirdiğimizde manşet rakamın altında yatan sektörel dağılımın oldukça eşitsiz olduğunu ve tabana yayılan genel bir büyümeden bahsedilemeyeceğini görüyoruz. İhracat yapan sektörler büyürken önemli bir istihdam kaynağı olan hizmetler sektörünün büyümeden nasiplenemediğini tespit ediyoruz. Senelik bazda hizmetler sektöründe görülen yüzde 5,9’luk büyüme ise kısmen geçen sene Mart ayında yürürlüğe giren sıkı kapanma kararlarının baz etkisini yansıtıyor olabilir. Pandemiden etkilenen sektörlere yapılan kaynak aktarımlarını karşılaştırdığımızda doğrudan kaynak aktarımı konusunda Türkiye’nin Meksika ve Mısır’dan sonra en az kaynak aktarımı yapan ülke olduğunu görüyoruz.
Büyümeyi neden hissedemiyoruz?
Senelik bazda yüzde 7’lik bir büyümeyi hissedemememiz, geçmiş hatalarımızın bizi aşağı çekmesinden kaynaklanıyor.
1) Enflasyon pahasına gelen büyüme refah getirmiyor. Gelirimizin enflasyona endekslenmediği bir ortamda reel getiri eriyor.
2) Salt faizleri düşürüp kredi talebini artırarak değil, aktif rasyosu gibi cezalarla bankaların kredi vermeye zorlanması, normal şartlarda verilmek istenmeyecek kredilerin verilmesi ve yeniden yapılandırılması, geleceğe yönelik riskleri artırıyor. Bu artan risk, borçlanma maliyetini artırırken yabancı sermayeyi kaçırıyor. Söz konusu krediler üretken yatırımlara dönüşmeyip borcu borçla çevirmekle sınırlı kaldığında bunun istihdama yansıması olmuyor.
3) 2015 sonrası dönemde büyüme istihdam yaratan sektörlere değil katma değeri nispeten daha düşük sektörlere odaklanıyor.
Büyümede amaç daha büyük bir pasta üretip bu pastadan herkese daha büyük bir dilim vermektir. Eşitlikçi bir büyüme uzun vadeye odaklanarak, kaynakları etkin kullanarak, üretkenliği odak noktası yaparak mümkün olur. Ancak pandemi döneminde plansız bir büyüme sonucu sadece krediye erişimi olan ve ihracat pazarına sahip seçilmiş grupların pastadan aldığı dilimin büyüdüğünü gözlemliyoruz. Öte yandan, bu dönemde iş imkanları yok olan, ilave olarak yükselen kur ve enflasyonun etkisiyle tabağındaki pastanın büyümesi şöyle dursun her gün biraz daha küçüldüğünü gözlemleyen büyük bir çoğunluk var. Bu durum, Dünya Bankası’nın son Türkiye Gözlem Raporu’nda belirtildiği üzere yoksulluk artışını beraberinde getiriyor.
Yolun bundan sonrası?
2010 sonrası global rüzgar hep arkamızdan esti. Önce 2007-2009 krizi, arkasından pandemi derken ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bilançosu 8 trilyon dolar’a ulaştı. Bol para dönemi politik hataların daha çabuk affedilmesine, kısa vadeli sermaye girişleri ile büyümenin daha rahat finanse edilebilmesine imkan sağladı. Ancak artık rüzgarın ters yönde estiği bir döneme giriyoruz. ABD tahvil faizleri yükseldikçe bu zamana kadar tolere edilen politika hataları daha çabuk gün yüzüne çıkacak, ödenecek ekonomik maliyet daha yüksek olacaktır. İşte bu noktada geçmişteki hatalardan ders alıp uzun vadeli büyüme odaklı politikalara geçilmesi gerekiyor. Bu tür bir bakış açısının sonuçlarını hem kısa vadede ama esas uzun vadede alabiliriz.
2021 yılının geri kalan döneminde, güçlenen dış talebe içerideki aşılanmaların getireceği normalleşme de eklenirse güçlü baz etkilerini de arkamıza alarak yüzde 6’leri aşacak bir senelik büyüme yakalayabiliriz. Öte yandan politika yapıcılar kredilerde ayağımızın frende olduğunu not ediyorlar ki bu durum çeyreklik bazda momentum kaybının devam edeceğine işaret ediyor. Nisan ve Mayıs aylarında gelen öncü göstergeler de bu sinyallerle örtüşüyor. Fed’in sıkılaşma sinyalleri ile birlikte kurda oluşan yukarı yönlü risklere, enflasyonist baskılara karşı kararlı duruş gösteremeyen bir merkez bankası eklenirse büyümede aşağı yönlü riskleri artıracaktır. Aşılama takviminde bir yavaşlama gelirse bu şüphesiz en büyük olumsuzluk olur.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
20.03.2025
6.01.2025
2.01.2022
30.07.2021
3.06.2021
28.04.2021
10.04.2021
16.03.2021
2.03.2021